Kafası karışıklar için 'İmaj ve Hakikat'

Devam eden darbe ve darbeye teşebbüs davaları, yüzyıllık yakın tarihimizin en önemli dönüm noktasıdır. Evet, bu davalar asrın davalarıdır.

Yalnız bir sıkıntı var. Yüz yıllık askeri vesayet rejimi; silahlı kuvvetler içerisinde, özellikle medyada, siyasi bünyede, üniversitelerde ve bir kısım iş dünyasında öylesine derin bir hâkimiyet kurmuş ki, hakikatlerin açığa çıkması konusunda çok kuvvetli bir direnme ile karşı karşıyayız. Darbe davalarının itibarsızlaştırılması, bu davaların, iktidar partisinin askeri yıpratmak için uydurulmuş davalar olduğu ısrarla, inatla, karalama kampanyalarıyla sürdürülüyor. Başarılı da oluyorlar. Özellikle medya-siyaset ayağı, bu konuda gerçekten en az yüzde 35'lik bir kesimin kafasını karıştırmayı sağlamış durumda. Bu kesim, asker içindeki cuntacı yapıyı görmek istemiyor, 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat darbelerine rağmen hâlâ, "bizim askerimiz böyle şeyler yapmaz" diyor.

İşte şimdi bir kitap bu önyargıyı, bu kabullenememeyi yıkıyor. Gazeteci Alper Görmüş, eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek'in günlüklerini bir kitap haline getirdi. "İmaj ve Hakikat" isimli kitapta, daha önce yayınlanmamış, ya da altı çizilmemiş müthiş bölümler var. Birkaçını sıralayayım:

"Bugün 4 Kasım 2002. (Seçimin ertesi günü) Şanssız ve uğursuz bir gün. AKP ezici bir çoğunluk sağlamış oluyor ve Anayasa'yı değiştirme yetenekleri oldu.

25-29 Kasım 2002. Törenden sonra Komutan'ın odasına gittik. Hemen konu AKP'ye karşı ne yapılması gerektiğine geldi. (Hatırlarsanız şimdi Balyoz davasının tutuklu sanığı dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan, bir TV programında Uğur Dündar'a, 'Daha programını bile açıklamamış hükümeti kim neden yıkmaya çalışsın ki' diye konuşmuştu. HG)

"1-3 Ağustos 2003. YAŞ toplantısı başladı. RTE Genelkurmay Başkanı ile salona girdi. Salonda bulunan tüm orgeneral ve oramiraller kendisine ne selam verdiler, ne de ayağa kalktılar. Pazar akşamı Cumhur-başkanı'nın (Sezer) yemeğine gittik. Yemekte Başbakan Cumhurbaşkanı'nın elini sıkmak istedi ama o elini geri çekti.

"18 Aralık 2003. Akşam yemeğe Mustafa Özkan ve eşi ile Kara Kuvvetleri Komutanı ve Hava Kuvvetleri Komutanı geldiler. Özkan bize gelmeden önce Süleyman Demirel'e uğramış ve bize ondan mesajlar getirmişti. Demirel, ülkenin süratle bir felakete doğru gittiğini ve askerin yalnız kaldığını söylemiş. 'Üniversiteler, basın ve halk desteği olmadan asker bir şey yapamaz. ABD ile soğumuş olan ilişkilerin de düzeltilmesi gerekir' demiş. Üniversitelerde talebeleri sokağa dökecek temaslara başlamamız gerekiyordu.

"2 Aralık 2003. Akşam tam çıkarken Genelkurmay eski başkanlarından Org. İsmail Hakkı Karadayı aradı. Bana hem nasihat, hem mesaj verdi. "Hükümet sizi dinlemiyorsa tekmeyi vurursunuz gider" dedi...

"21 Ocak 2004. Emekli Dışişleri Bakanı Coşkun Kırca ve gazeteci Mehmet Ali Kışlalı'nın ziyareti. Kırca olayları ve son durumu anlatırken benim yanımda ağladı. Her ikisi de bana, 'zaman geçiyor ve her gün daha kötüye gidiyoruz. Ne yapacaksanız yapın, yoksa geç olacak' mesajı verdiler.

"3 Şubat 2004. Takdimin sonunda Hava Kuvvetleri Komutanı (Halil İbrahim Fırtına) ve Jandarma Genel Komutanı (Şener Eruygur) hemen 10 Mart'ta ihtilal yapalım diye bastırmaya başlamışlar.

"18 Şubat 2005. Emekli Tümg. Erol Özkasnak'ın ziyareti. Eski komutanlarını affetmiyor. Bazılarından kendisinden faydalanıp sonra terk ettikleri ve üstelik suçu onun üzerine yıktıkları için nefret ediyor.

"28 Nisan 2005. Cumhurbaşkanı (Sezer) ile dün akşam ve bugün bir arada ve yalnız olduğumuzda bana bazı konuları anlattı. Cumhurbaşkanı, (Kemal) Derviş için 'tam bir ajan, görevini tamamladı ve gidiyor' dedi..."

Yaşadığımız süreçte kimin kafası karışık, kim olan bitene inanmakta tereddüt ediyorsa lütfen bu kitabı tavsiye ediniz. Hatta bu kitabı onlara hediye ediniz... Alper Görmüş, demokratikleşme yolunda çok önemli bir hizmet yaptı...

(Zaman gazetesinden alınmıştır)