Müzakerelerdeki ¼ oranının Rumlar lehine korunmasının ve toprak düzenlemesinin gerçek amacını sürekli yazıyoruz.
Rumların amaçlarının, Kıbrıslı Türkleri azınlık konumuna getirip, gençleri yurtdışına yönlendirip, bir süre sonra adanın tek sahibi olmak olduğunu, Rumların ENOSİS hayallerinin bitmediğini, Türkleri asla eşit ortak olarak görmediklerini bıkmadan usanmadan anlatıyoruz.
1960 ortaklık Cumhuriyetini İngiliz’i saf dışı etmek için kerhen kabul eden, sonrasında Kıbrıs Türkünü yurtdışına göndererek kurtulma planı yapan, bunun için ekonomik olarak köşeye sıkıştırdıkları Türklerin cebine para koyup, gelmemek şartıyla yurtdışına gönderen, kalan yaşlıların belli bir süre sonra öleceğini varsayıp, adayı Yunanistan’a bağlama yolundaki planı tıkır tıkır işleten, Yunanistan cuntanın aceleciliği yüzünden bu planları bozulan ve Kıbrıs Türklerinin adadan gitmesini beklemeden soykırım uygulamaya geçen, Türkiye’nin müdahalesi sonucu emellerine ulaşamayan Rumlar’ın asla ve asla bu emellerinden vazgeçmediğini, Türklerin idam fermanı olan Annan Planı’nı bu yüzden kabul etmediklerini, istediklerinin Kıbrıslı Türklerin azınlık statüsünde yaşamaları olduğunu hemen her yazımızda dile getiriyoruz.
Tarihin, ihtiyatsızlar için merhametsiz olduğunu, Rumlardaki Türk düşmanlığının bitmediğini, fırsat kolladıklarını, Türkiye’nin garantörlüğünün kalkması ve Türk askerinin adadan çekilmesi halinde ¼ olarak sabitledikleri Kıbrıs Türklerini yok etmeye kalkacaklarını, BM ve AB’nin tavırlarının onlardan yana olacağını, bir Türk ve bir Rumun mahkemelik olmaları halinde kesinlikle Türkün haklı çıkmayacağını anlatıyoruz dilimiz döndüğünce…
Bazılarına göre çözüm istemediğimiz için bunları söylüyoruz.
Bazılarına göre de barış karşıtıyız!
Oysa 1974’ten sonra gelen huzurun bozulmaması, Kıbrıs Türkünün tekrar mezalime, aşağılanmaya uğramaması için çabamız.
Aşağıdaki yazı korkularımızın boş olmadığını gösteriyor bize…
Görünen köyün minareleri belli.
Aşağıdaki yazıyı yazan Yunanlı bir avukat. Lütfen üşenmeyin, özellikle son paragrafın altını çizerek okuyun. Eminim, çözüm masalı olarak yutturulan şeyin esasen yokoluşa götüren karanlık bir tünel olduğunu fark edeceksiniz.
****
Kıbrıslı Türklerin sonu yaklaşıyor mu?
Polina Aniftou, Lawyer, PhD candidate in Geopolitics
Birkaç ay önce Brüksel'de Yunan bir jeopolitika analistiyle Kıbrıs sorunu hakkında konuşuyorduk. İlk defa rahat ve keyifliydi: "Kıbrıs konusunda olacaklar hakkında endişelenme! Asıl endişelenmesi gereken artık Kıbrıslı Türklerdir" dedi. Yunan Dışişleri uzun bir süreden beri Kıbrıs ve Ege sorunları üzerine senaryolar üretmekteydi. Bu senaryolardan bir tanesi ise Kıbrıs sorunundaki açmaz, Akıncı'nın eylemsizliği ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın total hükümranlığından dolayı göç etmek zorunda kalacakları idi. En sonunda jeopolitika alanında beklediğimiz bir diplomatik çarpışmayı görebileceğiz: Erdoğan’ın Neo-Osmanlıcı dogması ile Yunan dış işleri bakanı Nikos Kocyas'ın vatansever sol dogmaları arasındaki çarpışmayı.
İsviçre'deki müzakereler hem sonuç olarak hem de maskelerin en sonunda düşmesi nedeniyle herhangi bir hayal kırıklığı yaratmadı. Kıbrıs Türk toplumu siyasi olarak artık temsil edilmiyor, Kıbrıslı Türklerin sesleri duyulmuyor ve herhangi bir liderleri de bulunmuyor. Var olan sadece güya yeniden yakınlaşma çabaları gösteren, panayırlarda gezerek ve siyaseten baş eğerek maaşlarını ceplerine indiren Türkiye'nin memurlarıdır. Bu köşede daha önce de yazdığım gibi Akıncı da kendisinin, ailesinin ve yakın arkadaşlarının çıkınını dolduracaktır.
Akıncı’nın siyaseten kim olduğunu ve Ankara ile ilişkisini 2000 yılında kuzeydeki banka iflaslarından biliyoruz. Kötü haber ise Akıncı sonrası dönemin daha da kötü olacağıdır.
Kıbrıslı Türkler, hakikaten ne düşünüyorsunuz? Yorulmadınız mı? Hakarete uğramış gibi hissetmiyor musunuz? Önümüzdeki beş yıl içerisinde sesinizi duyuracak bir yol bulamazsanız göç etmek zorunda kalma tehlikesinden korkmuyor musunuz?
Güneydeki siyasi platformlarda bu sorular üzerine uzun bir zamandır tartışıyoruz. Otuzlu yaşlardaki bizim nesil artık Kıbrıslı Türklerin kaderleri hakkında kafa yormuyor. Onlar için Kıbrıslı Türkler kendi eylemsizliklerinden dolayı günün birinde kaybolacaklardır. Güney Kıbrıs’ta milliyetçi kesim kadrolar yetiştirmektedir ve bu kadrolar büyük Helenizm hayaliye birkaç yıl içinde statükoyu sarsmaya hazır olacaklardır. Kuzeyde ise kadrolar kayboluyor çünkü onlara alan kalmamış. Zaman akıyor ve Kıbrıslılar olarak, geleceğe dönük kararlar almazsak, gelecek en azından siz Kıbrıslı Türkler için Kıbrıs'tan uzakta olacak. Ki bu senaryo şimdiden bayağı çalışılmış bulunuyor.
Yunancadan çeviren Dr. Serkan Karas