İsrail Özrünün Gerisi

Ocak ayında İsrail'de yapılan Knesset yani İsrail Parlamentosu seçimlerinden sonra binbir zorlukla koalisyonu kurmaya başaran Başbakan Binyamin Netanyahu, Dışişleri Bakanlığı görevine hiç kimseyi atamadı ve bu görevi kendisi üstlenerek, ilk icraat olarak Mayıs 2010 tarihinde gerçekleşen talihsiz Mavi Marmara olayı nedeniyle Türkiye ile bozulan ilişkilerini düzeltme yoluna gitti.

 

İsrail devleti Kurulduğu 4 Haziran 1948 tarihinden beridir ilk kez bir devletten resmi olarak özür dilemekte ve özür şartlarını da kabul etmekte. Bu devlet de "Türkiye Cumhuriyeti."

 

22 Ocak seçimlerinden sonra yeniden kurulacak İsrail Kabinesinin ilk icraatının Türkiye ile olan ilişkileri tekrardan eski haline getirebilmek için aracı koyacağını ve Türkiye'nin barışmak için masaya koyduğu 3 koşulu kabul edeceğini 23 Ocak tarihli "İsrail Seçimleri ve Türkiye Politikası" başlıklı yazımda açık ve net olarak öngördüğümü belirtmiştim. Öngörüm tamı tamına, aracısı ve zamanlaması ile birlikte doğru çıktı.

 

Ortadoğu'daki gelişmeler çok kaygı verici ve İsrail'in de varlığı bu sefer bayağı ciddi olarak tehlikede. Türkiye şu anda İsrail'in bölgede tutunabileceği yegane dal. Bunun farkında olan "İsrail Derin Devleti" de karar almak zorunda kaldı. Sorun NATO'ya da sıçradığından ABD'nin bu konuda tedbir alarak sorunu çözmesi gerekmekteydi. ABD Başkanı Barack H. Obama, bu konuda aracılık yaptı ve başardı.

 

Mayıs 2010 tarihinde gerçekleşen Mavi Marmara olayında İsrail kabinesi Başbakanı, "Likud" partisi başkanı Binyamin Netanyahu, Yardımcısı ve Savunma Bakanı "İşçi partisi" lideri Ehud Barak (Broq) ve Dışişleri Bakanı da aşırı sağcı "Evimiz İsrail" Partisi başkanın Avigdor Lieberman idi.

 

Saldırının uluslararası sularda deniz hukukuna aykırı olarak yapılması ve 9 Türk vatandaşının şehit edilmesi Türkiye Cumhuriyeti hükümetini haklı olarak çileden çıkarınca, zaten 2009 yılında Davos'da dünya politik tarihine geçmiş olan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın "One Minute" çıkışı ile Türkiye-İsrail arasında gerilen ipler, kopma aşamasına geldi.

 

Uzun vadede bölgede Türkiyesiz İsrail'in başına gelebilecekler Netanyahu kabinesine anlatılınca, Türkiye'yi tekrardan kazanmak isteyen Netanyahu, yardımcısı Ehud Barak ile birlikte Türkiye'nin tekrar barışmak için şart koştuğu Türkiye'den özür dilenmesi, şehit edilen kişilere tazminat ödenmesi ve Gazze ablukasının kaldırılması taraftarı olurken, Dışişleri bakanı Lieberman ısrarla buna karşı çıkmıştı.

 

Türkiye ile eski dostluğun ve ilişkilerin tekrardan oluşturulması için İsrail Derin Devleti'nin yaptığı plan, "Evimiz İsrail" (Yisrael Beiteinu) adlı siyasi partinin başkanı olan Avigdor Lieberman'ın, seçimlerden sonra politik sahneden bir müddet aşağı indirilmesi üzerine kuruldu ve Lieberman 12 Aralık 2012 tarihinde aleyhine getirilen dolandırıcılık ve sahtekarlık suçlamasından dolayı Dış İşleri bakanlığından istifa etmek zorunda bırakıldı. Seçimlere kadar olan zaman dilimi içinde Türkiye'den resmen özür dilenmesinin seçimlerin kaybedilmesine neden olacağından seçimlerin bitmesi beklendi.   

 

22 Ocak seçimlerinde “Evimiz İsrail” partisinin başkanı olarak seçimleri kazanmasına ve Knesset'e yani İsrail parlamentosuna girmiş olmasına rağmen Lieberman'ın hakkındaki davanın görüşülmesi bitmeden ve suçsuzluğu kanıtlanmadan bakan olması olanaksız olduğundan yeni kabine de Lieberman'sız kuruldu.

 

"Evimiz İsrail" (Yisrael Beiteinu) adlı siyasi partinin başkanı olan Avigdor Liberman, Netanyahu'nun başkanı olduğu "Likud" Partisi ile ortak bir liste yaparak seçime girmişti. Lieberman'ın hedefi tekrardan İsrail Dışişleri Bakanlığı görevine getirilmek. Bu nedenle de Başbakan Netanyahu kabinesini açıklarken Dışişleri Bakanlığı görevini kendi üstlendi ve herhangi birini bu makama atamadı. Lieberman şu anda İsrail Parlamentosunun en prestijli komitesi olan "Dışişleri ve Savunma Komitesinin" üyesi ama hakkındaki davadan dolayı Bakan değil.

 

Mahkemede sürmekte olan davasında işlediği suç, yüz kızartıcı bir suç veya manevi ahlaksızlık olarak tanımlanırsa veya üç aydan fazla hapis cezası alırsa politik hayatı kararın açıklandığı anda bitecek ve Knesset'den de atılacak. Davanın bitmesinin ise aylar süreceğine şüphe yok.

 

Lieberman'ın davayı kazanacağı ve suçsuz ilan edileceği bence kesin. Netanyahu bu zaman dilimi içinde kabineden itiraz gelmeden Türkiye'den özür diledi, tazminat ödemeyi kabul etti ve Gazze’ye uygulanan ablukayı da kaldırdı. Sonucunda da Türkiye'yi kazandı.

 

Ve Türkiye de İsrail'i kazandı. Kıbrıs Rum Yönetiminin uluslararası hukuka aykırı olarak gasp etmeye çalıştığı Türkiye'ye ait Münhasır Ekonomik Bölgedeki doğalgaz parselleri üzerindeki mülkiyet haklılığının ortaya konması bu aşamadan sonra çok daha kolay olacak, tabii çıkacak gazın Türkiye üzerinden taşınması da....