Evet bu soruyu bir Türk arkadaşımız sordu.
Berlin'de SPD (Alman Sosyaldemokrat Partisi) Kurultayı'ndaydık. CTP Heyeti'nden Özdil Nami ve Ünal Fındık ile sohbet etmekteydik. Sanırım Fazilet Özdenefe o sırada yanımızda yoktu.
CTP'li arkadaşları önemli bir sosyaldemokrat kurumun Türkiye'deki ofisinin karşımıza çıkan elemanı ile tanıştırdım.
Üç, beş kelime konuştuk.
Yani konuştuğumuz dil Türkçe idi. Herkes herkesi anlamaktaydı.
Sonra birden o arkadaşımız bana döndü "hep Türkçe konuşarak ayıp ettik galiba, arkadaşlar anlıyorlar mı?" tarzında bir soru sordu.
Ben kendisine KKTC'nin anadilinin Türkçe olduğunu ve Kıbrıslı Türklerin de "Japonca değil Türkçe" konuştuklarını anlatırken Özdil Nami'nin yüzünü görmeliydiniz.
Haklı olarak şaşırıp kaldı bu duruma.
Belki şimdiye kadar çok şey duymuştu. Ancak sanırım bir Türk'ün kendisi ile ilgili olarak "Türkçe anlıyor mu?" tarzı sorusuyla ilk defa karşılaşıyordu.
Özdil Nami ve Ünal Fındık haklı olarak çok bozuldular.
Yaşanan olay Türkiye'de "entellektüel" olarak tanımlayacağımız bir arkadaşımızın bile Kıbrıslı Türkler hakkındaki bilgi düzeyini göstermekteydi.
Evet, Türkiye'de Kıbrıslı Türkler ile ilgili bilgisizlik, bilgi kirliliği ve önyargılar ciddiye alınması gereken bir konu.
Ancak hassasiyetlerden söz ederken ve Özdil Nami ile Ünal Fındık dostlarımın haklı olarak bozulmalarını anlarken bir gün sonra da ben şaşırdım.
Yeni Düzen Gazetesi'nde bir haber çıktı.
Bu habere göre CTP Heyeti Berlin'de SPD Kurultayı'na katılmış ve görüşmeler yapmıştı.
İlginçtir haber de sadece bir isim geçmekteydi. Bir Alman arkadaşımızın adı. Diğer görüşülen kişiler ise Türkiye kökenli politikacılar olarak geçiştirilmişti.
Özdil Nami, Fazilet Özdenefe ve Ünal Fındık'tan oluşan CTP Heyeti, SPD ile bir remi görüşme yaptı. Bu görüşmede SPD'yi Achim Post, Felix Porkert ve ben temsil ettik. Çok verimli bir görüşme oldu.
SPD Başkan Yardımcısı olarak seçilen Federal Milletvekili Aydan Özoğuz ile tanışma ve görüşme olanağının yanı sıra çok sayıda SPD'li önde gelen politikacı ile de ayaküstü sohbet olanakları çok iyi değerlendirildi.
Ancak haber söz konusu olduğunda "Kıbrıslı Türkler Türkçe biliyor mu?" sorusuna haklı olarak bozulan arkadaşlarım nedense Türkiye kökenli Alman vatandaşı muhataplarını "Türkiye kökenli politikacılar" diye tanımlayıp geçiştirmeyi tercih ettiler.
Bunu yazmamın sebebi alınmak falan değil. Beni tanıyan bilir. Bu tip konularla fazla ilgilenmem.
Ancak iki olay peş peşe gündeme gelince yazmamın ve hassasiyetler konusunda herkesin özen göstermesi gerektiğini hatırlatmamın nedeni KKTC'eki toplumsal tartışmalar açısından yararlı olacağına inanmam. Yoksa hem Özdil'in hem de Ünal'ın bu konularda özenli dostlarım olduğunu biliyorum.
Ancak KKTC medyasının bu konuda "özen özürlü" olduğunu da belirtmek gerekiyor.
Bazen türbanlı ve sarıklı Güney Kıbrıs vatandaşlarını bile fotoğraflayıp "Kuzey Kıbrıs ne hale geldi" haberleri yapıldığında da "özen" kelimesi çok anlam ifade etmekte.
İyi haberlerde "Türk isimleri" atlayıp, kötü haberlerde özellikle "Türkiye'den olduğunu" hatırlatmak gibi "gazetecilik" bence tartışılır ve tartışmalıyız!