Anavatan Türkiye de “Paralel Yapı” ve “Paralel Devlet” olur da biz de olmaz mı.
Elbette bizde de bir “Paralel Yapı” var.
Kayıtsız şartsız KKTC’nin lav edilmesi, Kıbrıs Rum Yönetiminin altına “Ayrıcalıklı Azınlık” olarak girmemiz ve “Anavatan Türkiye’den kopmamız” için canla başla çalışan bir “Paralel Yapı”mız var bizim de.
Türkiye’mizden gelip topraklarımıza yerleşen kardeşlerimizi de yaşamlarından bezdirmek ve Rumların istediği doğrultuda geri gitmelerini sağlamak için elden geleni ardlarına koymuyorlar. Yüz karası bir uygulama olan “Beyaz Kimlik” rezaleti de bu yapının eserlerinden bir tanesi. Adamızda doğan çocukların doğum belgelerine kıpkırmızı, kocaman boyutlarda “KKTC vatandaşı değildir” diye mühür vurulması uygulaması gibi.
Bu “Paralel Yapı”nın tek bir hedefi var. Türk askerini Kıbrıs'tan çıkarmak, Kıbrıs Türkleri ile Türkiye'nin kardeşlik bağlarını koparmak, KKTC’yi Rumlara teslim etmek, Kıbrıslı Türklerin adada azınlık statüsüne indirgenmesini sağlamak ve adanın tümünün uygun bir politik ortamda Yunanistan'a ilhakı için elden geleni yapmak.
Geçmişte yaşadıklarımızı, uğradığımız soykırımı, kaybettiğimiz yıllarımızı, evlerimizi, köylerimizi, hayvanlarımızı, zahiremizi ve çeşitli mal varlığımızı hatırlamak veya da bilmek istemeyen, kişisel çıkarlarla hareket edip gözlerini bürüyen Türk düşmanlığı ile buna alet olan içimizdeki kendini bilmezler maalesef bu “Paralel Yapı”nın kurucuları. Devletin çeşitli kademelerinde görev yapan, müdür, müsteşar, Bakan, milletvekilliği mevkilerinde bulunmuş, siyasi partilerde, sendikalarda, birliklerde, derneklerde görev yapanlar ile sivil halktan bazı kişiler bölük pörçük bir şekilde bu KKTC ve Türkiye düşmanı “Paralel Yapı”yı oluşturmuş durumda.
Hele aralarında bazıları var, inanılmaz laflar ediyor Rumlarla yapılan görüşmelerde ve ara bölge toplantılarında. Türk değillermiş, Müslüman değillermiş, dinsiz ve ateistmişler. Buna ilaveten Makarios’un yıllar önce Yeşilköy’de gerçekleştirilen bir miting de, adada var olan Kıbrıslı Türklerin hiçbir hak sahibi olmadıklarını vurgulamak için “Biz Helen’iz, Kıbrıslı değiliz, hakiki Kıbrıslılar, sadece Kıbrıs’ın eşekleridir” sözünü unutarak veya da yok sayarak, kendilerini Türk veya Kıbrıslı Türk saymamaları ve sadece Kıbrıslı olduklarını iddia etmeleri.
Üstelik bir de tüm Kıbrıslı Türkler adına konuştuklarını iddia etmekteler bu ayakları yere basmayan hayalperestler. Hepimizin, yani Kıbrıslı Türklerin tümünün Müslüman gözüktüğünü ama camiye gitmediğini, dini vecibelerin hiçbirini yerine getirmediğini ve gerçekte de ateist olduklarını söylemekteler, sanki de biz onlara adımıza konuşmaları için yetki vermişiz gibi.
Ben ve benim gibi düşünen Kıbrıslı Türkler, bu insanlara bizim adımıza konuşmaları için yetki vermiş değiliz. Ancak kendi adlarına konuşabilir bu kendilerini Türk veya da Kıbrıslı Türk addetmeyen kişiler. İster ateist olsunlar ister Budist, isterse de Teist. Bu kendi bilecekleri bir şey ve söyledikleri de düşündükleri de kendilerini bağlar, bizi değil… (Devam edecek)