Hud Suresinde(6) şöyle diyor Yaradan:
- “Yeryüzünde yürüyen her canlının rızkını vermek Allah’a aittir”
İbrahim Suresinde de durumu pekiştiriyor:
- “O size istediğiniz her şeyi verdi. Allah’ın nimetlerini saymaya kalksanız, başa çıkamazsınız. Şu bir gerçek ki; insanoğlu çok zalim, çok nankördür!”
Bu iki ayetten çıkaracağımız çok dersler var. Ben kendi adıma şu çıkarımlarda bulunuyorum:
- İnsanoğlu sadece kendi ihtiyacı olanı alsa, kalanının peşini bıraksa “yokluk” diye bir şey kalmayacak!
- Kainatın bir düzeni var. İnsan da diğer canlılar gibi, o düzeni bozmadan yaşamayı becerebilse, “düşmanlık” diye bir şey olmayacak!
Evrende üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmeyen, tek varlık ademoğlu…
Şeytan bile yapacakları için önceden izin aldı!... Ruhsatsız hareket etmiyor… Nankörlük yapmıyor, karşı çıkmıyor!...
Maddenin her zerresinde, saniyede 1570 km. tur atması gereken elektronlar milyarlarca yıldan bu yana milim şaşmıyor, işini aksatmıyor!...
Her şey müthiş bir şekilde planlanmış… Sonsuz kainat içindeki hiçbir galaksi, hiçbir gezegen kendisi için yazılan programın dışına asla çıkmıyor!
Hayvanlar, bitkiler “genetik” adını verdiğimiz ilahi formüllerin haricinde bir işlem yapmıyor…
“Yaratılmışların en şereflisi” sıfatını taşıyan insan ise azgınlaşmak, bozgunculuk yapmak, yoldan çıkmak için fırsat kolluyor!...
İlahi güce meydan okuyor!...
Onun kurduğu düzeni istemiyor, kendi düzenini hakim kılmaya çalışıyor…
“O işbaşına geçti mi, yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, bitkileri ve insan neslini bozmaya çalışır” ayeti de tam da bundan bahsediyor…(Bakara )
Adeta Allah’ın kudretini sorgularcasına, canlıların genetik planını değiştirerek tüm yaşamı, tüm düzeni tehdit edecek ürünler üretmeye başladık…
“Yapay gıda” tasarımcıları ellerini kollarını sıvadı… Yapay et, yapay süt, yapay pirinç gibi, güya dünyayı açlıktan kurtaracak ürünlerin hazırlığına giriştiler…
Daha, “Sakarin” denilen yapay tatlandırıcıdan dersimizi alamadık… Kısırlık, kanser, ruhsal ve hormonal bozukluk gibi yol açtığı önemli sonuçları görmezden geldik…
Eğer birileri dünyanın geleceğini dert ediniyorsa; açlığı, kıtlığı önlemeye çalışıyorsa, yapacağı tek şey var:
- Evrenin sistemine, doğal düzenine müdahale etmemek!...
Bu, diğer çözüm yöntemlerinin hepsinden daha ekonomik, daha hızlı ve daha kesin sonuç getirecek olan yoldur…
Yaratıcı eğer, “İnsan başıboş bırakılmamıştır” diyorsa; insanın çözemediği her sorun için mutlaka devreye girecek, gerekeni yapacaktır!...
Özünde patlayıcı olan hidrojen ile yakıcı olan oksijeni basit bir şekilde bir araya getirerek, dünyanın en önemli nimeti dediğimiz; tüm canlılara hayat veren, serinletip, temizleyen su, bunu göstermiyor mu?
Onun kudretinden ve ayetlerinden umudu kesip, dünyayı kendi ihtiraslarına göre yönetmeye kalkanlar acaba neyin peşinde?
Bu bozguncuların destekçileri ne umuyorlar?
Konumuzla ilgili olarak, Nisa Suresinde, şeytanın şu sözü aktarılır:
“ Onları saptıracağım. Onları en olmadık kuruntulara düşüreceğim… Onlara Allah’ın yarattıklarını değiştirmelerini emredeceğim.”
Genetiği ile oynanan besinler, “nano food” denilen gıda teknolojileri, klonlama yolu ile üretim modelleri hepimizin canına okuyacak olan birer Azrail!...
Zekasına güvenip, sadece aklını kullanan, kalbini mühürletmiş, duygularını kaybetmiş insanların cellattan farkı yoktur.
Bakın, şu ayet adeta onları anlatıyor:
“Bunun üzerine kalpleri mühürlenmiştir, artık hiç anlamazlar. Onlara baktığında; dıştan görünüşleri hoşuna gider, konuşurlarsa; sözlerini dinlersin. Onlar giydirilmiş keresteler gibidir” (Münafikun )
Şu mübarek günlerde, Mevlam, o keresteleri bizden uzak tutsun!...