İspanya’da Gece Yarısına Bir Kala...

Nerede gördüm hatırlamıyorum. Ama geçende şöyle bir karikatür gözüme ilişti:

Bir çift, yatak almak için bir dükkâna giriyor. SatıcıNasıl bir yatak istersiniz?derken ekliyor:

Şilte altında ne miktar para saklamayı düşünüyorsunuz?

Şaka maka işler bu noktaya gidiyor.

Tarihçi Niall Ferguson ile 2008 finans krizini çok önceden gören iktisatçı Nouriel Roubini Financial Timesda önceki gün ortak bir yazı yazdı

Avrupada krizin, 1920ler buhranı ile ardından gelen faşizm badiresine adım adım yakınlaşmakta olduğunu belirten yazarlar; ekonomide verimlilik artışı yaratan yapısal reformlar yapılmadığı sürecealınan tüm tedbirlerin yüzeysel-palyatif kalmaya mahkûm olduğunu açıkladılar.

Avrupada gece yarısına ramak mı kaldısorusuyla konuya giren yazarlar; Barselonadaki son gezilerinde, insanların mütemadiyen kendilerine bankada para tutmanın güvenli olup olmadığınısorduklarını anlatıyor; sürecin artık patlayıcı bir evreye girdiğiniilan ediyorlar.

Ferguson ve Roubiniyi okurken ben de İspanyaya yaptığım son seyahati hatırladım.

Büyüklük kompleksi

İspanyaya uzun bir aradan sonra, iki yıl önce ilk defa döndüm. Uzun yıllar yaşadığım başkentte, daha Barajas Havaalanına inerken şaşırdım.

Madride öyle dev boyutlarda yeni bir havaalanı yapmışlar ki; terminaller arası bağlantılar git git bitmiyor. Trene biniyorsunuz, asansörle tırmanıyorsunuz; içi boş, sinek avlayan, her tarafından mallar fışkıran, kâbus havaalanı dükkânlarının yanından geçiyorsunuz, ve Tanrım, beni kurtar şu labirentten! diyorsunuz

Uzatmayım Bir konferans için gittiğim İspanyol kentinde büyükelçilikte önemli bir davet de verilmişti. Yemekte yanımda oturan bir Batılı diplomatla karşılıklı şaşkınlıklarımızı paylaştık. İspanyayı yakından tanıyan diplomat;Her yere hızlı tren yaptılar!diye söze başladı:

İrili ufaklı tüm kentlerle Madrid arasında hızlı tren bağlantısı kurdular. Bu muazzam yatırımların bir kısmınıbüyüklük kompleksi, bir kısmını da merkezin (Madridin) özerk bölgeler üzerinde kontrolünü arttırmak için yaptılar. (Katalunyanın kalbi) Barselonada önemli bir liman varken tuttular mesela hemen komşu Valensiyaya -sırf Katalunya bölgesine rakip olmak amacıyla!- Akdenizin en büyük limanını inşa ettiler. Bu hesapsız israflara bir de konut balonueklenince olanlar oldu.

İki yıl önce kriz, Madridde çoktan hissediliyordu. Dükkânlar, restoranlar eskisi gibi dolu değildi. TVde haberleri açtığınızda -özellikle güney sahillerinde- dağı taşı dolduran, içleri boş beton yığını apartman blokları ve sitelerin görüntüleri ile karşılaşıyordunuz.

İşsizlik gençler arasında rekor boyutlara ulaşmıştı. Ev kiralarını ödeyemedikleri için evlerinden atılan, sokakta kalan insanlar başlı başına sorun olmuştu. 80li 90lı yılların İspanyol mucizesi; kimsenin öngöremediği biçimde sona ermişti.

ABnin en büyük ekonomilerinden biri olan bu ülkede on İspanyoldan dördü bugün artık işsiz. Gençlerde bu oran iki kişiden birine varıyor. Günde 159 İspanyol -evlerinden çıkarıldıkları için- evsiz kalıyor. Konut fiyatları düşerken, 3 milyon alıcı bulamayan ev... Piyasadaki beton yığınlarına ekleniyor.

Patlayan konut balonuile işte bu boyutta bir insanlık dramı kastediliyor.

‘Kurtarma’ lafı telaffuz edilemiyor

İspanyol dostlara Neden bu noktaya gelene dek kimse müdahale etmedisorusunu yönelttiğimde aldığım yanıt, hep aynı oluyor:

Finans dünyasının tahakkümü altında bulunan siyaset bir tavır koyamıyor. Sistemin böyle çalıştığınave buna asla karışılamayacağınadair rasyonel olmayan kökleşmiş bir inanç var. Bu inanç sorgulanamıyor. Böyle böyle büyümenin kendiliğinden ilelebet devam edeceğine, piyasanın gereken düzeltmeleri kendi şartlarıyla yapacağına inanarak buralara geldik..

Keynesçi ekonomi sanki hiç keşfedilmemiş gibi

Kriz etkisindeki tüm diğer Batı ekonomilerinde olduğu üzere İspanyada da frenleri boşalan bir Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinlersarmalı yaşanmış

Alevlerin bacayı sarmasına karşın hiçbir önlem alınmamış

Başbakan Rajoy son çare olarak başvurulan 100 milyar Avroluk kurtarma operasyonunu -bugün dahi!- adını sanını koyarak sahiplenemiyor.

Bize kredi verildi/destek sunuldudiyor

Ama bir modern zamanlar Düyunu Umumiyesi şeklinde algılanankurtarma operasyonulafını dilinin altından çıkaramıyor..

Başbakanlar, bakanlar, bankacılar Bu çıkmaza hangi ismi vereceklerini dahi bilemiyorlar. Hangi çareye başvuracaklarını şaşırıyorlar..

Son 100 milyar Avroluk operasyongibi başvurulan tedbirler ya çok geç oluyor ya kısmi kalıyor. Piyasaya zaten olmayan güven böylelikle büsbütün sarsılıyor.

Bu kısır döngüye bir kez girildiğinde, yapılacak tek şey aslında paradigma değişikliğinegitmek...

Roubini ve Fergusonun da söylediği son kertede bu

Bir paradigma değişikliği olmazsa sadece zaman kazanılmış olur ve bu bizi duvara çarpmaktan kurtarmaz diyor iki tanınmış yazar

Siyasi sınıfın adını dahi söylemekten çekindiği İspanya operasyonu korkarım son kertede sadece bu: Zaman kazanmak olacak!

(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)