Hükümet küçüldükçe, bırakın muhalefetin bütününü, belediye çalışanlarının örgütlü olduğu BES büyüyor. BES’in ekonomik ve çalışma koşullarıyla ilgili taleplerinin önüne, sorumlu gördüğü siyasilerin istifalarını isteme geçmiştir.
Belediyede resmen grevden öte sivil itaatsizlik var. Sivil itaatsizlik başladı mı filmin sonuna yaklaşıldı demektir.
İpucu kimin elindeyse oyunu o oynatır... Bugün için ipucu kimin elinde? Kimin elinde olduğunu bilmem ama UBP Hükümeti’nin elinde olmadığını görüyorum.
Yıllar sonra da anımsanacak bir haftaya girdik.
Bu haftayı KKTC’nin 29. yıl dönümü etkinlikleri mi anımsatacak?
Sanmam.
KKTC iç politikasında değil, UBP’de yaşananlar çok büyük olasılıkla Ankara’dan gelecek konukların politik statüsünde düşüşe de neden olacak.
Tüm çabalara karşılık çözüme ulaştırılamayan Lefkoşa Türk Belediyesi’ndeki sorunlar ve Lefkoşa’nın pisliği de bir başka engel olacak.
Benzetme yerindeyse kimse, çöplerin üzerinden atlaya atlaya törenlere katılmak istemeyecek.
***
Haftaya öncelikle damgayı UBP’deki genel başkanlık yarışıyla ilgili mahkeme kararı vuracak.
Mahkeme kararıyla ilgili bir öngörüm var mı?
Mutlaka var... Ancak öngörümü seslendirmem çok hassas bir davada farklı yorumlara neden olabilir.
Şunu söyleyeyim ama…
Bu davada tarafların sunuşları ve savunmaları çok fazla önemli değil.
Kıdemli Yargıç Emine Dizdarlı, zor ve kamuoyu baskısı olan başka davalarda da karar verdi. Kararı ne olursa olsun elinin titremeyeceğine eminim.
Çok daha erken karar verebilir miydi?
Bence 24 saat içinde bile karar verebilirdi.
Niye vermedi?
Hukuki boyutundan öte siyasi boyutu da olan bu davada teknik açıdan boşluk bırakmak istemedi.
Tarafları boşuna mı dinledi?
Öyle bir şey demedim.
Dava UBP Tüzüğü’ndeki bir madde değil, bir cümlenin nasıl anlaşıldığıyla ilgili.
UBP’nin tüzük maddesiyle ilgili çok konuşanlar oldu.
Bu konuda herkesin taraf olduğu UBP içinden yaklaşımlara hiç kulak asmadım.
Tarafsızlığı boş verin objektif yaklaşmayı becerenlerin yaklaşımları benim için değerli tarafta oldu.
Hiç kuşkum yok 21 Ekim akşam saatlerinde televizyonlardan o kritik anlar yayınlandığında Kıdemli Yargıç Emine Dizdarlı’nın da bir kanaati oluşmuştu.
Bu ilginç davada adaletin sözü son söz olacak mı?
Gelinen bu noktadan sonra çok zor.
***
Özellikle ağır vasıta kullanımda bir kural hep hatırlatılır.
Bir yokuş hangi vitesle çıkılırsa o vitesle inilir.
Eğer şoför, iniş diye dördüncü, beşinci vitesi atarak benzine basarsa sonu felaket olur. Stoba basmak da işe yaramaz.
Yani iniş aşağı frenlerin patlayan bir kamyonda hatanın büyük bölümü direksiyonda olanındır.
UBP kamyonu da iniş aşağı stobları patlamış kamyona benzemektedir.
Yol kenarında kum havuzu var ve girebilirlerse kaza daha hafif hasarla atlatılır.
Bu görünen UBP’de böyle bir şans var mı?
Ben söylemeyeyim UBP’nin üst yönetimi söylesin.
***
UBP, 2009 genel seçimlerinde elde ettiği gücü, mirasyedi bonkörlüğüyle harcaya harcaya bugüne geldi.
Çok kısa süre öncesine kadar parti içi ve dışı muhalefete karşı “erken seçimi” silah olarak kullanan UBP Genel Başkanı ve Başbakan İrsen Küçük, şimdi “erken seçim” talebi karşında arkasına saklanacak duvar arıyor.
İrsen Küçük, Başbakan olduğu günden bugüne erken seçim kartını en güçlü kart olarak elinde tuttu.
Hatta başka kartı yoktu.
Şimdi o kart etkisizleşti.
***
UBP zayıf düşünce muhalefet ayağa kalktı, sokağa çıktı.
Uzun zamandır Meclis’teki muhalefetle, Meclis dışında, sokaktaki sendikal muhalefet birleşip toplumsal muhalefeti yaratamıyordu.
UBP zayıf düşünce toplumsal muhalefet gücü yeniden oluşuyor.
***
UBP’nin dışında herkes Lefkoşa Türk Belediyesi’ndeki sorunun krize dönüşmesi durumunda bunun bedelini UBP’nin, UBP Hükümeti’nin ödeyeceğini söylüyordu.
Tam da o noktaya yanaşmıyor muyuz?
Bir süre önceki BES eylemlerine bakınız...
BES’in kaderiyle baş başa kaldığının tanıklarındanım.
Toplumsal muhalefet birliği yoktu...
Hükümetin, muhalefet karşısında daha güçlü olduğu düşüncesi sessizce vardı...
Böyle olunca BES mücadele meydanında kendi yağıyla kendi ciğerini kavurmaya çalışıyordu.
Şimdi öyle mi?
Tabii ki değil.
Belediye çalışanlarının mağduriyeti ve Lefkoşa’nın hastalık için tehdit oluşturan pisliği UBP Hükümeti dışında kalan herkesi birleştirdi.
İç hesaplaşmada sermayeyi tüketen UBP, şimdi en zor viraja girdi.
***
Hükümet küçüldükçe, bırakın muhalefetin bütününü, belediye çalışanlarının örgütlü olduğu BES büyüyor.
BES’in ekonomik ve çalışma koşullarıyla ilgili taleplerinin önüne, sorumlu gördüğü siyasilerin istifalarını isteme geçmiştir.
Belediyede resmen grevden öte sivil itaatsizlik var.
Sivil itaatsizlik başladı mı filmin sonuna yaklaşıldı demektir.
İpucu kimin elindeyse oyunu o oynatır...
Bugün için ipucu kimin elinde?
Kimin elinde olduğunu bilmem ama UBP Hükümeti’nin elinde olmadığını görüyorum.
Günün sözü:
Hatalar zincirinin bedeli de zincirleme olur.
(Havadis (KKTC) gazetesinden alınmıştır)