Hepimiz okuduk ama özellikle hatırlatmak için ilk önce 21 Temmuz 2012 tarihli Hürriyet Gazetesi'nden bir alıntı sunuyorum: "Belçika Parlamentosu’nda konuşma yapan Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB Müsteşarı Andreas Mavroyiannis, Türkiye kökenli senatör Fatma Pehlivan’ın “Kıbrıs Türk halkını katliamlardan kurtaran, barış ve özgürlüğe kavuşturan 20 Temmuz 1974 Barış Harekâtı kutlu olsun” sözleriyle neye uğradığını şaşırdı. Ülkesinin AB Dönem Başkanlığı’nı anlatmak için bir konuşma yapan Kıbrıs Rum Yönetimi’nin AB Müsteşarı Andreas Mavroyiannis’e soru sorumak üzere söz aldı. Pehlivan, “Kıbrıs fiilen ikiye bölünmüş bir ada durumunda. Siz adanın tümünü temsil etmiyorsunuz. Şu sıralarda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 20 Temmuz Bağımsızlık günü kutlanıyor. Kıbrıs’ta yaşayan Türk halkı için bir dönüm noktası olan, Kıbrıs Türk halkını katliamlardan kurtaran, barış ve özgürlüğe kavuşturan 20 Temmuz 1974 Barış Harekatı kutlu olsun” dedi. Pehlivan ayrıca, 2004 yılında eski BM genel sekreteri Kofi Annan tarafından Türk ve Rum kesimlerine sunulan Kıbrıs Adası’nın bağımsız bir devlet olarak birleştirilmesini öneren planı Rumların kabul etmediğini vurgulayarak, “Bu haliyle Kıbrıs’ın tek, bağımsız bir ada gibi görülmesi mümkün değil” dedi."
Fatma Pehlivan'a helal olsun!
Patavatsız Rum politikacının suratına "tokat" gibi inen sözleriyle "meydanın Rumların sandığı gibi boş olmadığını da" gösterdi!
Daha da güzeli, Rum politikacının sinirlenmesi üzerine "Belçikalı vekil Herman De Croo, “Burası bir parlamento ve bu çatı altında her milletvekilinin düşüncelerini ifade etme özgürlüğü bulunuyor. Sayın Başbakan Yardımcısı, lütfen sakin olun ve soruları olgunlukla karşılayın” demesi ve ona haddini bildirmesi!
Kendimi övmeyi sevmem ancak Ferdi Sabit Soyer'in Başbakan ve Turgay Avcı'nın Dış İşleri Bakanı olduğu dönemde başlattığımız "AB'deki Türkiye kökenli milletvekilleri Kıbrıs Zirvesi" başlıklı zirve toplantıları sayesinde AB ülkelerinde aktif politika yaparak etkin konumda olan çok sayıda arkadaşımızı "Kıbrıs Gerçeği" üzerine bilgilendirmemiz vesilesiyle günümüzde bu arkadaşlarımız kednilerinden emin bir şekilde KKTC'ye sahip çıkmakta ve destek olmaktalar.
Bu zirveleri yaptığımız tarihe kadar bir tek Berlin'li dostum eyalet milletvekili Özcan Mutlu Kıbrıs konusunda tüm detaylara hakim konumdaydı.
Bizim ikisini Ferdi Sabir Soyer ve Turgay Avcı hükümeti döneminde ve üçüncüsünü Dıs İşleri Bakanı Hüseyin Özgürgün ile gerçekleştirdiğimiz "AB'deki Türkiye kökenli milletvekilleri Kıbrıs Zirvesi" toplantılarına iki kez Girne'de ve bir kez Lefkoşa'da katılan ve de hem uzmanlardan gerçekleri dinleyen hem de çok sayıda Kıbrıslı Türk şahsiyeti tanıyan Türkiye kökenli milletvekillerimiz KKTC ve Kıbrıslı Türkler söz konusu olduğunda geçmişte olduğu gibi bilgisiz ve deneyimsiz değiller artık.
İşte sevgili dostum Fatma Pehlivan! En dört kez adamızda misafir oldu. İşte Belçika Parlamentosu'ndaki "yiğit ve doğru" tavrı.
Lobi çalışmaları doğru yapıldığı takdirde harcadığımız her kuruşa ve emeklerimize değmekte.
Adada bazıları nedense "Türk kökenli milletvekilleri" dediğimizde hep "küçümser havalarda" yaptıklarımız beğenmezlerdi ya da beğenmezler.
Oysa adada konuk olarak ağarladığımız milletvekillerinden ikisi şu anda bakan. Diğerleri bulundukları meclislerde ve partilerinde oldukça aktif ve etkin konumda.
Son iki yıldır Türk kökenli milletvekili ya da parti yöneticisi sayısı epey arttı.
Dış İşleri Bakanımız Hüseyin Özgürgün eminim özellikle Fatma Pehlivan'ın bu muhteşem tavrı sonrası dördüncü bir zirvenin zamanının geldiğinin bilincindedir.
Bu sonbahar döneminde Rum Dönem Başkanlığı'na inat "AB'deki Türkiye Kökenli Milletvekilleri Kıbrıs Zirvesi'nin" dördüncüsünü gerçekleştirip hem şimdiye kadar zirvelere katılan hem de yeni seçilen milletvekillerimizi son gelişmeler üzerine bilgilenlendirip donatmalıyız.
AB'deki Türk kökenli milletvekilleri içinde üç, beş tane aynı Kıbrıs'ın kuzeyinde olduğu gibi "Türk olmakla sorunlu ve kompleksli" olanlar da var. Ama büyük çoğunluk "Türkler, Türkiye ve KKTC'ye karşı yapılan haksızlıklar" söz konusu olduğunda "onurlu ve dik" durmaktalar.
Onları daha da bilgi ile donatalımki AB ülkelerinin meclislerini "babalarının çiftliği sanan" patavatsız Rum politikacılara "o meclislerin bizim mahalleler olduğunu" aynı Fatma Pehlivan gibi kısa ve öz konuşarak göstersinler!
Teşekkürler Fatma Pehlivan!