Kıyamet işareti



Deniz Baykal’ın genel başkanlıktan istifa etmesine sebep olan kaset skandalı ile ilgili soruşturmanın özel yetkili savcıya devredildiği haberi, epey heyecan yarattı ama pek de şaşırtıcı olmadı.

Özel yetkili savcının eylül ayı ortasından beri kaset olayı arkasında “yasa dışı örgüt” bulunup bulunmadığını araştırdığı anlaşılıyor.

Görünüşte Deniz Baykal’a yönelik bir komplo vardır ama özel yetkili savcılığa göre hedef daha iddialıdır.

Yasa dışı bir örgüt CHP’yi yeniden dizayn etmek için bu komploya başvurmuştur!

Parti içi muhalefet tüzük kurultayı arifesinde “büyük ikramiye” kazanmanın sevincini yaşıyor olabilir.

Zaten Baykal’ı çekilmeye mecbur eden skandal sonrasında Baykal’la beraber sahneyi terk etmeye mecbur kalan bazı kişiler, kaset skandalının “Amerikan projesi” olduğunu iddia ederek bugünlere yatırım yapmışlardı.

Yakında CHP dosyası

Şimdi merak uyandıran soru, iktidarın CHP içindeki muhalefete destek verip vermeyeceğidir.

AKP kurmayları böyle bir fırsatı değerlendirmekten uzak duramayacağına göre hangi aletler kullanılacak?

Baykal’ın kaseti ile ilgili soruşturmanın bilişim savcısından alınıp özel yetkili savcıya teslim edilmesi “küçük kıyamet” ihbarı yapan bir işaret fişeği sayılabilir.

Nitekim CHP lideri Kılıçdaroğlu dün CNNTürk’e yaptığı açıklamada iktidarın yargıyı kullanmak isteyeceğinden endişe duyduğunu gizlememiştir. İşte:

“Önümüzdeki günlerde özel yetkili savcı CHP ile ilgili bir dosya çıkaracaktır. Ortalık birbirine girecektir. Bu böyle olacak. Hayali isimler, gizli tanıklar...”

Kılıçdaroğlu bu konuda Başbakan’a da güvenmediğini belli etmiştir.

Skandal patlak verdiğinde Başbakan’ın “her şeyi açığa çıkarması için MİT’e talimat verdiğini” söylediğini ama sözünü tutmadığını iddia etti.

CHP liderine göre MİT Başbakan’dan talimat almamış, bu konuda soruşturma da yapmamıştır.

CHP Kurultayı’na giden yolda özel yetkili savcılığın “ortalığın birbirine girmesine sebep” olacak bir harekette bulunacağından endişe eden Kılıçdaroğlu bir bilgiye mi dayanıyor yoksa tahminde mi bulunuyor?

Kurultay uyanır mı?

Özel yetkili savcının bile bile bir komplonun parçası olması uç bir ihtimaldir.

Ama değil mi ki yargının bu özel yetkili kesiminde gizli tanıklar ve imzasız ihbar mektupları ciddiye alınıyor, bunlardan hareketle insanlar suçlanıyor, tutuklanıyor yıllarca ne suç işlediklerini bilmeden özgürlüklerinden oluyor; Kılıçdaroğlu’nun tedirginliği haksız değildir.

Bu zeminde kimsenin kimseye görevini öğretme, bildirme hakkı yoktur.

Ama asıl sorumluluğun kurultayı oluşturan delegasyonda olduğunu söylemek lâzım.

Parti içi muhalefet anlaşılır ve saygıya değer bir şeydir. Ama tüzük kurultayı parti içi iktidar çekişmesinin zemini haline getirilmemeli, ısıtılıp ortaya getirilen skandal üstünden yeni lideri yıpratmanın kurnazlığına başvurulmamalıdır.

Herkes bilmeli ki CHP’li siyasetçilere yetse bile “ana muhalefet” sonsuza kadar korunabilen bir unvan değildir.

Üç, bilemediğiniz dört seçimde iktidara gelmeyi başaramayan bir ana muhalefet partisi düşmeye, yerini kaybetmeye, terk etmeye mahkûmdur.

Kurultay delegeleri son şansları kullandıklarını bilmelidir!