Kalandar, Küçük, Mart, April, Mayıs, Kiraz, Orak, Ağustos, İstavrit, Triğomina, Ayerğit, Ristiyenar ve yeniden Kalandar…
İşte biz Trabzon’da böyle bilirdik ayları…annem ve akranları ise hiç bilemediler diğer ayları…’Hükümet Ayları’ dedikleri ay isimlerini. Biz sonra okula gittik, bir kısmı modern Türkçe ile aynı bile olsa da unuttuk eski ay isimlerini. Şimdilerde hatırlamak zor bile bizler için de. Yazılı bir dil de olmayınca unutmak kaçınılmaz…
Rumi Takvim Miladi Takvim’in 14 gün gerisinden gelir. Antik bir uygulama değildir, resmi olmasa da hala kullanılır…hala daha. Toprağın işlenmesi, ekin biçme zamanı, tohum toplama, sığırın doğurması, kuzulama gibi her türlü tarımsal ve hayvansal faaliyet bu takvime göre yapılır(dı). Güncel takvimin adı ‘Hükümet Ayı’dır ve 1925 yılındaki Rumi Takvim’in ter edilerek Miladı Takvim’e geçilmesiyle alakalıdır. 1840 yılında da Hicri Takvim bırakılarak Rumi Takvim’e geçilmişti. Ne çok değişiklik…
Rumi Takvim uygulaması Julyen Takvimi’ni esas alır ki Roma İmparatorluğu’ndan kalan bir mirastır. Avrupa bu takvimi terk edip Gregoryan Takvim’i esas alsa bile Doğu Kilisesi bu uygulamayı benimsemedi. Miras olarak da geleneklere yansıdı, bu da en güzel yanı oldu.
Bu farklı uygulamalardan doğan karışıklıklar bir yana yılın ilk günü de haliyle farklıdır ve o da modern takvimin 14. gününe denk gelir. Trabzon’da ve biraz da Gümüşhane’de ‘Kalandar' denilen kutlama aslında yeni yılın gelmesidir.
İnsanoğlu sevincini neredeyse her zaman eğlence ile gösterdi değil mi? Yıl sonunda karanlık günler geride kalacağı ve günler uzayacağı sevincine, bahar şenlikleri havaların ısınması sevincine ve benzer şekilde hasat zamanı da ürün verimliliğinin kışın çok zor olmayacağı sevincine işaret etmiştir. Dolayısıyla yeni yıl kutlamalarını Hristiyanlık inancına sıkıştırmak doğru olmayacaktır, pagan dönemlere kadar gitmek gerekir.
İşte Kalandar da öyle…
Çünkü….giyilen kostümler, tanınmayacak hale gelmek, ev ev dolaşarak alınan yiyecekler ve oynanan oyunlar…
Çocuklar guruplar halinde değişik kıyafetler giyinerek sokağa çıkarlar. Kutlamanın kilit kişisi goncolos (‘koncolos’ da olabilir) yüzünü kazan karasına boyar. Ayı veya kurt postu giyinerek evlere giderler. Çirkin ve korkunç giyinmek esastır. Eskiyen yılı eski ve çirkin, yıpranmış elbiselerle uğurlamak ve devamında yeni yıla merhaba demek istenir. Köy eğlencesi yapılır.
Köyün yaşlıları veya dışarı çıkamayacak durumda olanlar da unutulmaz elbette… onların evleri de ziyaret edilerek kutlamanın bir parçası haline getirilir.
Bu kutlamanın şimdilerde tüm yöre halkı tarafından sahiplenilmesi mutluluk verici. Yine de yılın ilk günlerinde Trabzon’a yolunuz düşerse bir yabancı olarak en güzelini Maçka’nın Livera Köyü’nde tecrübe edersiniz. Ne de olsa Livera Köyü Rhodopolis Piskoposluk merkezi için kıymetlidir, kiliseleri ve okulunu da belirtmeden geçmemek gerekir.
Bir yeni yıl kutlaması zamanı veya başka bir zaman yolunuz düşer mi buralara? Düşürün ve mucizevi bir şekilde ayakta kalan İspela/Spelia’nın Mindandoz/Mintantoz mahallesindeki kiliseye gidin derim. Kesme taştan yapılan kilise ana sahınlığı, yan nefleri, kasnaklı kubbesi ve bir zamanlar bakmaya kıyılamayacak güzellikte olduğu söylenen fresk kalıntıları görülmeye değerdir. Giriş kapışı üzerindeki taş oyması ejderha şeklindeki motifler hem harikadır ve hem de nasıl hala orda kaldığı şaşırtıcıdır.
Yeni yıl günü yapılan ve günümüze kadar gelen diğer şeyler de vardır ki temelde her şey iyi dilek, temenni ve uğurlu şeylerle alakalıdır. Yılın ilk günü eve kimin geldiği, nasıl bir şans getirdiği, getirip getirmedi çok önemlidir.
Ayrıca yılın ilk gününden itibaren 12 gün boyunca havanın nasıl olduğuna dikkatlice bakılır ki bu 12 gün 12 aya ve o aylarda havanın nasıl olacağına işaret eder. Çok enteresan bir hava tahmin yöntemi değil mi?
İyilik, sağlık, bereket istenir, en çok da dişi buzağı istenir ki geçim derdine işaret eder. Yukarıda, evde erkek çocuk doğması için dua edilirken aşağıda ahırda dişi buzağı…
Yeni yılınız kutlu olsun!