İngiltere İçişleri Bakanlığı, Türk vatandaşlarının doğdukları yere geri gönderilmelerinin güvenli olmayacağı sonucuna vardı.

Başbakan Rishi Sunak’ın tekneleri durdurma planı, İçişleri Bakanlığı yetkililerinin Türkiye’nin insan hakları endişeleri nedeniyle göçmenleri geri göndermek için “güvenli bir ülke olmadığını” açıklamasının ardından çöktü.

Bakanlar, küçük teknelerle Britanya’ya yasadışı yollardan gelen Türklerin sayısındaki artışın ardından Ankara ile göçmenleri geri gönderme anlaşması yapmayı umuyorlardı. Geçen yıl bu yolla gelen üç bin Türk vatandaşı, bir önceki yıla göre yüzde 162’lik bir artış göstererek, en büyük üçüncü ülke vatandaşı oldu.

Anlaşma, İngiltere’ye kaçak giriş yapan vatandaşlarının sayısını, önemli ölçüde azaltan Arnavutluk ile yapılan anlaşmayı yansıtacaktı. İçişleri Bakanlığı bünyesinde yapılan bir inceleme Türkiye’yi “genel olarak güvenli’ olma kriterlerini karşılamayan bir devlet” olarak tanımladı.

Türkiye’deki vakalara ilişkin daha önce yapılan analizlerin ve anekdot niteliğindeki kanıtların, Birleşik Krallık’ta ki Türk sığınma vakalarının yüzde 99’unun devlet korkusuna dayandığını ortaya koyduğu belirtildi. Bu kişilerin çoğunluğu, Halkların Demokratik Partisi, Kürdistan İşçi Partisi ve Gülen hareketi gibi muhalif hareketlere fiilen ya da algılanan katılımları nedeniyle rejimin “siyasi” muhalifleri olarak tanımlandı.

Değerlendirmede, Türkiye’nin terörle mücadele yasalarını “aşırı derecede” uyguladığı eleştirildi ve yargının bağımsızlığı ve özellikle “siyasi” davalarda adil yargılamanın sağlanması konusundaki endişeler dile getirildi.

Polis gözetiminde ve cezaevinde işkence ve kötü muamele iddiaları bulunuyor

Değerlendirmede ayrıca, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) aleyhte kararlarına uyumu konusunda endişeler dile getirilirken, İçişleri Bakanlığı değerlendirmesinde “hukukun üstünlüğüne bağlılık konusunda soru işaretleri olduğu” belirtildi.

The Times’ın haberine göre, Sunak’ın aynı mahkemenin ihtiyati tedbir kararlarına uymama planları göz önüne alındığında bu önemli bir gelişme.

Ruanda tasarısı, AİHM başkanının geçen ay bunun uluslararası hukukun ihlali anlamına geleceğini söylemesine rağmen bakanlara Kural 39 olarak adlandırılan bu kararları görmezden gelme yetkisi verecek.

Birleşik Krallık hükümeti, iki ülke arasında insan kaçakçılığı ve yasadışı göçle mücadeleye yönelik daha geniş çaplı çalışmaların bir parçası olarak Türkiye ile bir iade anlaşması yapmaya çalışıyor. Göçmen adaylarının kendi vatandaşlarının başarısını görüp bu yolculuğu taklit etmeye çalışmasıyla sayıların daha da artabileceğinden endişe ediliyor.

Türkiye’nin Avrupa Birliği’nin sınırındaki konumu ve ülkede bulunan milyonlarca mülteci, Türkiye’yi insan kaçakçıları için cazip bir hedef haline getireceği düşünülüyor.

Sunak, Arnavutluk’takine benzer bir sonuç elde edeceği umuduyla Türkiye ile bir anlaşma yapmaya istekli. Tiran ile 13 ay önce imzalanan gelişmiş geri dönüş anlaşmasından bu yana küçük teknelerle İngiltere’ye gelenlerin sayısı yüzde 90 oranında azaldı.

Bununla birlikte bazı çekinceler de bulunuyor. Türk hükümetinin, halihazırda tahmini 3.6 milyon Suriyeli mülteci ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki savaştan zarar görmüş diğer ülkelerden 320,000 mülteci ile dolu olan ülkeye binlerce göçmenin geri dönmesine yol açabilecek bir anlaşmayı kabul etmek konusunda isteksiz olduğu söyleniyor.

ATILACAK YENİ ADIMLAR

Önerilen iade anlaşması, iki ülke arasında insan kaçakçılığıyla mücadeleye yönelik daha geniş kapsamlı çalışmaların bir parçasıydı
Önerilen iade anlaşması, iki ülke arasında insan kaçakçılığıyla mücadeleye yönelik daha geniş kapsamlı çalışmaların bir parçasıydı

İçişleri Bakanlığı geri dönüş anlaşmasının, yasadışı göçle mücadele amacıyla Türkiye ile üzerinde çalıştıkları çok daha geniş kapsamlı tedbirler paketinin sadece bir yönü olduğunu vurguladı.

Yetkililer, Birleşik Krallık’ın Ruanda ile imzaladığı anlaşmaya benzer şekilde, Türk rejiminin siyasi muhaliflerini dönüşlerinde zulme uğramaktan koruyacak bir anlaşma ya da başka bir resmi anlaşma imzalanıp imzalanamayacağını değerlendiriyor.

Güvenli ülkelerin bir “spektrumu” olduğunu söyleyen İçişleri Bakanlığı yetkililerine göre, zulümle karşı karşıya kalan kişilerin sınır dışı edilmemesi için geri dönüşler duruma göre de değerlendirilebilir.

Bir kaynak, iki ülkenin insan kaçakçıları da dahil olmak üzere suç çeteleriyle mücadele konusunda sahip olduğu “çok faydalı işbirliği ve değerli ilişkiyi” tehlikeye atacaksa, geri dönüş anlaşması görüşmelerini zorlamak istemeyeceklerini söyledi.

The Times gazetesi Ağustos ayında, İngiltere ve Türkiye’nin Manş Denizi’nden göçmen geçişlerinde kullanılan küçük tekneleri imal eden insan kaçakçılığı çeteleri hakkında canlı istihbarat paylaşımı konusunda anlaştıklarını bildirmişti.

Güvenlik kuvvetleri ortaklığı, İngiltere’nin Avrupa’da yasadışı göçmen yolculuklarını kolaylaştıran suç çetelerini çökertmek için ortak operasyonlarda işbirliğini güçlendirmek üzere Ulusal Suç Ajansı’ndan daha fazla görevliyi Türkiye’ye göndermesine istediği belirtilmişti.

Yeni mutabakat zaptı aynı zamanda İngiliz ve Türk makamları arasında gümrük verilerinin, bilgi ve istihbarat akışlarının değişimini arttıracak ve hızlandıracak, böylece şüpheli kaçakçıların sınırlarda tespit edilmesi ve durdurulması kolaylaşacak.

Konuyla ilgili medyada yer alan haberler, Türkiye’nin, göçmen kaçakçılarının Kuzey Fransa’dan Manş Denizi’ni geçerken kullandıkları botların üretiminde ana merkez haline geldiği iddialarını yineliyor.

Bu ekipmanlar daha önce ağırlıklı olarak Çin’de üretiliyordu ancak UK Border Force tarafından elde edilen kanıtlar küçük botların giderek daha fazla Türkiye’de üretilip satıldığını gösterdi. Her yıl yüzlerce küçük tekne ve tekne parçasının Avrupa üzerinden nakledildiği tahmin ediliyor.

Perşembe günü yayınlanan yeni İçişleri Bakanlığı rakamları, Ocak ayında toplam 1,335 göçmenin küçük teknelerle Manş Denizi’ni geçtiğini ve bunun geçen yılın aynı ayına göre yüzde 13’lük bir artış olduğunu ortaya koydu.

Bir İçişleri Bakanlığı sözcüsü şunları söyledi: “Uluslararası işbirliği yasadışı göçle mücadelede çok önemli bir rol oynamaktadır ve Birleşik Krallık ile Türkiye, geleceğe odaklı bir ilişkiye sahip yakın stratejik ortaklardır.

“Bir kişinin Birleşik Krallık’ta yasal olarak bulunma hakkı olmadığı durumlarda, bu kişiyi kendi ülkesine geri göndermeye çalışacağız. Koruma talepleri, uluslararası yükümlülüklerimize uygun olarak her bireyin kendi esasına göre değerlendirilir; zulüm veya ciddi zarar görme riski altında olduğu tespit edilen hiç kimse iade edilmeyecektir.”

(Kaynak: Olay)