Hadi daireyi genişletelim bir dünya gerçeği. Daha da genişletirsek, "dayak" deyince aslında bir insanlık gerçeğinden bahsediyoruz.
Dünyanın her yerinde kadınlar kocalarından, erkekler de kendilerinden güçlü olanlardan dayak yiyor.
Dayak hayatımızın içinde, tam da orta yerinde.
Dayağı meşrulaştırmak isteyenler "dayağın sorun çözücü gücünü" ifade etmek ve meşrulaştırmak için "Dayak cennetten çıkmadır" demişler.
Ne kadar anlamsız bir söz. Dilimize ne zaman nasıl yerleşmiş bilmiyorum. Oysa "dayak" ile "cennet" kelimeleri ne kadar da birbirinden uzak ifadeler.
Ne demek "Dayak cennetten çıkmadır." Üzerinde hiç düşünülmeden, dayağı, haksızlığı, insanın diğerine baskısını meşrulaştırmak için kutsallığın apaçık biçimde ifadesinden başka bir şey değil.
Fakat... Dayağın gerçekten sorun çözücü bir gücü var. Ama bu tek taraflı bir çözüm. Güçten yana bir çözüm! Biraz faşistçe bir çözüm yani.
Güçlü olan, dayakla öteki arasındaki sorununu o an için bir İskender kılıcı vurarak çözüyor. Aslında çözmüyor kesiyor, kanatıyor. Kendisinin güce dayalı haklılığını diğerine kabul ettiriyor. Bu da bir tür pansuman çözüm. Dayak, hastalık neyse artık onu tedavi etmiyor ama acıyı geçici olarak sabitleyen faşist bir metot.
"Dayağı kutsayan bir toplum olduğumuzu" rahatlıkla söyleyebilirim.
Her şey gibi bu durum da değişmeye başladı. Ama hâlâ çocuğunu öğretmenine teslim ederken "Eti senin kemiği benim" diyen insanlarımız var.
Hâlâ "Kızını dövmeyen dizini döver" anlayışından medet uman ana babalar var.
"Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir" sözü bizim için, sürekli okuduğumuz bir duvar yazısı adeta.
"Figt Club" da bu dayak işinin terbiye edici tarafına dikkat çekip durumu meşrulaştırmıyor değil.
Son günlerde medyada kadına yönelik erkek şiddetinden çokça söz edilmeye başlandı.
Doğru bu, kimse inkâr edemez ve ancak yaşayan bilir.
Ancak Müslüman toplumlardaki kadınların Batı toplumlarındaki kadınlardan daha fazla dayak yediği, işkence gördüğü, baskı altında tutulduğu kocaman global bir yalan.
Kadın ne yazık ki her toplumda gerçek manada ikinci sınıf. Çıplaklık kültürü ya da kültürel çıplaklık bu gerçeği değiştirmiyor.
Benim iddiam şu: Bu toplumda erkekler kadınlardan daha çok dayak yiyor.
Her Türk vatandaşı askerlik görevini yapmakla zorunlu ve "askere gidip de dayak yemedim" diyen yalan söyler, diye bir söz de var mı?
Evet, var ve zorunlu.
Gerçi, orduda dayak da eskisi gibi bütüne şamil değil. Azaldı ama bazı sorunlu üstler ne yazık ki altlarını ezmek için dayağı kullanıyor. Dayak ve küfür hâlâ askeri kışlalarda en geçerli eğitim metodu!
Disiplinin ancak dayakla sağlanabileceği, insanların korkmadığı kişilere saygı duymayacağı gibi saçma ve fakat toplumda yerleşmiş kanaatler değişmeli.
Ben askerde bir fiske dahi yemedim. Ama dayak ve küfür olayına çok şahit oldum.
Bir defasında bir yüzbaşının bir çavuşu bütün tabur önünde ana avrat küfrederek ve onu 'hazır ol'da beklemeye zorlayarak dövdüğünü gördüm mesela.
Böyle bir komutanı kim sever, böyle bir orduya kim saygı duyar, düşünün artık.
Hem bedava askerlik yap hem ana avrat küfür işit hem 'hazır ol'da dayak ye... Olacak şey mi canım...