Kabinedekilere dair serbest çağrışımlar

Eskiden çok sık kabine değerlendirmesi yapardım. Şöyle bir baktım da epey zamandır kabine üzerine bir şeyler yazmamışım. Oysa şu an Türkiye’yi idare eden bakanlar renklerini, tarzlarını, üsluplarını büyük ölçüde ortaya koydular. Hatta bazı isimler, Türk siyasetinin vazgeçilmezleri haline geldi. Yani bir değerlendirme için bütün veriler elde. İşte o verilerden yola çıkarak bir tür \'kabineden çizgiler\' notları çıkardım.

Eskiden çok sık kabine değerlendirmesi yapardım. Şöyle bir baktım da epey zamandır kabine üzerine bir şeyler yazmamışım. Oysa şu an Türkiye’yi idare eden bakanlar renklerini, tarzlarını, üsluplarını büyük ölçüde ortaya koydular. Hatta bazı isimler, Türk siyasetinin vazgeçilmezleri haline geldi. Yani bir değerlendirme için bütün veriler elde. İşte o verilerden yola çıkarak bir tür \'kabineden çizgiler\' notları çıkardım.

TANER YILDIZ: Enerji politikalarına olan hâkimiyetinden ziyade kendisini protesto eden öğrenciye gösterdiği şefkatle anımsanıyor. Küçük bir jestin bile toplum vicdanında çarpan etkisi yaptığının açık kanıtı gibi... Uzaktan baktığınızda, \'gelişerek dönüşmüş Milli Görüş çizgisi\'nin hakiki bir temsilcisi olduğunu düşünebilirsiniz. Yakından bakıp detaylara indiğinizdeyse o çizgide son zamanlarda pek de rastlanmayan, gelişmiş bir empati duygusunu fark edersiniz.

BÜLENT ARINÇ: 10 yıllık bir sürecin ardından şunu söyleyebiliriz: Seveni daha çok sevdi, nefret edeni daha çok nefret etti... Bir de arada kalanlar var tabii. Onlar da arada sırada yaptığı \'vicdanlı\' çıkışlarla o çıkışlarla çelişen sözleri arasında sıkışıp kaldılar. Böylece dönemlere göre bir imajı oldu. “Lamı cimi yok o milletvekillerini tahliye edilmesi gerekir” dediği zamanlarda \'vicdanlı adam\' imajı öne çıktı, “Kurban olduğum Allah verdikçe veriyor” dediği zamanlarda da sempatiyi kaybetti.

SADULLAH ERGİN: Eğer onun gibi kibar, dikkatli, konusuna hâkim, özgürlükler konusunda teste tabi tutulmaya açık biri yerine başka birisi adalet bakanı olsaydı, bugün yargıyla ilgili tartışmaları rahatlıkla 10’la çarpabilirdik. Sadullah Ergin adalet alanında çok iyi şeyler yaptı demiyorum. Şunu diyorum: Sadullah Ergin yapılanları ve yapılmayanları çok iyi sattı, satıyor diyorum.

BEŞİR ATALAY: Talihsizlik! Eğer \'Habur açılımı\' başarıyla sonuçlansaydı şimdi kabinenin devleşen yıldızı olurdu. Ama olmadı... Bir dizi yanlış yapıldı... Ve bütün fatura ona kesildi. Bunun üstüne bir de Kürt sorunuyla ilgili politikadaki radikal değişiklik girince Beşir Atalay’ın ismi, başarısız bir girişimle yan yana anılır oldu. Bu açmazdan kurtulmak için bütün bunları unutturacak bir atılım yapması şart. Tabii öyle bir atılım alanını bulmasının çok zor olduğunu da söyleyelim...

AHMET DAVUTOĞLU: Başbakan Erdoğan, dış politikaya bu denli meraklı olmasaydı bugün Türkiye’nin bir numaralı gündemi Ahmet Davutoğlu olacaktı. Ancak Erdoğan, içeride olduğu gibi dışarıda da kimsenin rol çalmasına izin vermiyor. Bu nedenle Ahmet Davutoğlu dış politikaya istediği damgayı vuramıyor. Ya da şöyle söyleyeyim: Tayyip Erdoğan’ın izin verdiği ölçü içerisinde damga vurabiliyor.

BİNALİ YILDIRIM: İyi bir hitabeti yok. İnsani ilişkileri çok gelişmiş değil. Çok sosyal biri değil. Ama buna rağmen kabinenin en güvenilen ve en sevilen ismi... İşin sırrı galiba şurada: Binali Yıldırım mazeret üreten, yakınan, olmazlara işaret eden, işleri yokuşa süren bir isim değil. En büyük özelliği iş yapması... İş yapmak isteyenlerin önünü açması...

İDRİS NAİM ŞAHİN: İtiraf edeyim: İlk günlerde yaptığı gafları acemiliğine bağlama eğilimindeydim. Koltuğa alıştıkça durumu düzeltmesini umuyordum. Fakat hayır! Gaf falan yapmıyormuş. Ne düşünüyorsa onu söylüyormuş. Kendisi için \'Milliyetçi Cephe hükümeti bakanı gibi\' deniliyor ya... Gibi’si fazla... O dönemin zihin yapısını aynen koruyor. Belki Başbakan da İçişleri Bakanlığı gibi önemli bir makama getirdiği için hafiften pişmandır ama yapacak bir şey yok.

EGEMEN BAĞIŞ: Avrupa Birliği gibi bir alanda söz sahibi olan bir bakanın, biraz daha alttan alan bir üsluba, biraz daha hükümeti denetleyen bir yaklaşıma, biraz daha diplomatik inceliğe sahip olmasını bekliyoruz. Ama hayır! Egemen Bağış, AK Parti sözcüsü Hüseyin Çelik’ten daha polemikçi bir yaklaşım içinde... Hüseyin Çelik’e uyan bu pozisyon Egemen Bey’e hiç uymuyor.

SUAT KILIÇ: Twitter’da Mehmet Bekaroğlu ile kavga etmiş. Mahkemelik olmuşlar... Suat Kılıç gibi medyadan gelen bir isimden, bu tür tartışmaların içine girmemesini, girse bile çok daha düzgün bir şekilde yönetmesini bekleriz. Çünkü sonuçta her şey unutuluyor, akılda bu tür tatsız olaylar kalıyor.

ALİ BABACAN: Geçen dönem adı daha fazla geçiyordu, bu dönem biraz geri planda kaldı. Kendi tercihi mi, yoksa şartlar mı böyle gerektirdi bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var: İmajını zedeleyecek tutumlar içine girmedi, girmiyor ve girmeyecek gibi de görünüyor. Herkesin öne çıkmak için yanıp tutuştuğu şu tuhaf ortamda bu bile başlı başına bir erdem.

ÖMER DİNÇER: Önündeki dosyalara gömülmüş hiç durmadan çalışan bir adam... Ömer Dinçer denildiğinde bende uyandırdığı imaj bu... Nasıl görünüyorum, nasıl algılanıyorum, nasıl değerlendiriliyorum? Bunlarla asla meşgul değil... Bu yüzden de kayıpta... Konuşmuyor, açıklamıyor, izah etmiyor... Daha da kötüsü konuşmayı, açıklamayı, izah etmeyi gereksiz görüyor. İşte bu nedenle eğitimi ne hale getirirse getirsin, asla iyi bir imaj veremeyecek.

 ERTUĞRUL GÜNAY: Kabinede bakanlık denilen olayın keyfini en çok o çıkarıyor gibi... Yanlış anlaşılmasın, iş yapmıyor, sadece işin keyfini çıkarıyor demiyorum. Şunu söylüyorum: İş yaparken işin keyfini çıkarıyor. Diğer bakanlarda gördüğümüz gerginlik onda yok. Rahat, memnun ve huzurlu...

Fadime ile İklim’in yedi benzerliği

BİR: İkisi de ağlamaya fazlaca meraklı...

İKİ: İkisi de herkesin mavi gökyüzünü kendilerine dar etmek için çırpındığı kanaatinde...

ÜÇ: İkisi de içine düştükleri durumdan müşteki görünmelerine rağmen durumun tadını çıkarıyor havasında...

DÖRT: İkisi de dünyayı kendi etraflarında döndürmeye temayüllü...

BEŞ: İkisi de fena halde arabesk...

ALTI: İkisi de siyasette nelere yol açabildiklerinin farkına varmış olmaktan dolayı örtük gurur sahibi...

YEDİ: İkisinin de kitabı var.