İSTANBUL (AA) - Sanatçılar Ahmet Rüstem, Hakan Sorar ve Cansu Sönmez'in yapay zeka ile model, ses ve görüntülerle ürettikleri "Kıyının Getirdikleri" sergisi MeshRu İstanbul'da sanatseverlerle bir araya geldi.
Galerinin ilk sergisinde Rüstem ve Sorar'ın "Köpük" ve Sönmez'in ise "Nereidler" adlı yapıtları doğa ve insan ilişkisini ele alarak, yapay zekanın sanattaki rolüne odaklanıyor.
Sanatçı Cansu Sönmez, AA muhabirine, deniz çayırlarıyla ilgili bir korkusunun olduğunu ve bunun da "bitki körlüğü" olarak ifade edilebileceğini belirterek, projenin bu korkunun üzerine gitmeye karar vermesiyle ortaya çıktığını söyledi.
- "Deniz çayırlarına ilişkin toplama çalışmaları sakıncalı ve zararlı"
Bitkiler üzerine çalışan bir sanatçı olduğunu anlatan Sönmez, "Deniz çayırlarına ilişkin toplama çalışmaları, hem dünya genelinde hem de ülkemizde çok sakıncalı ve zararlı. Çünkü onların kıyıya vuran hali farklı bir ortamın oluşmasına yol açıyor. Bu nedenle onların toplanmaması, çıkartılmaması gerekiyor. Ayrıca bu bitkilerin denizin kalitesini arttıran, denizi temizleyen, canlıları hayat sağlayan bir işlevi var. Ben de bu süreçte, onlara daha yakında temas etmeye ve dokunmaya çalıştım, ortaya bu eserler çıktı." diye konuştu.
Sönmez, sergi sürecinde yapay zekayı çeşitli yöntemlerle kullandığına işaret ederek, şöyle devam etti:
"Yaptığım çalışmalardan birisi, 'kırılgan kökler' ismini taşıyor. Bunun için öncelikle yapay zekada seramikler tasarladım. Deniz çayırları tehdit altında ve bunun nedeni, insanların onlara yaptığı kötü muameleler. Ben de onların bu kırılgan hallerini bir metaforla anlatmak istedim ve bunun için de seramik gibi kırılgan bir malzemeyi kullandım. Ardından bunların fotoğraflarını çekerek yapay zekaya yükledim ve böylece bir video oluşturdum."
Çalışmasının odağında bitkilerin çağdaş sanattaki rolü olduğunu vurgulayan sanatçı, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bitkilerin çağdaş sanattaki rolü, sadece estetik bir unsur olmanın ötesine geçmiş durumda. Bu rol artık, ekolojik, toplumsal ve felsefi meselelerle derin bir ilişki kurmuştur. Bitkiler, artık pasif estetik objeler değildirler. Tam tersine artık onlar, biyopolitik güçlerin, çevresel dönüşümlerin ve insan-doğa ilişkilerini radikal biçimde sorgulayan sanat pratiklerinin merkezinde yer alan aktif varlıklar olarak ele alınmaktadır. Bu yeni bakış açısında, insanın doğa üzerindeki egemenliğine dayanan geleneksel yaklaşımların yerini, bitkilerle sürdürülebilir, karşılıklı bir diyalog kurmanın gerekliliği üzerine düşünen yaklaşımlar almaktadır. Bu yaklaşım, insan-doğa bağını sürdürülebilirlik ekseninde güçlendiren yeni bir bilinç düzeyine işaret etmektedir."
- "Doğadan esinlenen formları yeniden yorumlamayı hedefledik"
Sanatçı Hakan Sorar da "Köpük" adlı yerleştirmelerinin, denizin dinamik ve sürekli değişen doğasından ilham alarak ortaya çıktığını, çalışmalarında dalgaların kayalıkları aşındırma sürecine odaklandığını anlattı.
Bir doğal güç olan dalganın her defasında yeni ve benzersiz formlar ortaya koyduğuna dikkati çeken Sorar, "Dalga, burada aynı zamanda yok edici, dönüştürücü bir etkiye de sahip. 'Köpük', doğaya müdahalemizin sonuçlarını ve bu müdahalelerin izlerini takip etmeyi amaçlıyor. Yapay zekanın çağdaş sanat dünyasındaki rolü üzerine devam eden tartışmalara paralel olarak, biz bu teknolojiler aracılığıyla doğadan esinlenen formları yeniden yorumlamayı hedefledik." dedi.
- "Geçmişe bakıp bugünü ve geleceği yorumlamayı çok seviyoruz"
Projenin şekillenme sürecinin anılar ve onları kaydetme biçimleri üzerine düşünmeyle ortaya çıktığını aktaran sanatçı Ahmet Rüstem ise "Çalışmamızın merkezi temasını hafızamız oluşturuyor. Bir tatile gittiğimizde fotoğraf çekmek en çok yaptığımız işlerin başında geliyor. Biz de, 'Yapay zeka, yanımızda fotoğraf makinesi veya cep telefonlarımızın olmadığı anlardaki hislerimiz ve duygularımızı görüntüye dönüştürmede bir araç olabilir mi?' sorusunu peşine düştük. Projemiz bu sorunun üzerine yapay zeka yardımıyla ürettiğimiz video ve diğer çalışmalarımızın sonucunda ortaya çıktı." ifadelerini kullandı.
Rüstem, uzun yıllardır artırılmış gerçekliğin potansiyelleri üzerine de çalıştıklarını söyleyerek, "Burada ise odağımızda her zaman arkeoloji var. Geçmişe bakıp bugünü ve geleceği yorumlamayı çok seviyoruz. İnsanlık tarihi boyunca yüzeyleri dönüştürme metotlarımızdan çok etkileniyoruz. Günümüzde bu kadar tartışılan yenilikçi bir araçla, görüntü oluşturma süreçlerinin kaydını tutmak bizim için çok değerli bir anlama sahip." diye konuştu.
Sergi, 15 Aralık'a kadar ziyarete açık olacak.