İlk girenler, ilk çıksın

Politikanın, siyasi partilerin, Meclis’in yenilenmeye gereksinimi var.
Her türlü seçilmeye, süre olarak sınırlama getirmek başarılmalıdır.
Çalışma hayatında işten durdurma gündeme geldiği zaman, SON GİREN İLK ÇIKAR ilkesi çalıştırılır. Politikada değişim isteniyorsa bu kural tam ters olarak çalıştırılıp İLK GİRENLERİN İLK ÇIKMASI SAĞLANMALIDIR.
Bir tek bu bile başarılsa siyasetin önünün nasıl açılacağını hep birlikte göreceğiz.


Kıbrıs sorununun çözümünü istediğimizi en çok Annan Planı döneminde ortaya koyduk.
Keşke Kıbrıslı Rumlar da evet demiş olsaydı.
Onlar da evet deseydi şimdi Kıbrıs’ta yaşamın çehresi çok faklı olurdu.
Kıbrıs sorununun çözümü çok mu önemlidir?
Kıbrıslı Türkler açısından, EVET çok önemlidir.
Son dönemde yaşananları gördükten sonra buna bin kat daha fazla inandım.
***
Hiç kimse yanlış anlamasın.
Aslında yanlış anlayacak olanlar çok da umurumda değildir.
Belki de yanlış anlar gibi görünüp rahatsızlık ortaya koyanlar, koyacak olanlar doğruyu tam anlamışlardır.
Tam olarak anladıkları için rahatsız olmaktadırlar.

***
Çözüm olmayıp, kendi kapalı dünyamızda yaşadığımız sürece yukarıdan aşağı kirlenme kaçınılmaz bir alın yazısı gibi sürüp gidecek.
Şimdi birileri ortaya çıkıp, “Kardeşim yaşadığımız kirlenmelerle, çözümün ne alakası var?” sorusunu sorabilir.
Çok alakası var.
Dünyaya entegre olmayan yaşamı, en çok bizi yönetenler sever.
Neden sever?
Çünkü kriterlerimiz kendi dünyamızın kriterleridir.
Her hangi önemli bir görevde bulunmak için gerekli vasıflara sahip olmak gibi bir düşünce yoktur.
Sadakat ve emre itaat gerekli olandır.
Sadakat ve emre itaat, ya haksız bir elde edişin, karşılığının ödenmesi ya da haksız bir şeyle elde etmenin yatırımıdır.
Acı ama gerçek siyaset dünyamız bu temelde şekillendi.
***
Kendi dünyamıza kapalı siyaset yapıldığı için birkaç yüz kelime siyaset yapmaya yeter de artar bile.
Politika nedir?
Bizim dünyamızda seçilmeyi becermektir.
Nasıl olursa olsun seçilmek tamam mı?
Evet tamamdır.
Bunu en son UBP başkanlık yarışıyla ilgili söylediğimi sanmayın.
Hatta UBP’deki genel başkanlık yarışı, “politika nedir?
Bizim dünyamızda seçilmeyi becermektir.
Nasıl olursa olsun seçilmek tamam mı?
Evet tamamdır.” ifadelerini yazdıktan sonra aklıma geldi.
***
Bizde seçimler geride kalan dönemin muhasebesinin yapıldığı, yıkanmanın temizlenmenin olduğu dönemlerin tam tersidir.
Seçim dönemlerinde kirlenme zirve yapar.
Seçim biter, yaşanan rezillikleri en kolay unutanlar siyasetin kaşarlanmış isimleridir.
Tabii temiz insanlar bunları hayretler içinde seyreder.
Bırakın farklı partiler arasındaki ağız dalaşmalarını, aynı parti içindeki insanların bir birine attığı “kazıklar”, birbirleri için söyledikleri normalde yaşam boyu yüzlere bakamama nedeni olması gerekir.
Ama tam tersi olabiliyor.
Birbirleri için söyledikleri kulaklarda yankılanırken sarmaş dolaş olabiliyorlar.
Böyle olunca da vatandaş bunlar için, “Gündüz kahvehanede kavga edip, akşam hırsızlığa birlikte giderler” diyor.
***
Meclis, politikanın profesyonel kadrolarının buluştuğu yerdir.
Meclisin toplam bir kalitesi olması gerekir.
Oraya insanların baktığı zaman saygı duyması isteniyorsa o kalite çok kolay fark edilecek şekilde var olmalıdır.
Peki bizim Meclisimizde siyasi kalite var mı?
Bu sorum özellikle 50 milletvekilinedir.
Eller vicdana konulduktan sonra bir tekinin bile “Evet, Meclis’in kalitesi tamamdır” diyebileceğini düşünemem.

***
Seçim ve Halk Oylaması Yasası, Siyasi Partiler Yasası ve Meclis İçtüzüğü üzerinde çalışma yapılıyormuş.
Yanılmayı çok arzu etmeme rağmen bu Meclis yapısında, işe yarar, önemli, köklü bir değişim çok zor üretilir.
Neden?
Çünkü milletvekillerinin yüzde doksan beşi kendini düşünür.
Ülke ve toplum için değil kendi için düzenlemeyi kabul edebilir.
Önce bir miktar delege ardından da bir miktar seçmen ayarlayıp seçilmeyi becerenlerin Kuzey Kıbrıs’ın tek seçim bölgesi olmasını kabul etmesi olası mı?
***
Politikanın, siyasi partilerin, Meclis’in yenilenmeye gereksinimi var.
Her türlü seçilmeye, süre olarak sınırlama getirmek başarılmalıdır.
Çalışma hayatında işten durdurma gündeme geldiği zaman, SON GİREN İLK ÇIKAR ilkesi çalıştırılır. Politikada değişim isteniyorsa bu kural tam ters olarak çalıştırılıp İLK GİRENLERİN İLK ÇIKMASI SAĞLANMALIDIR.
Bir tek bu bile başarılsa siyasetin önünün nasıl açıldığını hep birlikte göreceğiz.

Günün sözü:

Toplumsal görevler, toplum düşünülmeden yapıldığı sürece, kişiler kazanır, toplum kaybeder.



(Havadis gazetesinden alınmıştır)