İş dünyasının saygın dergilerinden Ekonomist, İngiltere merkezli Gima UK’in markalaşma sürecine sayfalarında yer verdi.

Ekonomist Yazarı Özlem Bay Yılmaz, Bodrum, Melis ve Sultanım markalarının hikayesini Gima CEO’su Vehbi Keleş ile yaptığı söyleşi ile okurlara aktardı.

Özlem Bay Yılmaz’ın, “İngiltere’de üç marka yarattı” başlıklı yazısında Avrupa’da Türk markaları ve Gima’nın sektördeki gelişimi anlatıldı.

İŞTE YILMAZ’IN O YAZISI:

Türk girişimci Vehbi Keleş’in İngiltere’de kurduğu Gima UK, Türkiye’den tedarik ettiği gıda ürünlerini Bodrum, Melis ve Sultanım markalarıyla satışa sunuyor. İthal ettiği ürünleri ise ‘Skanderbeg’ markasıyla tüketicilerle buluşturan şirketin cirosu 50 milyon paunda yani yaklaşık 900 milyon TL’ye ulaştı.

Temelleri 20 yıl önce Türk girişimci Vehbi Keleş tarafından İngiltere’de atılan ve İngiltere gıda sektöründe önemli bir oyuncu haline gelen Gima UK, pazar payını giderek artırıyor.

Özellikle finans krizinin yoğun yaşandığı yıllarda aktif pazarlamaya yoğunlaşarak, kendi markalarıyla etnik pazarın dışına çıkarken, süpermarket zincirlerinde de büyüdü.

Türkiye’den Kıbrıs’a, oradan da Londra’ya uzanan yolculuğunda Vehbi Keleş’in farklı iş tecrübelerinin ardından seçtiği gıda sektörü girişimci için doğru bir hamle oldu.

Şirketi bugün, Britanya gıda pazarında Bodrum, Melis, Sultanım ve Skan-derbeg olmak üzere dört markasıyla faaliyet gösteriyor. 5 bine yakın farklı ürünü tüketicilerle buluşturduklarını belirten Vehbi Keleş, “Türkçe isimleri İngiltere’de marka yaptık.

Gima UK Limited olarak, Doğu Avrupa, Makedonya ve Balkanlar’a ait ürünleri ise ‘Skanderbeg’ markası altında topladık. Ürünlerimizi pazarladığımız İngiliz market zincirleri var. Ayrıca 3 bin 500 civarında kişisel sahipli markete de ürün tedarik ediyoruz” diye anlatıyor.

240 kişiye istihdam sağladıklarını ve her yıl ortalama yüzde 25 büyüme gösterdiklerini dile getiren Keleş, geçen yıl 50 milyon pound olan cirolarında bu yıl yüzde 20’lik artış beklediklerini belirtiyor.

HUBUBAT BAŞI ÇEKİYOR

Gima UK Limited, Türkiye’den bakliyattan kuruyemişe, zeytinyağından konserve ürünlerini kadar pek çok kalemde ithalat yapıyor. Bunlar arasında hububat ürünleri başı çekiyor.

Gima UK’nin kuruluşundan itibaren Anadolu’nun hemen her bölgesinin damak zevkini İngiltere pazarına taşımayı kendine misyon edinen Keleş, İngiltere’nin farklı ve ücra köşelerine ulaşmakla kalmayıp, bazı AB ülkelerine ihracat da yaptıklarını söylüyor.

Keleş, şunları anlatıyor: “Şu anda Gima, yüzde 40 Türkiye, yüzde 40 Polonya ve geri kalan yüzde 20 de Bulgaristan, Romanya ve Makedonya olmak üzere toplam 30 farklı ülkeden 400 firma ile çalışıyor. Ürün çeşidimiz 5 bine ulaştı.”

Eski Osmanlı Coğrafyası, Orta Asya ve Kuzey Afrika ile Balkan ülkeleri kökenli müşterilerinin gıdada merkez olarak Türkiye ürünlerini tercih ettiklerini aktaran Keleş, Türk ürünlerinin yanında Akdeniz, Doğu Avrupa ve Balkan ülkeleri ürünlerini aynı marketlerden temin edebildikleri için de Türk marketlerinin çok renkli bir müşteri portföyü oluştuğunu söylüyor.

TÜRK MARKALARINA FIRSAT VAR

Keleş’e göre farklı coğrafyaların tüketim alışkanlıklarının analiz edilerek gıda coğrafyasına göre üretim ve markalaşmaya ağırlık verilmesi gerekiyor.

Brexit sonrası Türkiye’nin İngiltere ile yaptığı Serbest Ticaret Anlaşması’nın iki ülke ticaretine önemli bir ivme kazandırması bekleniyor ancak ihracat ürünlerinin genişletilmesi için de adım atılması gerekiyor.

İngiltere’de gıda sektörü her geçen gün gelişiyor ve büyüyor. Özellikle market ve restoran alanında çoğunluğu Londra merkezli başarılı gelişmeden söz etmek mümkün.

Pandemi döneminde restoran sektörünün biraz sıkıntı yaşadığını ve bir süre daha yaşayacağını düşünen Keleş, buna karşın market alanının hızla gelişmeye devam ettiğini söylüyor. Şirket olarak bu konuda bir araştırmaya da imza atmışlar.

Geçen yıl yapılan bu araştırmaya göre, market ve restoran sektöründe Türk işletmelerinin yaklaşık 10 milyar sterlin cirosu var. Bu, İngiltere şartlarında çok büyük bir rakam. Ancak bu kadar büyük bir pazara hitabeden Türk işletmelerinin sattıkları Türk ürünlerinin toplamı 200 milyon sterlin civarında seyrediyor.

Öte yandan Türk işletmelerinin ürün profili içinde Türk mallarının yüzde 10-20 oranında kalması yeterli bulunmuyor. Bu oranı artırmaya odaklanmak gerektiğini dile getiren Vehbi Keleş, “Sadece bu oranı artırmanın bile Türkiye ekonomisine sağlayacağı katkıyı düşünün.

Pazar müsait, talep var sadece şirketlerin daha fazla Türkiye ürünü tercih etmeleri bile rakamları çok değiştirecek bir potansiyele sahip” diye konuşuyor.

BAZI DÜZENLEMELER GEREKLİ

Keleş, Türkiye’nin ihracat için önemli adımlardan olan ülke yurt içi lojistiğe, kara ve demiryolu taşımacılığına önemli yatırımlar yaptığına ve üretim kalitesinin de gelişmiş ülke standartlarının gerisinde olmadığına dikkate çekiyor.

Bu ürünlerin hak ettiği ihracat kapasitesine ulaşması için halen yapılması gereken bazı düzenlemeler olduğunu düşünen Keleş, yurt dışı lojistik merkezleri kurulması ve desteklenmesinin çok önemli bir adım olacağını ifade ediyor.

Keleş’e göre, bunun yanı sıra en az bunun kadar önemli diğer adım ise pazarlama AR-GE’lerine daha fazla yatırım olmalı ve ülkemizin üretim hızına ayak uyduracak özel sektör mantığı ile ihracat birimleri oluşturulmalı.

“İHRACATÇIYA YOL GÖSTERECEK PROFESYONELLER OLMALI

“Ticaret müşavirleri olarak, yurt dışında bürokrasiyi iyi bilen, teknik donanımlı her biri alanında başarılı bürokratlar görev yapıyor.

Bu arkadaşlarımızın hepsi değerli birikimlere sahip. Ancak, ihracatçıyı, hangi ülkeye ne satabileceği konusunda yönlendirecek, pazarı iyi bilen alandan yetişmiş o ülkelerden personeller istihdam edilmeli.

Ticaret müşavirleri teknik ve bürokratik konularla meşgul olurken, hizmet verilecek ülkeyi iyi bilen, gerekirse özel sektör tecrübesi olan profesyoneller ise tamamen piyasaya göre ihracatçıya yol göstermeli.

Türkiye’nin yüksek miktarda ihracat yaptığı ülkelerdeki büyükelçiliklerinde sadece bu düzenlemenin yapılması bile rakamların yüzde 40’lara kadar artmasını sağlar.”