Kıbrıs’ta çözümü her zamankinden çok talep etmeliyiz


Ahmet Kaşif’in 701 oyuna karşılık 708 delegenin desteğini alan Başbakan İrsen Küçük Ulusal Birlik Partisi başkanlığına seçildi.

Ne olacak şimdi?
Kavga bitti mi?
Öyle uman var ise ya Kıbrıs siyasetini bilmiyor ya da sahnedeki pehlivanları, onların arkalarındaki hocaları ve hocaların iplerini ellerinde tutanları bilmiyor demektir.
Kazananın kim olduğuna bağlı olarak ya Kuzey Kıbrıs’ın müstemleke olma yolundaki serüveni hızlanacak, ya da biraz hız kaybedecekti. Yani sonuç belli; bu adada bir şekilde çözüm olmaz, iki bölgeli, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı federasyon kurulmaz ise adı konsa da konmasa da Kuzey Kıbrıs’ın Türkiye’nin müstemlekesi olması kaçınılmaz. Ekmek elden, su gölden siyaseti ile on yıllardır kendi ayakları üzerinde duran bir Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti meydana getirmememizin acı sonuçlarını yaşıyoruz bu günlerde.
Uç beyiydik güya. İleri karakolduk güya. Türkiye “eşek gibi” bizi desteklemeye mecburdu güya…
Veya, sanki ambar buğday doluymuş ve biz de o buğday dolu ambarın horozuymuşuz gibi kendi kendimize yeter seviyeye gelmeden, hiçbir uğraş göstermeden afaki bir Türkiye düşmanlığı ile “Biz bize yeteriz. Kurumlarımızı millileştireceğiz” efelenmesiyle kalkıp, batık bir ülkeye uyanmadık mı?
Nerede Kıbrıs Türk Hava Yolları? Battı değil mi? Niye battı? Niye THY ortaklığı varken batmıyordu? Çünkü bağımlı idi, THY desteği ile yaşıyordu. Niye? Çünkü iç siyasi derebeyleri tıka basa siyasi atamalarla doldurmuş ekonomik açıdan yaşayabilir olmaktan çıkartmışlardı KTHY’yi.

Şimdi batık bir şirket, bir ibret anıtı genel merkezi Lefkoşa’nın göbeğinde.
KIBTEK ne olacak? O da batık, şimdilik sürünüyor.
Belediyeler?
Efendim Lefkoşa kötü yönetilmiş, diğerlerinde durum iyiymiş… Geçin beyefendiler, geçin, durum her yerde iç karartıcı.
KKTC bir batık devlet haline geldi.
Yunanistan battı, Almanya AB üzerinden Yunanistan’a “genel müfettiş” atattırdı. Sözde Yunanistan egemen bir devlet, bağımsız.
KKTC battı, Ankara genel vali yetkili büyükelçi göreve getirdi.
İktidar partisinde lider değişmiş…
Hayırlı olsun. Kavga bitti en azından. Ama sahi ne değişecek?
Egemen olabilecek mi o iktidar partisinin hükümeti?
Diyebilecek mi mesela “vatandaşlığa alımlarda kriterlerim şudur budur, emirle olmaz bu işler” diye?
Doğrudur Ankara’nın yazdırdığı veya yazdığı ekonomik istikrar ve yeniden yapılandırma programlarını ben hep destekledim. Uygulanmasının çok acı olacağını bildiğim halde destekledim. Niye? Çünkü o programlar adam gibi uygulanabilir ise belki kendi kendine yeten bir ekonomi ortaya çıkarır, kendi ayaklarımız üzerine basar ve Ankara’ya daha az yaslanma zorunda kalırız diye…

Çünkü be gayet iyi farkındayım bu Ankara’ya yaslanma alışkanlığı toplumsal ahlakımızı, demokrasi anlayışımızı ve her şeyden ötesi Türk olmamızın yanı sıra adalılığımızın, komşu ilişkilerimizin ve tarihimizin ortaya çıkarttığı özgün kültürel kimliğimizi çok ciddi şekilde bozmaya başladı.
Ne mi demek istiyorum? Bakın etrafınıza, anlarsınız.
Çözüm Kıbrıs Türkü için olmazsa olmaz haline gelmiştir.
Var olabilmek için acı da olsa çözüm şurubunu içmek, zor da olsa o yolu katetmek ve yeni ortak bir düzene ulaşmak durumundayız.
Bugün Rum kesiminde Nikos Anastasiades’in seçimi ile az da olsa bir ışık parlamıştır tünelin ucunda… Hani fıkrada da denir ya, ümit ışığı mı yoksa gelen trenin ışığı mı o görünen. Umarım o ışık yaklaşan tren değil, ümit ışığıdır.
Bugün çözüme her zamankinden çok ihtiyacımız vardır. Bu bir varoluş meselesidir; anlayana!

(Star Kıbrıs)