Kriminellerin siyasi partilere sızmaları...

21 Mart tarihinde Hollanda’da yerel seçimler yapılacak. Seçimlerde geleneksel partiler başta olmak üzere, çok sayıda yerel parti de Belediye Meclisleri için yarışacak. Partiler listelerini hazırladılar ve ilan ettiler. Her geçen gün sayıları artan lokal partiler özellikle belediye seçimlerinde ağırlıklarını hissettiriyorlar. Her seçimde olduğu gibi bu seçimlerde de özellikle lokal partilere bazı kesimlerin sızma hareketi gündeme geldi. Medyaya bir sorun olarak yansıyan sızma karşısında Genel İstihbarat ve Güvenlik Servisi AIVD’nin devreye girmesi isteniyor.

Bütün uyarılara rağmen kriminellerin lokal partilere girmelerin önlenemediğini belirten kriminolog Emile Kolthoff seçim günü ile yemin töreni tarihi arasında, seçilenlerin hassas bir taramadan geçirilmesini öneriyor çözüm olarak. Emile Kolthoff  ‘zira demokraside seçilenlerin yemin ettikten sonra dokunulmazlıkları olduğundan görevden alınmaları, kendileri bırakmadıkça zor’ diyor. 

Özellikte Hollanda’nın Kuzey Braband, Limburg ve Zeeland bölgelerinde, polisin suç üzerine daha fazla gittiği yerlerde, krimineller siyasi partilere daha etkin katılma ve sızmayı deniyorlar.


Peki belediyelere krimineller adına giren meclis üyeleri nasıl çalışırlar ne yaparlar?


Emile Kolthoff  göre ‘kriminellerle ilişkileri olan üyeler meclis toplantılarında fazla konuşup etkili olmazlar, onlar daha çok belediyede hangi memur ve yetkilinin hangi konuyu ve dosyayı takip ettiğini öğrenirler. Kimlerin zayıf yönleri var veya şantaja açık olduklarına bakarlar’. Böylece kime hangi işi yaptıracakları ve teklif edecekleri belirlenir.


Demokrasinin lüks sorunu olan siyasi partilere sızma daha çok lokal partilerde yaşanıyor. Tabiiki sızma yani belirli grupların bir yerlere sızmaları siyasi partilerle sınırlı kalmayıp, STK’lar başta olmak üzere diğer bir çok kuruluşa sızma bilinen ve yaşanan olaylardır.

Yerel seçimler demişken, Hollanda’da yaşayan Türkler de otuz yıla varan bir süreyle yerel şecimlerde etkin ve aktifler. Türkler yıllardır geleneksel partilerde yer aldıkları gibi, lokal partilerde de Belediye seçimlerine adaylar. Türklerin yoğun bir şekilde destek verdiği DENK Partisi de Amsterdam ve Rotterdam olmak üzere toplam 14 sehirde seçimlere katılacak.

Siyasi katılımda seçimler hasseten yerel yönetimler ömenli bir alan ve süreçtir. Otuz yıl süreyle siyasi partilerde hak edilen noktaya gelinmese de, Türklerin siyasi katılım mücadelesi çok yönlü devam etmelidir. Karar vericileri etkilemek hem vatandaşlık görevi hem de siyasi katılım sürecinde etkin olmanın tezahürüdür...


Türkiye-Hollanda ilişkileri iyileşiyor...

Uzun bir süredir donmuş olan Türkiye-Hollanda arasındaki diplomatik ilişkiler erimeye başladı. Son haftalarda meselenin göründüğü gibi olmadığı, perde arkasında en yüksek düzeyde görüşmelerin yapıldığı ortaya çıktı. Örneğin Hollanda’nın Zeytin Dalı Operasyonuna karşı tutumu, Türkiye tarafından oldukca olumlu değerlendirildi. İki hafta önce iki ülkenin Dışişleri Bakanlarının Canada’daki Kuzey Kore Konferansındaki son görüşmeleri iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden canlanması olarak değerlendirildi.

Türkiye-Hollanda ilişkilerinin yeniden canlanması iki ülke toplumu için sevindiricidir elbette. İki ülkede ticaret yapan, yatırımları olanlar için de heyecanlı bir gelişmedir. İlişkilerin iyiye gitmesi hiç şüphesiz Hollanda’daki Türk toplumu için de bir o kadar daha sevindirci ve hem de rahatlatıcı bir gelişmedir. Olumsuzluklar insanların morellerini bozuyor. Can istemezliğine sebep oluyor...

Evet, hem siyasi katılım hem demokrasi ve hukuk devletinin işlemesi, amaçları değişik gruplar tarafından siyasetin kullanılmaması hepimizin yararınadır. Diğer taraftan, dörtyüz yılı aşan bir geçmişe sahip olan Türkiye-Hollanda diplomatik ilişkilerinin kısa bir duraklamadan sonra yeniden canlanması hepimizin arzusudur.