Net olarak ortaya çıktı ki, 28 Temmuz seçimleri sonrası Meclis’te görmek istediklerinde ezici çoğunluk, yeni ya da genç isimler.
“Yeni ya da genç” ifadesini seçerek sizlerle paylaşıyorum.
Çünkü özellikle partisel bağı güçlü olmayan vatandaş yaşı kaç olursa olsun siyasetin eski isimleri için “artık yeter” diyor.
Hak etsin ya da etmesin çok da ayırım yapmıyor.
Bir anlamda kurunun yanında yaş da yanıyor.
Şu ana kadar siyasetin eski yüzleri için güzel konuşan bir tek kişi duymadım.
Dün Samanbahça, Girne Caddesi ve Sarayönü’ndeydim.
28 Temmuz’daki erken genel seçime sayılı günler kaldı.
Sayılı günler kalmasına karşılık yolda, sokakta, seçimlere ilgi, seçimlerle bağlantılı heyecan şimdiye kadar görülmemiş düzeyde düşük.
Fark ettim, vatandaş da kendisini tribünlere yerleştirmiş kendisi dışında kalanlarının heyecansızlığını sorguluyor.
***
Çok partili seçimler bakımından 1976’yı başlangıç alırsak, 37 yıldır yaşadığımız seçimlerin hiçbirinde seçim, partiler, adaylar ve aday yakınlarıyla sınırlı böyle bir kampanya dönemi yaşamadı.
Partiler çeşitli yerleşim merkezlerinde mitingler, seçim toplantıları düzenlemeye başladı…
Henüz bu tür bir toplantı izleme şansı bulmadım.
Dünkü iletişimlerimde ilgiyi sordum.
Yaşamını Alayköy’de sürdüren bir insanımızın anlattıkları aynen şöyle: “Alayköy’de büyük kabul edilen bir partinin mitingi vardı. Oğluma, ‘Git bir bak da gel’ dedim. Oğlum gitti… Döndükten sonra dedi ki. ‘Baba kalabalık fena değildi ama kalabalığın içinde köyden olanların sayısı üçü beşi geçmezdi. Geldiler toplantıyı yapıp gittiler.’ Sanırım her tarafta durum böyledir.”
***
Kıbrıs Türk siyasal yaşamının merkezlerinden biri de Sarayönü, Atatürk Meydanı’nda Dikilitaş’ın çevresidir.
Kahveleri yudumlarken konuşuyoruz da…
Sohbete katılanların ortak buluşma noktası kimsenin parti savunması yapmaması.
Seçime şunun şurasında on gün kaldı insanlar hala parti kıyası yerine aday kıyası yapıyor.
Parti tercihi yönünde sıkıştırıyorum, en azından sohbete katılanlar temelinde görüyorum ki kimse konumunu terk etmiyor.
Gönüllerde parti yok gibi görünürken, herkesin gönlünde bir ya da birden fazla aday ismi var.
Benimsediği parti için oy isteme yerine benimsediği aday için oy isteyenler dikkat çekiyor.
Gönüllerde parti yok, diyorum, ancak UBP’yi eleştirme noktasında vatandaş daha açık tavırlı.
***
Aday temelindeki tercihin kaynağına inmeyi de denedim elbette.
Bir yerlerden tanıdıklığın payı var mı?
Elbette var.
Ancak özellikle orta yaşın üzerindeki grubun iyi bir televizyon izleyicisi olduğunu gözledim.
Kuzey Kıbrıs televizyon kanallarındaki haber, siyasi içerikli programlar izleniyor.
O programlarda yurttaşın anladığı dilden konuşanlardan aday olanların bu seçimde avantajlı olacağı kanaatim dünkü gözlemlerimde güç kazandı.
CTP-BG’den aday olan Tufan Erhürman, için çok güzel sözler söyleyen yaşlı bir amcamız daha sözlerini tamamlamadan orada bulunanların onay vermesi dikkat çekiciydi.
Anlaşıldı ki orta ve yukarısı seçimle ilgili gelişmeleri yolda, sokakta, meydanda değil evinde ekranlardan izlemeyi tercih ediyor.
Ekrandan izleyerek oluşturduğu kanaat ise başka etkilemelere kapalı gibi.
***
Net olarak ortaya çıktı ki, 28 Temmuz seçimleri sonrası Meclis’te görmek istediklerinde, ezici çoğunluk yeni ya da genç isimler.
“Yeni ya da genç” ifadesini seçerek sizlerle paylaşıyorum.
Çünkü özellikle partisel bağı güçlü olmayan vatandaş yaşı kaç olursa olsun siyasetin eski isimleri için “artık yeter” diyor.
Hak etsin ya da etmesin çok da ayırım yapmıyor.
Bir anlamda kurunun yanında yaş da yanıyor.
Şu ana kadar siyasetin eski yüzleri için güzel konuşan bir tek kişi duymadım.
Seçim gününe artık fazla zaman yok.
Partiler son kozlarını iyi oynamak durumunda.
Peki partilerin aday temelinde hangi kozları güçlü?
Bu sorunun yanıtı çok açık.
NİTELİKLİ GENÇ ADAYLARI PARTİLERİN EN BÜYÜK AVANTAJIDIR.
Bu yüzlerini toplumla buluşturup, genç yüzlerle projelerini anlatan partiler kazançlı çıkacak.
***
Partilerin içinde giderek kızışan yarış ya da liste savaşını dedikodularına vatandaş kulak vermeyi seviyor.”
“BKP hariç liste savaşı olmayan parti yok” dedikten sonra şunları ekledi bir vatandaş: “Ben yıllar evvel CTP’ye oy verirken en önemli tercih nedenim kendi aralarında yarış olmamasıydı. Şimdi artık o CTP yok. BKP’ye özel bir yakınlığım yok ama eski CTP’yi hatırlattıkları için BKP’ye oy verebilirim.”
BKP’nin oylarında bir artış olduğuna dair yaygın düşüncenin bir ucunu böylece yakalamış oldum.
***
Elektrik Malzemeleri satan K. Kaymaklılı Sevgili Ahmet Ruso’da da durdum.
Orada polis teşkilatının üst düzey görevlerinden emekli Osman Aydın’ı da buldum.
Daha ben sormadan, “Nedir bu heyecansızlık?” diye bana soruldu.
Meydanda konuştuklarımızı özetle aktardım.
Aslında aktardıklarım günlerdir, haftalardır yaptığım gözlemlerimin de ürünüydü.
Televizyonun etkisinde buluşurken, gençlerden başlayıp, orta yaşı da kucaklayan internet kullanımının siyasi etkileri de görsel kalabalıkların engeli.
Ahmet Ruso, “Seçimlerle ilgili ne öğrenmek istersen internet de, televizyonlar da var. Gidip da meydanlarda konuşulanları dinleyerek öğrenme devri kapandı” dedi.
***
Arabaya yaklaşırken son bir yorum daha aldım ayaküstü sohbette…
İşte o yorumda söylenen: “Seçime çok az zaman kaldı. CTP’nin alacağı oy belli. Bundan sonra çok değişmez. TDP hatalar nedeniyle sarsılmaya devam ediyor. Ancak Meclis’te mutlaka temsil edilir. BKP seçimin sürpriz partisi olmaya aday. Seçimin kaderini UBP ile DP-UG arasında gidip gelen oylar belirleyecek. UBP ile DP hem oyları hem de sandalyeleri paylaşacak. Bu işten zararlı çıkacak olan da UBP olacak.”
Günün sözü: Seçimler, demokrasi kültürünün de sınavıdır.
(Havadis'ten)