Kendimizi nasıl tarif edeceğiz?
UBP’de başkanlık krizi...
Kriz sonrasında başlayan yargı süreci...
Başbakan’ın, parti genel başkanlığı yetkilerinin dondurulması...
Başbakan’ın Yüksek Mahkemeye başvurusu...
Başvurunun reddedilmesi...
Kaza Mahkemesi’nin, UBP genel başkanlığı için ikinci tur seçim kararı vermesi ve bunu bir süre ile kısıtlaması...
Başbakan’ın, ikinci tur seçime gidilmesi yönündeki karara itirazı ve Yüksek Mahkemeye başvurusu...
UBP’yi terk edenlerin geri dönüşü...
UBP kurultayı nedeniyle münhalsiz istihdamlar...
Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasındaki ‘uyumsuzluk’...
Lefkoşa Türk Belediyesi’nde maaş krizi...
Belediye Başkanı Bulutoğluları’nın ‘zorunlu’ izne gönderilmesi...
Bulutoğluları’nın ‘muhteşem’ dönüşü...
Dönüşten bir ay sonra belediye krizinin yeniden alevlenmesi...
Başkent sokaklarının çöplüğe dönüşmesi...
Kaymakamlığın çöp toplama sorumluluğunu üstlenmesi...
Van tipi araçlarla döke, saça çöp toplanması...
Lefkoşa’da ufak, tefek yeşil alanların dahi gömeç tarlasına dönmesi, yolların ve kaldırımların çökmesi...
Sokak lambalarının sönmesi...
Belediye çalışanları sendikasının Başbakanlık, Meclis ve UBP binalarını basması...
Tutuklamalar, davalar, serbest bırakmalar...
Belediye sarayı önünde lastik yakmalar...
Başbakan’ın 3 ay sonra soruna yeniden müdahalesi...
Uzlaşı mesajları ve tebriklerden sonra maaşların ödenmemesi...
Çalışanları ikiye bölen ‘para dağıtma’ arayışları...
Kaymakamlığın, eylemin kalktığı gerekçesiyle çöp toplamayı durdurması...
Lefkoşa sokaklarında yeniden çöp dağlarının oluşması...
Suların iki hafta süreyle kesilmesi, sonra yeniden açılması...
Maaşların ödenmesi için Belediye Meclisi’nden karar talep edilmesi...
Belediye Meclisi’nin toplanamaması nedeniyle Başkan Cemal Bulutoğluları’nın istifası...
İstifanın yıldırım hızıyla kabul edilmesi...
Ve kaosun büyümesi...
İşte son 4 ayın özeti budur...
Belediye sorununu dahi çözemeyen bir devlet görüntüsü...
İsyanları oynayan bir toplum...
Ve yabancı biri karşınıza çıkar da size “Kıbrıs Türk toplumunu tarif et” derse, nasıl cevap verirsiniz?..
Fazla düşünmeye gerek yok...
Kedi örneğini verebilirsiniz...
Bir evin 10 tane kedisi var...
Ve bu kediler sizden yemek bekliyor...
Ortaya bir avuç yem attığınızda, tümü oraya koşar ve biri, diğerinden daha çok pay kapmak için çabalar...
Hatta diğerlerini tırmalamaya çalışır...
Karınları doyduğunda bir kenara çekilir, uyumaya başlarlar...
Acıktıklarında yine aynı durumu yaşarlar...
Benim kısaca tarifim bu şekilde...
Ya sizin?..
(Kıbrıs gazetesinden alınmıştır)