İKTİDARIN ÜLKEYİ YÖNETME ŞEKLİ

Başdanışmanlar medya muharebesi arasında kaynayıp gitti..

Başbakan’ın Başdanışmanı Akdoğan’ın CNN Türk’te söyledikleri önemliydi.. İktidarın kendini her daim temize çıkarma politikasının bariz örneğiydi..
Geçmiş 10 yıla bakalım.. İktidar her zaman haklı!.. Kötü giden, sekteye uğrayan işler olursa müsebbibi başkası..
Karar veren, yapan eden iktidar olsa da başkası..
Bir şeyler doğru düzgün yapılmamışsa, yalapşap olmuşsa, bilin ki sorumlusu mutlaka muhalefettir veya iktidara o konuda muhalefet edenlerdir..
Son örnek..
İstanbul’a atanan Terörden Sorumlu Emniyet Müdür Yardımcısı.. İşkenceden mahkûm olmuş, zaman aşımından yırtmış.. Türkiye üç defa AİHM’de suçlu bulunmuş, ceza yemiş..
Tanıklar var, mağdurlar var, mahkeme kararları var..
İktidar yanlış mı yaptım diye düşünmek yerine, gündeme getirenleri, dillendirenleri suçladı..
Zamanlaması manidardır dedi gizem yarattı..
Kabahat devri yapmaya çalıştı!..

*

İktidarın anlayışı bu..
Gelelim Başdanışman Akdoğan’ın TV söyleşisine.. Başdanışman’a 4+4+4 sistemi de soruldu.. İlkokula başlama yaşının beşe indirilmesi..
Başdanışman gayet rahat bir dille muhalefeti suçladı.. Teknik düzeyde tartışılması lazımdı dedi.. Pedagojik değil, ideolojik tartışma yapıldığını söyledi..
Muhalefetin meseleyi dindarlığa çektiğinden şikâyet etti.. Eğitim sistemi altüst edilirken eğitimin konuşulmamasını buna bağladı..
Haksızlık etti..
İnsaflı, vicdanlı davranmadı..
Doğruyu söylemedi..

*

Niye mi?

İktidar, yeni eğitim düzeni eğitimciler tarafından tartışılsın, eğrisi doğrusu ortaya konulsun isteseydi önce kendi Milli Eğitim Bakanlığı’nın içinde tartıştırırdı.. Yasayı bakanlık uzmanları hazırlardı.. Kamuoyu bilgilenirdi..
Değişiklik, bakanlığın haberi olmadan Meclis’e getirildi.. Komisyonda önerge üzerine önerge verilerek şekillendirilmeye çalışıldı..
Hatırlayın.. Milli Eğitim Bakanı bir ara şaşkına dönmüştü.. Bakan ilk başta okul yaşının beşe indirilmesine şiddetle karşı çıkıyordu.. Sonra ne olduysa şiddetle savunmaya başladı..

*

Yasa paldır küldür Meclis’ten geçti.. Bakanlık yasa geçtikten sonra ne yapıp ne edeceğini düşünmeye başladı..
Neden mi böyle oldu?
Başdanışman’ın söylediğinin tam tersi; iktidar pedagojik tartışma istemedi de ondan.. Çünkü amaç eğitimin çıtasını yükseltmek değildi.. Amaç; imam hatiplerin orta kısmını açmaktı..
Nitekim öyle oldu...

*

Yasanın oldu bittiye getirilmesi, bakanlıktan kaçırılması, Bakanlar Kurulu’nda konuşulmamasının nedeni buydu..

*

Bu yöntem son yıllarda iktidarın ülkeyi yönetme biçimi oldu.. En önemli değişiklikleri gecenin bir saatinde önerge ile halletmek çalışma biçimi haline geldi..
Amaç hem halkın öğrenmemesini sağlamak hem de milletvekillerinden kaçırmaktı..
Oldu bittiye getirmek..

*

Özel yetkili mahkemeler değişikliği de böyle olmadı mı? Gece yarısı önergesiyle..
Önerge sahibi iki laf ediyor, kabul edenler etmeyenler.. Sabah bi uyanıyorsun mahkemelere yeni düzen gelmiş..
Sızan bilgilere göre, iktidar adamları neyi değiştirmek istediklerini muhalefetten bile gizlemiş..
Muhalefete bile söylememişler..
Medyaya sızar, kamuoyunun haberi olur, tartışma başlar diye..

*

Lafı uzatmaya gerek yok.. Bu konuda örnek çok..
Bu AKP’nin ülkeyi yönetme biçimi oldu.. Bu sebeple Başdanışman’ın şikâyeti anlamsız..
Bu düzeni kuran kendileri..
Bırakın milleti milletin vekillerinin bile haberi    olmadan yasa yapma uzmanı oldular!..
Ne diyelim..

 

Cuma hutbesinde imam hatip propagandası

Cuma günü Gayrettepe’deki Nimet Abla Camii’ne gittim..
Hoca cuma hutbesinde cimriliğin kötülüklerini anlattı, sonra sözü dolandırdı okullara getirdi..
Kaymakamın gayretleriyle Şişli ilçesinde iki tane imam hatip ortaokulu açıldığını söyledi..
Ve çocuklarımızı bu okullara yazdırmamızı tavsiye etti..
Cuma hutbesinde!
Kim adına tavsiye etti?
Hükümet adına mı, kaymakam adına mı, Diyanet adına mı, kendi adına mı?
Kimin adına olursa olsun hepsi sorunlu..
Hepsi yakışıksız.. 
Hayatımda ilk defa bir imamın cuma hutbesinde okul önerdiğini gördüm.. İmam hatip propagandası yaptığına, insanları yönlendirdiğine şahit  oldum..
Siyaset yaptı..
Cuma hutbesinin alet edilmesine çok üzüldüm..

*

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in Diyanet’i hükümetin fetva kurumu haline getirme isteği ortadaydı ama..
İşin bu raddeye geleceğini tahmin edemezdim..
Anlaşılan o ki; ortaokulları imam hatipleştirme kampanyasını hükümet adına imamlar üstlenmiş..

*

Bu yıl böyle.. Yasa hazırlıksız çıktı; aceleye geldi... Seneye görün.. Diyanet’in izniyle imamlar canla başla çalışacaktır..
Her çocuk bir gün imam hatipli olana kadar!

(Milliyet gazetesinden alınmıştır)