'Hoca Efendi' Fenerbahçe ve polis

Cemaat bu operasyonları bir bütün olarak destekliyor mu? Fethullah Hoca yaşanan süreçlerin gerçekten içinde mi? Net bir şey söylemek imkânsız.

Fenerbahçe’ye yönelik şike operasyonunun Gülen Cemaati tarafından düzenlendiğine ilişkin yaygın tartışma gündemin başına oturdu. Siyasetle ilgilenmeyen kesimler bile bu tartışmaya dahil oldular. Fenerbahçe taraftarlarının öfkesi, kamuoyu önünde sergilenen örgütlü bir tepkiye dönüşmüş durumda.
Günlerdir süren bu tartışmayı izledim ve haksız bir yargıda bulunma endişesiyle yorum yapmaktan kaçındım.
Bizzat Fethullah Hoca da bu tepkilere cevap vermek gereğini duydu. Günlük köşe yazısı yazan, Fenerbahçeli olan, cemaati 20 yıldır yakından izleyen ve tanıyan birisi olarak ben de bazı değerlendirmeler yapma ihtiyacı duyuyorum. 

Değişim ve cemaat

Türkiye’nin siyasi, sosyal, ekonomik olarak kendini yeniden tanımladığı, zihniyetlerin yeniden şekillendiği bir dönüşüm sürecindeyiz. ‘Gülen Cemaati’ de bu değişimin önemli bir aktörü ve aktif bir oyuncusu.
Değişimin asıl etkili gücü tabii ki AK Parti iktidarı. Değişim ‘dümdüz’ ilerlemiyor, eleştirileri hak eden hatalar yapılıyor. AK Parti’nin de ‘cemaat’in de geçmişinde bir demokrasi alışkanlığının, bir özgürlükçü zihniyet birikiminin olmamasının da bir sonucu olarak, bu değişim süreci ‘dünyanın gelişim çizgisi’ne çeşitli biçimlerde ters düşebiliyor.
Türkiye’nin ekonomik büyümesine paralel olarak ‘cemaat’ de büyüdü. Özellikle, Anadolu girişimcisini örgütledi ve onların dünyanın dört bir yanına yayılmasında etkili oldu.
Bir başka gelişme de devletin içinde oldu. Cemaate yakın isimler, devletin birçok kademesinde olduğu gibi yargı ve polis içinde de güç kazandılar.
Cemaat, bir ‘yönetim kurulu’ veya resmi bir yönetim merkezi olan bir yapı değil. Hangi polisin, hangi savcının, hangi yargıcın, hangi bürokratın ‘cemaat’ten olduğuna ilişkin bir değerlendirme yapmak doğal olarak kolay değil.
AK Parti’nin ve ‘cemaat’in genişleyen etki alanları, kaybedenlerin tarafında bir iktidar ve ekonomik güç alanı kavgasını beraberinde getirdi. Bu büyümeden hoşnutsuz kesimler, (darbe girişimine niyetlenebilecek kadar) yoğun bir direnç gösterdiler. 

Operasyonu ‘cemaat’ mi yaptı?

Fenerbahçe, Kadıköy merkezli bir takım. Taraftarlarının önemli bir kesimi Ulusalcı ve Kemalist. Fenerbahçe’ye karşı başlatılan polis operasyonu ile bu çevrelerdeki tepkisellik de yükselişe geçti.
‘Cemaat’e yakınlığı ile bilinen bazı kalemlerin operasyon sırasındaki militan tutumları, tepkisel psikolojiyi şiddetlendirdi.
Ergenekon, Balyoz, Kafes davalarındaki ‘militan habercilik’lerinden elde ettikleri enerji ile Fenerbahçe’ye de yüklendiler. Fenerbahçe’ye de darbecilere karşı kullanılan dil kullanıldı, ‘operasyonun müdürü’ tarzında bir üslup sergilendi. (KCK tutuklamalarında; özellikle Büşra Ersanlı ve Ragıp Zarakolu’nun tutuklanması sırasında da ‘cemaat’ yayın organlarında militan bir dille karşılaşmıştık.)

Polis ve yargı yoluyla ülkedeki dönüşüm sürecini derinleştirmeye hevesli ‘operasyoncu zihniyet’, devlet içindeki eski alışkanlıkları büyük ölçüde devralan, ‘linç’ ağırlıklı kampanyalar yürüttü.
“Operasyonların sorumlusu ‘cemaat’ mi yoksa hükümet mi” sorusu hâlâ gündemin merkezinde. Cemaat bu operasyonları bir bütün olarak destekliyor mu? Fethullah Hoca yaşanan süreçlerin gerçekten içinde mi? Net bir şey söylemek imkânsız. Tabii, şunu hatırlamakta yarar var: Operasyonları yapan polisler, Fethullah Hoca’ya değil, İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’e bağlılar. Eğer bir tepki gösterilecekse öncelikle hükümete gösterilmeli. Doğru ve meşru olan budur.

‘Cemaat’e gelince.. Öyle yayınlar yapıldı ve yapılıyor ki “Tepkilere biraz da bunlar neden oluyor” demeye, bir sorgulama yapmaya hakkımızın olduğunu düşünüyorum.

(Radikal gazetesinden alınmıştır)