İskoçya'da 18 Eylül'de yapılacak ve Birleşik Krallık'ın kaderini etkileyecek bağımsızlık referandumuna yaklaşık bir hafta kala "evet" ve "hayır" oyu kullanacakların oranının hemen hemen aynı olduğu belirtiliyor. Başkent Edinburgh'da bağımsızlığın getireceği belirsizlikler ve ekonomik endişeler nedeniyle kararsız seçmenlerin sayısının fazla olması dikkati çekiyor.
İskoçya bölgesel hükümetinin başbakanı ve ayrılıkçı İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) lideri Alex Salmond'ın desteklediği "Evet İskoçya" kampanyası Edinburgh'un merkezinde tüm hızıyla devam ediyor. Edinburgh'un dışındaki kırsal bölgelerde ise İngiliz hükümetinin desteklediği "Birlikte Daha İyiyiz" kampanyasının afişleri göze çarpıyor.
Her iki kampanyanın destekçilerinin referandum heyecanı dükkanların, evlerin ve arabaların camlarına asılan pankartlarda, sokaklarda dağıtılan İskoç bayraklarında, yakalarına taktıkları rozetlerde ve zaman zaman şehrin farklı noktalarında belli süreliğine kurulan referandum stantlarında hissedilirken, bağımsızlık yanlılarının daha aktif kampanyalar yürüttüğü gözleniyor. Son anketlere göre, bağımsızlık yanlısı ve karşıtı İskoçların oranı birbirine çok yakın. Halkın en az yüzde 20'si ise hala kararsız.
Yaklaşık 500 bin nüfuslu başkent Edinburgh sokaklarında referandum öncesi nabız tutan AA ekibi, son anketlerle Londra yönetimini endişelendiren bağımsızlıkla ilgili kampanyaların yürütüldüğü yerlerde İskoçlarla konuştu.
İskoçların çoğu, ekonomik istikrarın bağımsızlığa yönelik kararlarında belirleyici olacağını söylüyor. SNP liderliğindeki "bağımsızlığa evet" kampanyası destekçileri, kendilerini yönetebilme gücüne sahip olmayı arzuladıklarını belirtirken, İngiltere ile birlik yanlıları ise İskoçya'nın Birleşik Krallık'ın içinde daha güçlü olduğuna inanıyor.
Edinburgh'da avukatlık yapan Susan Harris, birlikten ayrılmanın fazla risk taşıdığını düşünenlerden. Harris, referandum konusunda kararını verirken ekonominin yanı sıra sosyal hizmetleri de göz önünde bulundurduğunu belirterek, bağımsızlık hakkında birçok konunun halen belirsizliğini koruduğunu söyledi. Harris, "Bağımsızlık halinde İskoçya'daki büyük şirketlerin ülkeyi terk etmesinden, borçlanma maaliyetinin artmasından korkuyorum. Mesela benim ailemin durumunu ele alırsak eşim işini kaybedebilir, benim işim etkilenebilir. Bu nedenle hayır oyu vereceğim" dedi.
"PIŞMAN OLMAK İSTEMIYORUZ"
Taksi şoförü Duncan Niven de SNP yetkililerinin, bağımsızlığın vatandaşa ne gibi avantajlar sağlayacağı hakkında yeteri kadar açık olmadığını, bu nedenle "hayır" oyu kullanacağını söyledi. Niven, "Bağımsızlığın bize ne getirileri, ya da ne götürüleri olacağı söylenene dek birlikte kalmak en iyisi. Neden kopalım ki? Eğer referandumdan bağımsızlık sonucu çıkarsa üç yıl sonra Westminister'a (Londra'daki parlamento) pişman halde dönmemize gerek kalmaz diye umuyorum. Londra hükümetinin İskoçya'ya ihtiyacı var" diye konuştu
Edinburgh sokaklarında üç yıldır geleneksel İskoç çalgısı gayda çalan John MacDonald ise referanduma kısa bir süre kalmasına rağmen halen kararsız. MacDonald, etrafındaki kişilerden "bağımsızlığa hayır" diyeceklerin daha mantıklı sebepleri olduğunu, "evet"çilerin ise "bir şans verelim" mantığıyla hareket ettiğini düşünüyor. MacDonald, "Hayır taraftarlarının sunduğu her mantıklı sebeple aynı fikirde olduğumu söyleyemem. O nedenle arada kaldım. Bir diğer taraftan da hem Londra hem de Edinburgh'daki siyasiler sorularımızı cevaplandırmıyor. 'Evet' eğilimindeyim ancak halen kararsızım. Hem Londra hem de Salmond hükümeti insanların ne istediğini öğrenmeli. Herkes için en iyisi neyse onu seçmektense daha çok kendi isteklerine odaklandılar" değerlendirmesini yaptı.
GENÇLER DAHA FAZLA IŞ ISTIYOR
Turizm sektöründe çalışan 24 yaşındaki Maire Bell ise referandumda "evet" oyu kullanacağını söyledi ve referandumu İskoç halkı için "büyük bir şans ve tarihi bir fırsat" olarak nitelendirdi.
Bell, "İskoçya'nın nüfusu 5 milyon kadar, sadece Londra ise 6 milyondan fazla. İskoçya kendi kendini yönetebilme gücüne sahip olmalı" derken, referandumdan bağımsızlık sonucu çıkması halinde hükümetin sanayiye daha fazla yatırım yaptığını ve mevcut halde iş bulmakta zorlanan gençlere yardım eli uzattığını görmek istediğini ifade etti.
5 milyon 300 bin nüfuslu İskoçya'da referanduma 16 yaş ve üzerindekiler katılabilecek. Lise son sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Danielle Dempsey de oy kullanacak İskoçlardan. Dempsey, tarihi referanduma ilişkin, "Herkesin fikrini beyan edebilmesi harika bir fırsat. Bu konu herkesi ilgilendiriyor" dedi. Bağımsızlık yanlısı olduğunu ifade eden Dempsey, "Çünkü İskoçya için en iyisi bu. Böylece ülke kendi kontrolünü kendi elinde tutabilir. Ayrı olmamız büyük ihtimalle daha iyi olacak" şeklinde konuştu.
Dempsey, referandumdan "evet" sonucu çıkması halinde Alex Salmond hükümetinin "gençler için daha fazla iş olanakları, ülke için daha fazla para ve daha iyi eğitim" sunmasını beklediğini dile getirdi.
TÜRKLER DE OY KULLANACAK
İskoçya'da yaklaşık 2 bin 500 Türk yaşıyor ve bunlardan bir kısmı referandumda oy kullanacak. İskoçya'da 8 yıldır işletmecilik yapan Levent Çetinkaya bu kişilerden biri. Çetinkaya, oyunu iki hafta önce posta yoluyla gönderdiğini söyledi. Çetinkaya, "Bağımsızlığa hayır dedim çünkü ülkenin mevcut halde ekonomik olarak gidişatı gayet düzgün ve güzel. Yolunda ilerleyen bir şeyi kurcalayıp bozmanın bir anlamı yok. Birçok arkadaşım 'bir şans vermek lazım' diye düşünüyor ancak en sonunda deneyip daha sonra 'yapamadık' deyip tekrar birliğe dönmek diye birşey olmayacak" ifadesini kullandı.
Referandumdan "bağımsızlığa evet" çıkması halinde Alex Salmond'ın İskoçya'da daha fazla iş olanakları doğacağını söylediğini hatırlatan Çetinkaya, "İskoçya'da çalışan büyük firmaların birkaçı ise 'bağımsızlık halinde İskoçya işletmelerimizi kapatırız, İngiltere'ye taşırız' diyorlar. Bu binlerce insanın işsiz kalması anlamına geliyor" dedi.
Bağımsızlık yanlılarının mantıklı düşünmesi gerektiğini dile getiren Çetinkaya, "evetçilerin" geçmişe, tarihe, özgürlüğe bakarak değil, ekonomik gelişmeleri gözlemleyerek kararlarını vermeleri gerektiğini belirtti. Çetinkaya, "Birlikten kuvvet doğar" sözünü hatırlattı.
"İSKOÇ BAYRAĞI ASIN" ÇAĞRISI
İskoçya'nın bağımsızlığına ilişkin yapılan son anket sonuçlarına göre bağımsızlığa "evet" diyenlerin oranı yüzde 38, "hayır" diyenlerin oranını ise yüzde 39 civarında. 27 Ağustos-4 Eylül tarihleri arasında TNS adlı kamuoyu araştırma şirketinin 990 kişiyle yaptığı anketin sonuçları, katılımcıların yüzde 23'ünün referandumda ne yönde oy kullanacağına ilişkin henüz karar veremediğini gösterdi.
İngiltere Başbakanı David Cameron, Başbakan Yardımcısı ve Liberal Demokrat Parti'nin lideri Nick Clegg ve muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Ed Miliband'in bugün İskoçya'ya giderek, birlik mesajı vermeleri bekleniyor. Ziyaret öncesi İşçi Partisi lideri Miliband, tüm Birleşik Krallık'a "İskoçya'nın birlikte kalması için İskoç bayrağı asarak destek verin" çağrısında bulundu.
Referanduma kısa bir süre kala anketlerden çıkan sonuçların Londra hükümeti ve monarşide endişe yarattığı ada basınına yansıyor. Bağımsızlık halinde İskoçya'nın para biriminin ne olacağı, Avrupa Birliği'nin parçası olarak kalıp kalmayacağı, Kuzey Denizi'ndeki doğalgaz ve petrol rezervlerinden elde edilen gelirin bağımsızlık halinde nasıl paylaşılacağı gibi konular halen belirsizliğini koruyor.
18 Eylül'de İskoç halkına "İskoçya, bağımsız bir ülke olmalı mı?" sorusu yöneltilecek. Referanduma katılımın yüksek olması ve yaklaşık 3,5 milyon İskoçyalının sandık başına gitmesi bekleniyor. 18 Eylül'deki referandumdan "bağımsızlığa evet" sonucu çıkması ve müzakerelerde anlaşılması halinde İskoçya'nın Birleşik Krallık'tan tam bağımsızlığının 2016 yılından önce mümkün olması öngörülmüyor.
"İSKOÇYA'NIN BIRLEŞIK KRALLIK'TA KALMASINI ÇOK ISTIYORUZ"
Öte yandan, İngiltere Başbakanı David Cameron, Daily Mail gazetesi için kaleme aldığı makalede, gelecek hafta yapılacak referandumda verilecek karardan geri dönüş olmayacağını belirterek, "Bu nedenle ben, Ed Miliband ve Nick Clegg bugün bulunmamız gereken doğru yerin parlamentodaki 'Başbakan'a Sorular' oturumu değil, İskoçya olduğuna karar verdik" dedi.
Birleşik Krallık'ın birlikte daha iyi olduğunu dile getiren Cameron, bugün İskoçya'da seçmenlerle konuşacaklarını ve İskoç halkına "kalmanızı istiyoruz" mesajını vereceklerini dile getirdi.
Referandumdan çıkacak "bağımsızlığa hayır" sonucunun İskoçya'ya vergilendirme, harcama gibi konularda daha fazla yetki verilmeyeceği anlamına gelmediğini vurgulayan İngiltere Başbakanı, eski Başbakan Gordon Brown'un bu hafta başında ortaya koyduğu planı desteklediğini kaydetti. Brown önceki gün yaptığı açıklamada, referandumdan "bağımsızlığa hayır" kararı çıkarsa İskoç özerk parlamentosunun yetkilerinin artırılacağını söylemişti.
"BIRLEŞİK KRALLIK BÖLÜNÜRSE SONSUZA KADAR BÖLÜNÜR"
Birleşik Krallık'ın "değerli ve özel bir ülke olduğunu" ifade eden David Cameron, İskoç halkına hitaben şunları kaydetti:
"Birleşik Krallık'ta kalmanızı çok istiyoruz ve bu milletler ailesinin parçalanmasını istemiyoruz. Eğer Birleşik Krallık bölünürse sonsuza kadar bölünür. Dolayısıyla seçim çok açık. Ya 'evet' oyuyla karanlık bir gelecek ya da 'hayır" oyuyla parlak bir gelecek. İskoçya gelecek hafta 'hayır' derse bu geleceği birlikte yazabiliriz."
Bu arada, İskoçya bölgesel hükümetinin başbakanı ve İskoç Ulusal Partisi'nin (SNP) lideri Alex Salmond, Başbakan Cameron, Başbakan Yardımcısı Nick Clegg ve muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Ed Miliband'in bugün İskoçya'yı ziyaret edecek olmasının bağımsızlığa desteği artıracağını söyledi.
Salmond, "üç liderin şimdiye kadar İngiliz parlamentosundaki en az güvenilir liderler olduğunu" savunarak, Cameron'ı 18 Eylül'deki referandumdan önce kendisiyle canlı yayında tartışma programına katılmaya çağırdı. Cameron, Clegg ve Miliband bugün İskoçya'da seçmenleri referandumda birlikten yana oy kullanmaları için ikna etmeye çalışacak.
KRALİÇE ELİZABETH: "BENİ TARTIŞMALARA ÇEKMEYİN"
Öte yandan, olası bağımsızlıktan endişeli olduğu İngiliz basınına yansıyan İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth'in siyasilerin tartışmalara kendisini çekmemesini istediği kaydedildi. Times gazetesinin bugün manşetinden duyurduğu habere göre, Kraliçe siyasetçilere "Beni bu tartışmalara çekmeyin" dedi.
Siyasi konularda genelde görüş belirtmeyen İngiltere Kraliçesi 2. Elizabeth, bu yıl İngiliz parlamentosunun yeni yasama yılının açılışında yaptığı konuşmada, "Hükümetim, İskoç parlamentosuna yeni finansal yetkiler vermeye devam edecek ve İskoçya'nın Birleşik Krallık'ın parçası olarak kalmaya devam etmesini sağlayacak" ifadesini kullanmıştı.
18 Eylül'de İskoç halkına "İskoçya, bağımsız bir ülke olmalı mı?" sorusu yöneltilecek. Referanduma katılımın yüksek olması ve yaklaşık 3,5 milyon İskoçyalının sandık başına gitmesi bekleniyor. 18 Eylül'deki referandumdan "bağımsızlığa evet" sonucu çıkması ve müzakerelerde anlaşılması halinde İskoçya'nın Birleşik Krallık'tan tam bağımsızlığının 2016 yılından önce mümkün olması öngörülmüyor.
Son anketler bağımsızlık yanlıları ile karşıtları arasındaki farkın yüzde 1, kararsızların oranını ise yaklaşık yüzde 20 olduğunu ortaya koyuyor.
İSKOÇYA BAĞIMSIZLIĞI TERCİH ETSE BİLE 2. ELIZABETH KRALİÇE OLARAK KALACAK
İskoçya, 18 Eylül’de yapılacak referandumda Birleşik Krallıktan ayrılmayı ve bağımsızlığı tercih etse bile İngiltere Kraliçesi II.Elizabeth İskoçya Kraliçesi olmaya devam edecek.
İskoçya hükümet sözcüsünün gazetecilere yaptığı açıklamaya göre, “İskoçya’da anayasal monarşi düzeni halkın istediği sürece devam edecek”
Kısa bir süre önce yapılan kamuoyu yoklaması, bağımsızlık taraftarlarının karşıtlardan daha fazla olduğunu göstermiş olsa bile, İskoçya vatandaşlarının büyük bir çoğunluğu Majestelerinin himayesinde kalmayı tercih ediyor. Böylece, İskoçya’nın olası ayrılması, 17. yüzyıldan (I. Elizabeth dönemi) bu yana Birleşik Krallıktan ilk kopma sayılacak olsa bile İskoçya’nın bağımsızlığı konusunda resmen tarafsızlığını koruyacak olan anayasal monarşinin başı Kraliçe için aslında durum pek değişmeyecek.