Anayasamız “KKTC’de ayrıcalıklı sınıf yaratılamaz” diyor ama adına Kamu Görevlileri denilen ayrıcalıklı bir sınıf yaratılmış maalesef.
Ülkemizin en az çalışıp en çok maaş alan, sorumluluk almamak, inisiyatif kullanmamak için her yolu deneyip, vatandaşı yokuşa sürmenin ve işini yapmamanın kitabını yazmış olan kesim.
Günümüzde çalışan nüfusun yüzde 60’ı, adına Kamu Görevlisi denilen, çalışanı ve emeklisi ile nüfusumuzun yüzde 40’ını oluşturan memurlarımızın maaşlarını, emeklilik maaşı primlerini ve emeklilik ikramiye yatırımlarını her ay verdiği direkt ve endirekt vergilerle tıkır tıkır ödemekte. Açıkçası nüfusumuzun adına memur denilen yüzde 40’ı, geriye kalan yüzde 60’ın sırtından geçinmekte, buna karşın bu yüzde 60’a gerektiği gibi hizmet vermemekte.
Özel sektörle çalışanlara kıyasla öylesine ayrıcalıklara sahip olmuşlar ki inanılır gibi değil. Büyük bir başarı ile devletin gelirlerinin neredeyse tümüne el koymayı başarmışlar.
Otuz yıl hiç durmadan çalışan ve her ay Sosyal Sigortalar Dairesine ve İhtiyat sandığına asgari ücretin neredeyse yüzde 38’i kadar prim ödeyen bir karı-koca emekli oldukları vakit, ortalama bir memurun ancak üçte biri kadar maaşı Sosyal Sigortalar Dairesi’nden, emekli ikramiyesini de İhtiyat Sandığı’ndan alır. Primlerin tümünü de kendisi yatırmıştır. Karı veya kocadan birisi öldüğü vakit ise ölen kişinin emekli maaşı derhal kesilir ve hayatta kalan eşe bu maaştan bir tek kuruş verilmez.
Kendi ceplerinden emeklilik maaşı primi ve emeklilik ikramiyesi yatırımı ödemeyen memur bir çift ise emekli olduğu vakit özel sektörde çalışandan en az 3 misli emekli ikramiyesi ve asgari 2 katı da emekli maaşı alır. Benzer örnekle 30 yıl memur olarak çalışıp emekli olan karı kocadan biri vefat ederse, diğer eş hayatı boşunca ölen eşinin emekli maaşını almaya devam eder.
Ölen Sosyal Sigortalı eşin emekli maaşı, yaşamını sürdüren Sosyal Sigortadan emekli olmuş eşe verilmezken, ölen memurun emekli maaşı, diğer eşe yaşamı boyunca ödenir. Bu nasıl bir adalettir ve ayrıcalıktır pek anlamış değilim. Anayasamıza rağmen, itiraz eden olmadığı veya da bu ayrıcalığı bilen ve Anayasa mahkemesine taşıyan olmadığı için yıllarca uygulamada kalmış.
Bu ayrıcalığın ivedilikle düzeltilmesi gerekmektedir.
Ya ölen memurun maaşı aynen Sosyal Sigortalılarda olduğu gibi kesilip diğer eşe verilmemeli, ya da Sosyal Sigortalı eşe, ölen eşinin maaşı, aynen memurlarda olduğu gibi yaşam boyu ödenmelidir.
Bu ülkede yaşanan pahalılığın nedenlerinden bir tanesi olan “Fazla Mesai” uygulaması artık kaldırılmalı ve yerine “Vardiya” sistemi getirilmelidir. Vatandaşların devletten kesintisiz hizmet almak hakkı bulunmaktadır fakat fahiş olarak tanımlanan fazla mesai ücretleri ile bu hak açıkça çiğnenmektedir. Gerçekte vatandaşın bu hakkı, fazla mesainin neredeyse yüzde 65’ine “vergi” adı altında el koyan hükümet tarafından yenmektedir.
Damga pulu uygulaması ise hükümetimizin ve vergi sistemimizin bir başka yüz karası.
19. yüzyılda Avrupa’da yürürlüğe konmuş, 20. Yüzyılının son çeyreğinde de yürürlükten kaldırılmış bu uygulama halen bizde devam etmekte. Herhalde medeni olarak tanımlanan hiçbir ülkede artık bu çağdışı uygulama yok, bizden başka. İşin kötü ve vatandaşa saygısız tarafı bu çağdışı uygulamanın olmazsa olmazı olan pulların postane hariç hiçbir devlet dairesinde vatandaşın alımı için hazırda bulunmaması. İşin yoksa, daireden dışarı çık sokak sokak dolaş ve pul bul. Birçoğunun beğenmek lütfunda bulunmadığı Türkiye’de bu uygulama çoktan kalkmış durumda ama bizde hala uygulamada…
Ülkemizde, ayrıcalıkları giderecek, çalışan memurun ödüllendirildiği, tembelin cezalandırıldığı hükümetin vatandaşa her konuda hizmet vermesini sağlayacak, vatandaşın devletten hizmet almak hakkını, her aklına estiğinde grev yaparak çiğnemekten çekinmeyen sendikal anlayışa karşı koruyacak yeni bir sistemin uygulamaya konabilmesi için “Radikal bir Kamu Reformu” yapılması gerekmektedir. 21. Yüzyılda bu yakışır bize…
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com
http://www.ataatun.org
Facebook: Ata Atun
http://www.twitter.com/ataatun