Öğleden sonra kitap fuarına gittim… Çarşamba günü açılan 70. Frankfurt Kitap Fuarı’na… Önce Türkiye Kültür Bakanlığı’nın standına uğradım. İstanbul’dan gelen Metin Celal, Münir Üstün, Fahri Aral, Berlin’den Hüseyin Gazi Coşan, Köln’den Dr. Yılmaz Bulut ile daha birkaç dostu görüp kısa da olsa hasbihal ettik… Türkiye standı şöyle metrekare, böyle güzel, bilmem şu kadar kitap sergileniyor gibi vikipediavari bilgileri her yerde okuyabilirsiniz… Ben gözlemlerimi, Türk edebiyatının yurt dışına açılamaması gibi konuları yazacağım… Bunları düşünerek fuarı turladım...
Bu yılki onur konuğu Gürcistan’a uğradım önce… Aldığım bilgilere göre, 70 kadar yazar getirmişler… Fuar öncesi 150’ye yakın eseri Almanca’ya çevirtmişler… Altı milyon Euro harcamışlar… 17. Yüzyıl’da Kafkasya’yı gezen Evliya Çelebi, Gürcüler için ‘Kavm-i Necip’ (Temiz Kavim) diyor Seyahatnamesi’nde… Osmanlı ile derin ilişki içindeler…
Osmanlı Devleti’nde Gürcü kökenli çok sayıda sadrazam, paşa kaptan-derya vs. görev yapmış… İmparatorluğa yedi asır sadakatle hizmet etmişler… İlk mecliste Gürcü vekiller var… Beş Şehir, Saatleri Ayarlama Enstitüsü gibi eserlerin sahibi Ahmet Hamdi Tanpınar da Gürcü asıllı bir aileden mesela… Bezm-i Alem Valide Sultan’ı kim tanımazki… Sultan II. Mahmut’un karısı, Sultan Abdülmecit’in annesi… Gürcü asıllı… Liste uzun…
Gürcüler, fuarda iki ayrı salonda tanıtıyorlar küçük ülkelerini… Gürcistan’ın nüfusu 4-5 milyon civarında… Türkiye’nin de bulunduğu ülkeler salonundaki tanıtımda Gürcü alfabesiyle yazılı eserler ağırlıkta… Onur Salonu’nda ise alfabelerini konu alan tanıtım yapıyorlar… Alfabeleri 33 harften oluşuyor. Y ve diğer bazı harfler yok… Alfabe Unesco Dünya mirası korumasına alınmış… Harflerden oluşan tanıtım ‘Georgia – Made by Characters’ sloganıyla yapılıyor… Salonda 33 kapı var… Sırayla 33 değişik müzik eseri kulağa geliyor… 33 değişik ekmek yapılıyor. Tabii bunlar fuar alanında… Frankfurt ve çevresinde de yüzlerce etkinlik yapıyorlar. Fuarda Gürcü mutfağı da tanıtılıyor dediler, restorana gittim, bizim kabak musakkaya benzer bir yemek vardı üzeri beyaz peynirli… Bir de tas kebap ve tavuklu bir yemek… İstanbul’da gittiğim bir Gürcü restoranındaki enfes yemekleri aradı gözlerim ama yoktu… Yemek listesi fotoğrafta…
Frankfurt kitap fuarı ilk üç gün sadece kitapçılık mesleğinde olanlara açık… Onun için dolaşmak nispeten rahat… Ellerinde kitap dolu çantalar, torbalar dolu insanlar durmadan gelip gidiyor o tarafa bu tarafa… Salonlardaki küçük sahnelerde yazarlarla söyleşileri dinleyen kalabalıklar… Ama bunlar hep diğer salonlarda, Alman yayınevlerinin veya yayıncılıkla ilgili sektörlerin olduğu salonlarda… Ülkelerin bulunduğu salonda ise maalesef tenhalık hakimdi…
Fuar Cumartesi, Pazar halka açık… Genelde çok kalabalık oluyor… Eski İstanbul Valisi rahmetli Fahrettin Kerim Gökay’a atfedilen bir replik var bilir misiniz… ‘Halk plajlara hücum etti, vatandaş denize giremiyor’ demiş… Onun gibi bir şey… Halk fuara hücum edince adım atacak yer kalmıyor… Umarız bu halkın arasında Türk veya Türk kökenlilerin çok olması… Türkiye Kültür Bakanlığı’nın standı da ziyaretçilerle dolup taşması…