Batıda genelde ‘Utanç Duvarı’ adıyla anılan Berlin Duvarı’nı sanırım duymayan yoktur… ‘Duymadım’ diyen ayıp eder… Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya'ya kaçmalarını önlemek için yapılan 46 km’lik duvar… 12-13 Ağustos 1963’te örülmeye başlanan duvar… 9 Kasım 1989 günü Doğu Almanya'nın, isteyenlerin Batı'ya gidebileceğini açıklamasıyla duvar yıkılmış oldu… Binlerce kişi Batı Berlin’e geçti o gece… İşte bu günün 30. Yıldönümü Berlin’de görkemli törenlerle kutlandı…
Berlin’e gidemedik… Tören etkinliklerini televizyonların canlı yayınlarında izledik eşimle… Bana göre en anlamlı etkinliklerin başında Berlin Staatskapelle Orkestrası’nın konseri geliyor… Başkaları ne der bilemem. Şef Daniel Barenboim yönetimindeki orkestra Beethoven’in 5. Senfonisi’nin birinci bölümünü çaldı… Klasik müzik ile ilgilenip ilgilenmemeniz, sevip sevmemeniz önemli değil… Adını bilmeseniz de bir şekilde eminim duymuş olmanız gerekir bu senfoniyi… ‘Ta ta ta taa’ diye başlar… Youtube sitesine girip dinleyin derim…
Ankara’da yıllar önce dinlediğim her konserden sonra eleştirisini okumak için sabırsızlandığım müzik eleştirmeni Faruk Yener, dört bölümden oluşan bu senfoninin ilk dört notasını ‘kader kapıyı böyle çalar’ diye tasvir etmişti… Faruk Yener 2001’de vefat etti… Ruhu şad olsun… 5. Senfoni için çeşitli anektodlar da yok değil… Beethoven'in en sıkışık durumda olduğu bir günün gecesinde kapısı ‘Ta ta ta taaa’ diye çalınır… Gelen kişi ona bir eser siparişinde bulunacak kişidir… Veya geciken kirayı almaya gelen ev sahibinin kapı çalışıdır… Beethoven de kapının böyle ritmik çalınışını duyunca hemen piyanonun başına geçip notaya döker ve yanındakilere ‘Kader kapıyı böyle çalar’ der… Bu yüzden bu senfoninin adı ‘Kader’ veya ‘Kişinin kaderi’dir…
Alın yazısı, yazgı veya mukadderat dediğimiz ‘kader’ kavramı din ve felsefede öneme haiz bir kavramdır… Felsefede ‘determinizm’dir… ‘Bütün olayların önceden ve değişmeyecek biçimde düzenlediğine inanılan ezeli takdir’ olarak düşünülür… Beethoven giderek duymayışını ve nihayetinde sağır olmasını anlatmış bu ‘Kader Senfonisi’nde belki de…
Dönemin bestecilerinden Hermann Zuppe ‘Bence bu eser üstadın hal tercümesidir. İnsanlar bu senfoniyi diz çökerek, gözlerini göğe dikerek dinlemelidirler. Bu eseri ancak böyle dinlerseniz hissedersiniz’ dediği söyleniyor… Dönemin en ünlü sanat eleştirmeni Ernst Theodor Amadeus Hofmann 5. Senfoni hakkında ‘ Önümde üstadın eserlerinin en önemlisi duruyor. Hiç kimse onun bu kompozisyonunda alelade muhakeme hudutlarını aşarak duyduklarını bütün ruhuyla anlatmak için sarf ettiği gayreti uluorta tenkit edebilecek bir durumda değildir’ diye yazarak eleştiri yazmaktan vazgeçer…
17 Aralık 1770’te doğan, 26 Mart 1827’de ölen Beethoven, dokuz senfoni, beş piyano konçertosu, bir keman konçertosu, bir piyano, keman ve çello için üçlü konçerto, otuz iki piyano sonatı ve pek çok oda müziği eseri bestelemiş…
2000 yılında Berlin Staatskapelle tarafından yaşam boyu daimi şef seçilen Daniel Barenboim önceki akşam orkestrası ile icra ettiği 5. senfoni ile Doğu Almanların kaderlerinin tercümanı oldu… Ama aynı zamanda yaşananların yani kaderin, alın yazısının bir ilahi takdir olduğunu işaret ederek teskin etmek istedi galiba… Hemen şimdi olmasa bile, en azından Beethoven’in doğum günü 17 Aralık’ta 5. Senfoni’yi dinlemenizi tavsiye ederim…