KKTC sınırları içindeki kiliselerde karşılıksız ve tek taraflı olarak ayinler yapılmasına izin verilmesi KKTC halkını rahatsız etmeye başladı.
Gazimağusa'dakiAyiosKserinos kilisesinde bir kereye mahsus ayin yapılmasına izin verilmesi daha işin başında birçok vatandaşımızı rahatsız etmişti. Özellikle hem Mağusa'mızın yerlileri, hem de güneyden göç ederek gelen kardeşlerimiz büyük infialle karşılamışlardı bu kararı. Şimdi Dışişleri Bakanlığı bu izinleri her aya çıkarmış durumda.
Vatandaşlarımız kiliselerde ayin yapılmasına izin verilmesine karşılık,Güney Kıbrıs Rum Yönetimi sınırları içinde kalan camilerde Kıbrıslı, Türkiyeli diye ayırım yapılmadan tüm KKTC vatandaşlarına dini ibadetlerini yerine getirmek ve mezarlıkları ziyaret etmek izninin talep edilmesini ve bu izin verilmediği müddetçe de KKTC'lerdeki kiliselerde ayin yapılmasına müsaade edilmemesini istemektedir.
Dışişleri Bakanlığı üç açıdan yanlış yapmaktadır.Kiliselerde toplu ayinler arttıkça "Güvenlik Zafiyeti" ortaya çıkmaktadır. Bunun en güzel örneği Rumların 1963 yılında Kıbrıslı Türklerle Rumlar arasında sürtüşme yaratmak için EOKA'cıMarkosDragos'un heykeli ile Ay kasinyo İlkokuluna bomba koymaları ve bunun da suçunu Kıbrıslı Türklerin üzerine atmalarıdır. (Bak. Hristodulus Açıklamaları)
BM'de, AB Komisyonunda veya Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye veya da Kıbrıs ile ilgili çok kritik bir günde yapılacak bir toplantı öncesinde yer alacak olan bu kontrolsüz ayinlerin bir tanesinde Kıbrıs Rum Merkezi istihbarat Teşkilatı (KIP) veya fanatik Rumlar tarafından bilinçli bir şekilde organize edilecek kan akıtıcı bir olayın tüm sorumluluğu Kıbrıs Türk tarafına ve Türkiye'nin sırtına yüklenecek, istenen kınayıcı, aşağılayıcı veya lanetleyici karar da ilgili toplantının sonuç kararı olarak açıklanacaktır.
Yeterli güvenlik önlemleri alınmadan, ayine katılacak kişi ve ruhban sınıfından kişiler iyice kimlik kontrolünden geçirilmeden bu ayinlere izin verilmemesi gerekmektedir.
Rumlar bu şekilde dini alet ederek topraklarımıza girmeleri ve dini binaları fiilen sahiplenmeleri ileride, -bugün üzerinde titrediğimiz- egemenlik haklarımıza büyük zararlar verecektir. Bir kere izin verildikten sonra bir daha bu izni iptal etmek hakkımız olamayacaktır. Yıllardır sadece rüyalarında görebildikleri ve ne politik olarak ne de silahla yapamadıkları KKTC topraklarını işgal etmeyi, dini alet ederek yavaş yavaş bu yöntemle yerine getireceklerdir.
***
Tarihte bunun örnekleri vardır. Zira Osmanlı Devleti de aynı hatayı yapmıştır. Padişah fermanı ile yapılacak olan her kilise veya şapele 400 dönüm toprak verilmesi kararı çıkınca, Kıbrıs adasında dağ taş Kilise ve Şapel dolduruldu. Osmanlı devleti de hepsine 400’er dönüm toprak bağışlamak zorunda kaldı. Bu nedenle bugün kuş uçmaz, kervan geçmez yerlerde hala daha kilise veya şapel kalıntıları görmekteyiz. Kıbrıslı Rumlar ve Rum Ortodoks Kilisesi bu yöntemle on binlerce dönüm toprak sahibi oldular Kıbrıs adası üzerinde.
Dışişleri Bakanlığı derhal karşılıksız olarak kiliselerde ayin yapılmasına izin vermeyi durdurması ve ayırımsız olarak tüm KKTC vatandaşlarının Güney Kıbrıs'taki İslam dinine ait dini yerlerimizi ziyaret etmesine ve dini vecibeleri yerine getirmesine izin verilmeden yeni bir izin vermemesi gerekmektedir.