Londra merkezli ünlü restoran zinciri Sofra ve Özer’in kurucusu Hüseyin Özer, Tokat’ta tarihi bir evi satın alarak, hem restoran hem de aşçılık okulu olarak değerlendireceğini açıkladı. Özer, eğittiği öğrencileri sadece meslek sahibi yapmakla kalmayıp, aynı zamanda onları işletmeci olarak yetiştirmeyi amaçladığını belirtti.
GENÇLERE MESLEK VE KÜLTÜREL EĞİTİM
Hüseyin Özer, eğitimin yalnızca mesleki becerilerle sınırlı kalmayacağını, aynı zamanda ahlakî değerler, disiplin ve işletmecilik yeteneklerini de kapsayacağını vurguladı. Özer, “Ben çalışanları sadece birer eleman olarak değil, patron olarak yetiştiriyorum. Patron olmak, sadece emir vermek değil; temizlikten servise, yemek yapmaktan müşteri karşılamaya kadar her işi yapabilmeyi gerektirir” dedi.
Eğitim programı kapsamında öğrencilerin, 3 ila 5 ay içinde tüm gerekli bilgileri öğrenerek sektörde donanımlı hale geleceğini belirten Özer, eğitimin yalnızca mutfak sanatlarıyla sınırlı kalmayacağını, aynı zamanda işletme yönetimi ve yabancı dil eğitimi de verileceğini belirtti.
SOFRA USULÜ LOKANTALAR DÜNYA ÇAPINDA AÇILACAK
Hüseyin Özer, Türkiye’de yetişen aşçıların kendi restoranlarını açabileceklerini, ancak yurt dışında yaşayan mezunlara destek olmayı hedeflediğini söyledi. Özer, “Türkiye dışında Sofra usulü lokantaları dünyanın dört bir yanında açmak istiyorum. Mesleğini öğrenen şeflere istemeleri halinde yatırımcı ubalarak bulundukları ülkelerde restoran açmalarını sağlayacağım. Mezunlarım yurt dışında kendi restoranının patron olacak” diye konuştu.
Bu projeyi tamamen kendi imkanlarıyla hayata geçirdiğini vurgulayan Özer, restoran açma sürecine yatırımcıları da dahil etmeyi planlıyor. “Ben, yatırımcıları bir araya getirebilir, doğru sistemi kurabilirim. Dünyada ilk defa böyle bir projeyi gerçekleştirebilirim” diyerek bu konudaki ciddiyetini ortaya koydu.
TARİHİ EVDE ULUSARARASI AŞÇILIK EĞİTİMİ
Hüseyin Özer, satın aldığı evin tarihi olduğuna dikkat çekerek, burada eğitim alarak geleceğin şefleriyle (aşçı) Türk mutfağını küresel çapta tanıtmayı hedeflediğini kaydetti.
Bu okul-restoranda eğitim alacak öğrencilerin birer kültür elçisi olacağınının altını çizen Özer sözlerini, “Son nefesime kadar ‘Başkalarının hayatına dokunabildim’ diyebilmek istiyorum” diye tamamladı.