İngiltere'de Yaşayanların Bitmeyen Çilesi

2017 yılının bitmesine çok az bir zaman kala ilgimi çeken bir haber şöyle; 

Bu sene İngiltere’de noel reklam harcamaları 6 milyar sterlin ile rekor kırdı.

Bu ülkede yaşıyorsanız bu günlerde başka bir şeyden bahsetmek veya bambaşka bir konuda yazı yazmak mümkün değil!

Boğazımıza kadar bu kutlamalara batmış durumdayız. 

Durum böyle olunca;

Eski yazılarıma bir göz gezdireyim dedim, baktım ki değişen bir şey yok bende tekrar sizlerle paylaşmak istedim.

   

Bu ülkenin noel günleri, çocukluğumun sokağa çıkma yasaklarını hatırlatır.

O günlerde nüfus sayımı, en ilkel şekilde yapılırdı. 

Dünyada en sevdiğin insanlarla beraber olsan da, bu eve kapatılma işi bize göre değildi.

Kahvaltı sonrası, herkes birbirine potansiyel düşman gibi bakmaya başlar, bir süre sonra da durumu kabullenip önemli-önemsiz işlere koyulurdu.

Tabii o zamanlar internet yok, cep telefonları yok, televizyon desen tek ve baba kontrolünde!!

Sıkıntıdan, hep beraber evi boyadığımız çok olmuştur.

Ama aniden çalınan kapı, bizi öyle mutlu ederdi ki anlatamam.

Ne güzel sayarlardı bizi...

Görevli memur, 'sayımı' bitirip evimizden ayrılırken biz de, abuk sabuk bir şeylerin gururunu yaşardık.

Şimdi de İngiltere'de yaşadığımızdan, senede üç-beş gün "Noel" adı altında, sokağa çıkma yasağının başka bir çeşidini yaşıyoruz.

Tabii ki  bu yasak, kanuni değil tamamen psikolojik...

 Adam belki de dünyanın en mutlu insanı olacak ama kutlamalar izin vermiyor ki...

Noel, Yeni yıl derken, ilk iş, mecburi bir çam ağacı alınacak.

Çarşıdaki ölçüm, evin metrekaresine hiçbir zaman uymayacağından,

Ağaç ya çok küçük olup, evin bir köşesinde saksı çiçeği gibi duracak 

Ya da fazla büyük olup odaya haftalarca girilemeyecek.

Ağacın altına, indirimden alınmış hediyeler sıralanacak.

Paket kağıtları, her zaman içindekilerinden daha cazip olacak.

Her paketi açan, hediyeyi alanın kafasına atmak istesede, mecburen hayatının en özel hediyesini almış gibi davranacak.

Sene boyunca hiç aklına gelmeyen, ama onun gibi yalnız olan arkadaşlarını eve davet edecek.

Yarısı yanmış, diğer yarısı da pişmemiş yemeklerle masayı donatacak.

Ama kafasında hep aynı düşünce, seneye parası olursa, kesin uzak bir yerlere kaçacak.

Ve sokaklar bomboştur Londra'da.
Ziyarete gelen her turist, bir daha dini tatillerde Londra'ya gelmeme kararı alsada, gelecek sene bu kararını yine unutacak... 

Bizleri merak ediyorsanız, evin boyasını çoktan bitirdik, günlerin normale dönmesini bekliyoruz :)

2018’de görüşmek üzere…

Nice senelere, sevgiyle !