GENEL

Kamu Başdenetçisi Malkoç, basın mensuplarıyla bir araya geldi:

- "Şiddet konusu, özellikle kadına, çocuğa, kırılgan gruplara yönelik şiddet konusu mutlaka bir milli güvenlik sorunu olarak ele alınmalı ve mutlaka devletin bütün kurumları eylem planı hazırlamalı" - "236 bin 532 yazılı başvuru aldık, 78 bin 123 tavsiye kararı verdik. Bu tavsiye kararının dışında dostane çözüme kavuşturduğumuz 19 bin 199 sorun olmuştur"

ANKARA (AA) - Kamu Başdenetçisi Şeref Malkoç, "Şiddet konusu, özellikle kadına, çocuğa, kırılgan gruplara yönelik şiddet konusu mutlaka bir milli güvenlik sorunu olarak ele alınmalı ve mutlaka devletin bütün kurumları eylem planı hazırlamalı." dedi.

Malkoç, Kamu Denetçiliği Kurumunda (KDK) medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle bir araya geldi, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

KDK'nin 2010'daki anayasa değişikliğiyle toplumun hayatına giren anayasal bir kurum olduğunu belirten Malkoç, kurumun ana görevinin devlet ile vatandaş arasında ortaya çıkan sorunları arabulucu olarak dostane çözmek olduğunu söyledi.

Malkoç, Türkiye'de hukukun üstünlüğünün sağlanması, insan haklarının gelişmesi ve bu anlamda toplumun bütün fertlerinin anayasal haklarını uygulamada korumaya çalıştıklarını anlatarak, "Bu çalışmalar esnasında milletimize layık olmaya ve hukukun üstünlüğünü temin etmeye çalıştık. Bu süre zarfında 236 bin 532 yazılı başvuru aldık, 78 bin 123 tavsiye kararı verdik. Bu tavsiye kararının dışında dostane çözüme kavuşturduğumuz 19 bin 199 sorun olmuştur. Bunlar yazılı başvurularla alakalı." bilgisini verdi.

- "Kararlara uyma oranı yüzde 80'e çıktı"

Sözlü olarak kendilerine ulaşan 1 milyon 352 bin 500 vatandaşın da sorunlarını çözmeye çalıştıklarını ifade eden Malkoç, "KDK'nin kararlarına uyma oranı başlangıçta yüzde 20 civarındaydı, şu anda yüzde 80 civarına çıktı. Bu, Avrupa ombudsmanlarının ortalamasıdır. Her yıl ortalama 90 bin ila 110 bin arasındaki konunun yargıya intikalinin önüne geçtik. Bu anlamda mahkemelerin yükünü hafiflettik." diye konuştu.

Malkoç, KDK'nin önündeki en büyük engelin yeterince tanınmaması olduğu değerlendirmesinde bulunarak, bu anlamda kurumun ne olduğunu, nasıl başvuru yapıldığını anlatmak için 81 ilde çeşitli programlar yaptıklarını aktardı.

Gazze'yle ilgili "Dünyanın En Büyük Açık Hava Hapishanesinden Dünyanın En Büyük Çocuk Mezarlığına" konulu rapor hazırladıklarını belirten Malkoç, şunları kaydetti:

"Kapaktaki görüntüler çok çarpıcı, etkileyici. Bu tarafta Hitler'in 1940'larda öldürüp toplu mezara gömdüğü Yahudiler, burada da İsrail'in topluca katlettiği 45 bine yakın Filistinlilerin bir kısmının toplu mezarı görünüyor. Bunu dünyadaki bütün uluslararası insan hakları kurumlarına dağıttık. O kadar etkili oldu ki geçen ay İtalya'da uluslararası bir ombudsmanlık toplantısı oldu ve bu toplantıda İsrail ombudsmanı, bizim konuşmamızı engellemek için komiteye başvurdu."

Malkoç, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşla ilgili de adımlar attıklarını, mart ayında Ukrayna'ya giderek Rusya'da esir olan Ukraynalıların aileleriyle görüştüklerini, Rusya'nın elinde bulunan Ukraynalı esirleri de ziyaret ederek onlarla ilgili rapor hazırlamak için ilgili yerlerden talepte bulunduklarını bildirdi.

- En sık yapılan başvuru konularını sıraladı

Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Malkoç, "Devlet ile vatandaş arasında en çok hangi problem var?" şeklindeki soru üzerine, "Başvurular yıllara göre değişiyor. Toplumun gündeminde hangi sıkıntı, hangi sorun varsa o konular öncelik arz ediyor. Örneğin, Kovid-19 döneminde sağlık ve ekonomiyle ilgili sorunlar ön plana çıktı. Ama bir başka dönemde eğitim ön plana çıktı. Genel olarak bir sıralama yaparsak; birinci sırada sosyal güvenlikle, adaletle, cezaevleriyle, eğitimle, yerel yönetimlerle, belediyelerle, gençliğin sorunları ve aileyle ilgili konular gündeme gelmektedir. Bazen bizim verdiğimiz bir karar, onbinleri, yüzbinleri, hatta milyonları etkileyebiliyor." ifadelerini kullandı.

Başdenetçi Malkoç, "Toplumda maalesef 'Suçlular yeterince cezalandırılamıyor, suç makinesi gibi olan kişiler dışarıda.' şeklinde algı var. Size bu noktada yapılan başvurular var mı?" yönündeki soru üzerine ise yargıyla ilgili kendilerine çok sayıda başvuru geldiğini ancak 6328 sayılı Kanun'da yargının, kendi görev alanlarının dışında tutulduğunu söyledi.

- "Şiddet konusu milli güvenlik sorunlarından biri haline geldi"

Türkiye'de şiddetin genel olarak her alanda bulunduğunu, bundan en fazla etkilenenlerin de çocuklar ve kadınlar olduğunu vurgulayan Malkoç, şöyle devam etti:

"İçişleri Bakanlığıyla, Adalet Bakanlığıyla temas halindeyiz. Bu konu Türkiye'nin milli güvenlik sorunlarından biri haline geldi. İlgili kurumların, Milli Güvenlik Kurulunun bu şiddet konusunu özel olarak incelemesi gerektiğini şifahi olarak ilgili kurumlara ilettik. Şiddet konusu, özellikle kadına, çocuğa, kırılgan gruplara yönelik şiddet konusu mutlaka bir milli güvenlik sorunu olarak ele alınmalı ve mutlaka devletin bütün kurumları eylem planı hazırlamalı. Sadece Aile Bakanlığının veya kadınla ilgili kuruluşların tek başına üstesinden gelebileceği bir sorun değil. Aynı şekilde uyuşturucuyla mücadele, kumar da milli güvenlik sorunu olarak Milli Güvenlik Kurulunda değerlendirilmeli."

- "Gazze, uluslararası hukukun bütün kurallarının çiğnendiği yerdir"

Malkoç, Gazze'yle ilgili kendilerine çok başvuru gelmediğini de belirterek, "Ama Gazze'yle ilgili hükümetin veya ilgili makamların yaptığı uygulamalarla ilgili bizlere başvuru geldi. Buna ticari konular dahil. Biz, bütün bunları kendi yasal sınırlarımız içinde değerlendirdik. Karar vermediğimiz konularda da ilgili bakanlarla görüşme yaptık. Gazze'yle ilgili yaptığımız çalışmalar, çoğunluklu olarak yurt dışındaki diğer ombudsmanlarla irtibatlı olmamız." diye konuştu.

7 Ekim 2023'ten bu yana 25'e yakın uluslararası toplantıya katıldığını, bu toplantılarda Gazze'de yaşanan insan hakları ihlallerini gündeme getirdiğini aktaran Malkoç, "Özellikle Avrupa ombudsmanlarının katıldığı toplantılarda bu konuyu hiç gündeme getirmiyorlar ama biz gündeme getirince de gelip teşekkür ediyorlar. Bu insanlığın sınavıdır. Gazze, dünyada bir dönüm noktasıdır. Uluslararası hukukun bütün kurallarının çiğnendiği yerdir. Türkiye ombudsmanlığı olarak sadece Türkiye'deki hukuki konular değil, dünyadaki uluslararası alanda insan haklarıyla ilgili, hukukun üstünlüğüyle ilgili çabamızı sürdürüyoruz." değerlendirmesinde bulundu.