Irmak Televizyonu’nun yayın hayatına başlaması münasebetiyle Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen geceye, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, Feza Gazetecilik A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Akbulut, Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca, Irmak TV Genel Müdürü Süleyman Sargın, Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Abdülhamit Bilici, Zaman Gazetesi Genel Yayın Müdür Yardımcısı Mehmet Kamış, Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Bülent Korucu, Today's Zaman Genel Yayın Yönetmeni Bülent Keneş, Medya Etik Konseyi Derneği Başkanı Halit Esendir ve çok sayıda davetli katıldı. Program ilahi konseri ile başladı. Daha sonra Kur’an-ı Kerim okunmasıyla devam etti. Gecede ilk konuşmayı Irmak TV Genel Müdürü Süleyman Sargın yaptı. Daha sonra Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da bir konuşma yaparak Irmak TV hakkındaki düşüncelerini açıkladı. Gecede ‘Bekleyiş’ başlıklı bir kısa film izlendi. Bu filmin ardından Fethullah Gülen Hocafendi’nin kanalın açılışı münasebetiyle programa gönderdiği yazılı mesaj yayınlandı. Daha sonra Irmak TV’nin yayın akışı hakkında bilgi verildi ve akışı anlatan bantlar yayınlandı. Orkestra eşliğinde okunan öğle namazı tesbihatına salondakiler de eşlik etti. Okunan ilahiler geceye renk kattı.
GÖNÜLLER IRMAK İLE COŞACAK
İzleyicilerinin manevî hayatını doyurmaya hazırlanan Irmak TV’de, her yaş grubuna hitap edecek tefsir, fıkıh, hadis derslerinin yanı sıra Fethullah Gülen Hocaefendi’nin sohbetleri de yer alacak. Test yayınına geçen yıl başlayan kanal, manevi hayatını ekrandan doyurmak isteyenlere hitap ediyor. Sabah ezanıyla gönüllere akmaya başlayacak kanal, tesbihat, ilahi ve Fethullah Gülen Hocaefendi’nin mektuplarıyla devam edecek. Bir Müslüman'ın manevi hayatının nasıl olması gerektiğini yansıtacak kanal, her yaş grubuna yönelik programları bünyesinde barındırıyor. Hocaefendi’nin 1960’lı yıllardan 90’ların sonuna kadar cami kürsülerinde vermiş olduğu vaazlarından seçme bölümlerin bulunacağı yayın akışında, görüntülü vaazlar da izleyiciyle buluşacak. Hocaefendi’nin ‘Gönül Dünyamız, Sonsuz Nur, Oruç, Zekât, Hac’ gibi seri halinde verdiği vaazlar ve ‘Vuslat Arzusu, Kardeşlik Destanı, Ümitvar Olmak’ gibi çeşitli bölümler ekrana taşınacak. Hocaefendi’nin ‘Beyan, Çağ ve Nesil’ gibi kaleme almış olduğu bazı eserler sesli ve görüntülü kitap formatında yayınlanacak. Kanalda İslami ilimlerden tefsir, hadis, fıkıh, kelam ve tasavvufun temel bilgiler seviyesinde öğretildiği programlar da yer alacak. Üniversite öğrencilerine hitap edecek programların da bulunacağı akışta, alanında uzman ilahiyat hocalarının verdiği derslerde sorular cevaplandırılacak. Hz. Peygamber’den gelen evrad-ü ezkarlar, cevşen ve dualar yeniden seslendirilecek. Namaz saatlerinde ezan sesinin yükseleceği kanal, ardından tesbihatla devam edecek. Uydu aracılığıyla, D-Smart’ta, Digiturk’te, Tivibu’da seyredilebilen Irmak TV’ye Apple TV’den de ulaşılabilecek.
Gülen: Medya kitlelerin rehberi ve güzelliklerin naşiri olmalı
Irmak Televizyonu’nun yayın hayatına başlaması sebebiyle tebrik mesajı gönderen Fethullah Gülen Hocaefendi, medyanın kitlelerin rehberi ve güzelliklerin naşiri olması gerektiğini söyledi. Hocaefendi mesajında, “Her televizyoncu, gazeteci, yazar, selim kalp, akıl ve his ürünlerini gönül ekranlarına yansıtmalı, her zaman söz ve davranışlarında edepli, lisan ve kaleminde de nezih davranmalıdır. Yoksa, mevhum bir fayda uğruna, muhakkak zararlara sebebiyet verilmesi kaçınılmazdır.” ifadelerini kullandı.
Irmak TV’nin yayın hayatına başlaması münasebetiyle Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilen tanıtım programına siyaset ve medya dünyasından tanınmış birçok isim katıldı. Fethullah Gülen Hocaefendi de programa tebrik mesajı gönderdi. Hocaefendi’nin mesajı “Irmak Televizyonu’nun fedakâr hadimleri” diye başladı. Mesajında programa davet edildiğini ve bu davetten duyduğu memnuniyeti dile getiren Hocaefendi, “Müessesenizin yayın hayatına başlaması münasebetiyle gerçekleştirilecek olan programla ilgili davetinizi memnuniyetle aldım; çok teşekkür ederim. Diyar-ı gurbette bulunmam sebebiyle bu teveccühünüze müsbet karşılık veremesem de her zaman kalben yanınızda bulunduğumu bilmenizi istiyor, affınızı istirham ediyor, en derin hürmet ve selamlarımı sunuyorum.” dedi.
‘BAZI MEDYA ORGANLARI GÜZELLİKLERİ ÇİRKİN, ÇİRKİNLİKLERİ DE GÜZEL GÖSTEREBİLİYOR’
Bazı medya organlarının güzellikleri çirkin, çirkinlikleri de güzel gösterdiğine dikkat çeken Hocaefendi, “Günümüzde maalesef batılı tasvir edip safi zihinleri şirazeden çıkarmada kurgu-bilimlerde olduğundan da ürpertici olan ve o ölçüde de bir büyüye sahip bulunan bir kısım medya organları, güzellikleri çirkin, çirkinlikleri güzel gösterebiliyorlar. Küçüklükleri alkışlattırıp büyüklüklere lanet yağdırtabiliyor; bedeni ve cismaniyeti ruhun ve kalbin önüne çıkararak, vicdana kezzap döküp insan hissiyatını köreltebiliyor; gıybet, iftira ve dedikoduya prim vererek dünya kadar bühtan bağımlısı yetiştirebiliyorlar.” ifadelerini kullandı.
Medyanın bütün şubeleri ile milletin duygularının tercümanı olması gerektiğini vurgulayan Hocaefendi, “Halbuki, bütün şubeleriyle medya, milletin duygularının tercümanı, kitlelerin rehberi ve güzelliklerin nâşiri olmalıdır. Her televizyoncu, gazeteci ve yazar, selim kalb, akıl ve his ürünlerini gönül ekranlarına yansıtmalı; her zaman söz ve davranışlarında edepli, lisan ve kaleminde de nezih davranmalıdır. Yoksa, mevhum bir fayda uğruna, muhakkak zararlara sebebiyet verilmesi kaçınılmazdır.” şeklinde ifade etti.
‘IRMAK TELEVİZYONU'NUN TELEVİZYONCULUĞA YENİ BİR SOLUK GETİRECEĞİNE İNANIYORUM’
Bediüzzaman Hazretleri’nin bir sözünden alıntı yaparak mesajına devam eden Hocaefendi şunları söyledi: “Nitekim, Bediüzzaman Hazretleri kendi döneminde taşrayı İstanbul’a, İstanbul’u da Avrupa’ya kıyas ederek efkar-ı umumiyeyi bataklığa sürükleyen, şahsi garazları ve intikam fikrini uyandıran, böylece haysiyet kırıcı bir neşriyatla İslam ahlakını sarsan bazı gazetecilere hitaben ‘Ey gazeteciler! Edipler edepli olmalı!’ diye seslenmiştir. Gazeteciler ve yazarlar gibi, bir yönüyle onların yaptığı her işi birden deruhte eden televizyoncular da, bütün yeteneklerini, sanat kabiliyetlerini ve yayıncılık imkanlarını hep hakkın, iyinin ve güzelin emrine vermeli; temiz kalpleri batıl tasvirlerle yaralamamalı, insanların saf düşüncelerini çirkin hayallerle kirletmemeli ve nefsanilikleri resmederek onları cismaniyetin köleleri hâline getirmemelidir. İdeal bir televizyonun ekranlara akseden her verisi, milletin genel hissiyatını seslendirmeli; onun bağlı kalacağı ilkeleri de vicdanlardaki hakikat hissi ve halis niyet belirlemelidir. Allah’a sonsuz hamd-ü sena olsun ki, son dönemde bu sahanın da bütün bütün boş ve sahipsiz kalmadığı söylenebilir; yayıncılığı sadece dünyevi menfaatlere bağlı götürenlerin yanında bugün hak ve hakikatin sesi olma gayretindeki müesseselerin mevcudiyeti de bir gerçektir. Şu kadar var ki, yayın içeriğini bir Müslüman'ın 24 saatine göre oluşturan ve akışını 5 vakit namaz istikametinde planlayan bir televizyona ihtiyaç duyulduğu da aşikardır. İman ve İslam hakikatlerini gergef gergef işleyen programlarıyla fert, aile ve cemiyetin beklentilerine cevap verecek, herkese hitap etmesinin yanı sıra kadınları ve çocukları da bilhassa gözetecek bir yayın kurumunun lüzumu izahtan varestedir. Bu açıdan, Irmak Televizyonu’nun kendi kültür köklerimize bağlı ve evrensel insani değerler çizgisinde neşriyatta bulunarak, mezkur ihtiyacı ve işaret edilen beklentileri karşılayacağına, böylece televizyonculuğa yeni bir soluk ve anlayış kazandıracağına inanıyor, onu hem Türkiye hem de yakın coğrafya için çok önemli bir beslenme kaynağı ve yarınlar adına da bütün yeryüzüne bir ilham menbaı olarak görüyorum. Nasıl ki, şart-ı adi planında, küçücük iradelerimizi, o koskocaman meşiet, irade ve kudret-i sübhaniye deryasına maya gibi çalmalı, Allah’ın merhametini beklemeye koyulmalıyız; aynen öyle de bu televizyonun mana köklerimizden, geçmişin dağ, dere, ova ve obasından sızıp gelerek kendi televvünleriyle geleceğe akan bir ırmak gibi olacağını ve her biri ummanla bütünleşmeye müştak birer damla diğer hizmet birimleri arasında vahdet deryasıyla buluşacağını, böylece rıza ve rıdvana çalınan yeni bir maya vazifesi göreceğini ümit ediyorum. Bu mülahazayla da şöyle seslenmek istiyorum: Bu deryaya ey cân sen oldun ırmak, denizle ırmağı ne zordur ayırmak…Bu duygularla, açılış programınızın ve yayın hayatınızın gönlünüze göre olmasını diler, Cenab-ı Allah’ın önünüzü açması ve sizi nice yıllara ulaştırması niyazıyla, televizyonun siz fedakar çalışanlarına ve davetinize icabet eden dostlarınıza selam ve hürmetlerimi arz ederim.”