İslam’a Saldırılar Nasıl Durdurulur?

Irkçılar, en son İsveç ve Danimarka’da Kuran’ı yaktılar. (1)

Kuran yakmak tamamen insanlık dışı, çağ dışı çok barbar bir eylemdir. Çünkü hiçbir dinin değerlerine hiç kimse ama hiç kimse dokunamaz. Bu dokunmanın ifade özgürlüğü ile de bir ilişkisi olamaz

Kuran yakma eyleminden bu ülkelerin hükümetleri de rahatsızlık duyuyorlar. Onun için çözüm yolu arıyorlar.

Bu konuda Danimarka Dışişleri Bakanı Rasmussen şöyle diyor: “Bu saldırgan ve düşüncesizce eylemler birkaç kişi tarafından yapılıyor ve bu kişiler Danimarka toplumunun dayandığı toplumu temsil etmiyorlar.”

Ayrıca bu ülkelerin Dışişleri Bakanları, Türkiye Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’a telefon edip sıkıntılarını paylaşmaları da güzel bir eylemdir.

İsveç Başbakanı açıklamasında: “İkinci Dünya Savaşı sonrası en büyük güvenlik problemini yaşıyoruz.”

TEMEL ÇÖZÜM HUKUKSALDIR

Evet, bu tür konularda temel çözüm hukuksaldır. Hukuk devleti demek, insan haklarını, ayrımsız bütün vatandaşlar için güvence altına almak demektir.

Bunun için yasal güvence hazırdır. Yapılması gereken Avrupa devletlerinin Müslümanları “dinsel azınlık” olarak tanıyıp Ulusal Azınlıkları Korumaya Dair Sözleşme Kapsamına almalarıdır.

Böylece göçmenlerin ve Müslümanların can, mal, din güvenlikleri korunmuş ve sağlanmış olacaktır.

Dört çeşit azınlık vardır.  Bunlar:  1) Dinsel azınlıklar, 2) Dilsel azınlıklar, 3) Etnik azınlıklar, 4) Ulusal azınlıklardır.

Her ne kadar Sözleşmede ulusal azınlık kavramı geçse de ilgili devletler dört çeşit azınlığı da bu kapsama alabilirler.

Avrupa devletleri, biz göçmen ve Müslümanları bu Sözleşme kapsamına alarak bizlerin can, mal güvenliği yanında İslam dinimizi, anadilimizi devlet koruması altına almalıdırlar.

Böylece ilgili devletler, gerek Kuran’a gerekse camilere ve gerekse de Müslümanlara karşı yapılacak eylemler daha başlamadan önlemiş olurlar.

Bu sözleşmenin gerkeçesindeki şu cümleler tam bir ders niteliğindedir:

“Avrupa tarihinde ani değişikilikler şunu göstermektedir, ulusal azınlıkların korunması, bu kıtada istikrarın, demokratik güvenliğin ve barışın sağlanmasına esas teşkil eder;

Çoğulcu ve gerçek demokratik bir toplulukta ulusal bir azınlığa mensup olan her ferdin sadece ırk, dil, din ve kültürel kimliğine saygı duymanın dışında, onların bu kimliklerini korumaları ve geliştirmeleri açısından uygun şartların sağlanması dikkata alınarak;

Kültürel farklılığı, ayrımcılık olarak değil de her toplululuk için zenginleştirici bir faktör olarak düşünmeli ve bu nedenle diyalog ve hoşgörülü bir ortam yaratılmalıdır.”

Ben bu konuyu yirmi yıl önce Güney Hollanda Eyalet Milletvekili olduğumda öğrendim. Ve bu konuyu Hollanda Hükümetine, Avrupa Parlamentosuna yazdım.

Hollanda’da Başbakan Wim KOK bu öneriyi Hollanda Millet Meclisi’ne sundu. Fakat ne yazık ki bu güzel ve haklı öneri o zaman Meclis çoğunluğu tarafından kabul edilmedi.

Avrupa’nın geleceği ve güvenliği göçmenlerin ve Müslümanların geleceğine bağlıdır. Onun için Avrupa’daki STK’larımız, siyasetçilerimiz yarın çok geç olmadan hemen şimdi ilgili makamlara bu acil durumu sunmaları gerekmektedir.

Bekir Cebeci

Eski Güney Hollanda Eyalet Milletvekili

Trabzon, 15 Ağustos 2023

E-mail: info@bekircebeci.com

Kaynakça:

  1. Milliyet Gazetesi, 1 Ağustos 2023