KKTC'de hanedan ve CTP koalisyonu

Olup bitenlerin o bazı "çok bilmişlerin" iddia ettiği gibi kesinlikle Ankara ile hiç bir ilgisi yok. Ankara izlemekte. Kesinlikle karışmamakta.

CTP tamamen kendi ilkelerine ve çıkarlarına ters bir şekilde "45 günlük" bir hükümete ortak oldu. "UBP ile koalisyon yapmayı red ettiğini iddia eden" CTP şu anda "DP'yi ve başkanını tamamen kontrolüne almış hanedanın" UBP'den ayırdığı vekillerle bir koalisyon oluşturmuş durumda. Parti içi hesaplar ağır basınca hanedanın senaryosunda öngörülen rolü üstlendi CTP. Tabanı da farkında bunun.

UBP'den ayrılan vekilleri saymazsak KKTC'de şu anda "özelleştirmeyi" ve "Ekonomik Programı" red eden üç parti iktidardalar. Eski UBPli neredeyse hepsi ayrıca bakanlık da yaptılar ama dediklerine göre "kabinede olan bitenlerden haberleri olmamış". İnandık.

KKTC'nin en pahalı ve lüks araçlarını satan "devrimci sosyalist bir bakanları" bile var. Ne diyelim "hayırlısı olsun".

KKTC halkı ilginç gelişmelere şahit olacak demiyorum! Çünkü olmaya başladı. Hükümeti taşıyan sekiz vekilin de belki de bazıları bakanken almış oldukları "kararları iptal etme kararı" alan bir hükümeti yaşamımızda bir kez yaşayabiliriz.


"Pasaportlarla ilgili yeni uygulamalar ve makam araçlarına yönelik kararlar" özünde bu hükümetin çoğunluğunun oluşmasında aslan payına sahip eski UBP'liler açısından oldukça çelişkili olmalı. Örneğin geçmişte "gereksiz yere makam arabası almış olduğu" eleştirisine uğrayanlar şimdi yeni kabinenin kararlarının "kendilerinin yanlış uygulamalarının düzeltilmesi" olduğunu mu açıklayacaklar halka?


Onlarca yıldır bu ülkede "ülkenin yeni kadın başbakanının" eleştirdiği tüm statükocu uygulamaların sorumlusu olan hanedanın bu hükümeti destekliyor olması da kafaları karıştırmıyorsa diyecek bir şey yok demektir!


Hanedan tarafından desteklenen ve UBP'li oldukları sıralarda CTP'lilerin  en sert eleştirilerine maruz kalan (mezarlıklar ile düğün ziyaretlerinden arta kalan zamanlarda) meclisteki en aşırı milliyetçi konuşmaları yapan bir vekilin de aralarında olduğu eski "ulusalcı" vekiller  tarafından desteklenen "sosyalist-devrimci" hükümet uzatmalarla birlikte takriben üç aya yakın bir dönem için "emaneti" teslim aldı.


Kulağa sempatik gelen "makam araçları" tarzı kararlara imza attı. "45 günlüğüne" burdayız diyen bir hükümet için dört yılda "nasıl yapılır?" diye düşünülecek hedefleri olduğunu duyurdu.


Bugün mecliste hep birlikte merakla programını dinleyeceğiz. Eminim ilk beş saatlik toplantıda aldığı kararlardan çok daha fazlasını planlayacaktır.


Ankara'da izliyor. Sonuçta ülkenin geleceği 28 Temmuz günü belirlenecek.


O güne kadar iktidarda olan hükümet "özelleştirmeyi" ve "Ekonomik Programı" red eden bir hükümet olarak Haziran, Temmuz ve Ağustos aylarında "popülist ve sembolik kararlar" dışında günlük yaşamı da organize etmekle yükümlü. Çalışanlara, emeklilere yönelik yükümlülüklerin aksamadan yerine getirilmesi gerekmekte. Sigorta pirimleri gibi bir çok alanda hükümet olmanın sorumluluları ciddi iş. Ve bu iş gerçekten kolay değil. Hükümete allah kolaylık versin!


Hükümetin bir bakanının ilk "kültürel ve turistik" icraati TC Büyükelçiliği önünde eylem yapmak olmuş. 


Vatandaşa bütçenin şeffaf olarak sunulması aslında çok açıklama yapılması gereken bir konu da olsa iyiniyetli bir adım. Hükümet "kasası" (yeni bir tanımlama) ve "girdi-çıktısı" açıklandığında vatandaş gelirler kısmında "0" rakamını okumaktan ziyade "onun nasıl ihtiyacı karşılayacak miktar olacağını" bilmek isteyecektir haklı olarak.


İşte asıl önemli noktada bu olsa gerek. "Düşürülen" hükümetin "Türkiye ile anlaşarak uyguladığı tüm ekonomik plan ve adımları red edenler koalisyonu" şimdi bu konuda nasıl bir alternatif sunacak acaba?


Tamam bir "TOMA aracı" alınmasın ve akşamları makam araçları kullanılmasın. Bu adımlar kasayı bugün doldurmayacak. Koalisyon ortakları Türkiye ile bugüne kadar yapılan tüm ekonomik programları da red ettiklerine göre bu durumda "şeffaf kasa" nasıl dolacak?


"Özelleştirme red edildiğine" göre batık devlet kurumları nasıl kurtarılacak ve masrafları nasıl karşılanacak?


Sahi "bir de Lefkoşa Belediyesi" var değil mi? Az kalsın unutuyorduk! Lefkoşa Belediyesi'ninde acil mali yardım beklentisi var?


Bence bu soruların cevabını sadece Ankara merak etmemekte! KKTC'de yaşayan herkesi ilgilendirmekte bu sorulara verilecek cevaplar.


İyi niyetle izliyoruz hep birlikte!