28 Şubat soruşturması ile ilgili gelişmeleri izlerken CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu enteresan bir çıkış yaptı.
Dedi ki, \'Ben de Batı Çalışma Grubu\'nun bizzat mağduruyum.\'CHP liderinin \'yeni CHP\' söylemini ve partiyi ayağa kaldırma çabalarını takdir ediyorum ama bu açıklaması üzerine bir şeyler söylemem şart.
Şöyle ki; Nisan 2008\'de \'BÇG Kılıçdaroğlu\'nu fişlemiş\' başlığıyla BÇG\'nin dönemin SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu\'nu da fişlediğini haberleştirmiştim.
Haberin orijinal tarafı da buradaydı zaten.
İrtica avına çıkan BÇG Kılıçdaroğlu için de hayli hacimli bir dosya tutmuştu.
İddialar da yenir yutulur cinsten değildi. Hatta \'nefret suçu\' sayılabilecek bir şey yapıp CHP liderinin Ermeni kökenli olduğunu bile iddia etmişlerdi.
Dosyadaki ifadelere bir cümle bile eklemeden BÇG\'nin iddialarını sıraladık. Ertesi gün de Kılıçdaroğlu\'na mikrofon uzattık.
Kemal Bey haberimize çok tepki gösterdi. Oysa yüklenmesi gereken biz değildik. Çünkü fişlemeyi yapan, o dosyadaki iddialar doğru olmasa bile arşivleyip üzerine sayı numarası veren devletin bizzat kendisiydi.
Üstelik o dönemde AK Parti henüz yoktu, Erdoğan İstanbul belediye başkanıydı.
Kılıçdaroğlu, İstanbul adaylığı açıklanacakken, haberden 7 ay sonra beni dava etti. Belki de başka siyasi planları vardı. Avukatları \'Sizden yüklü bir tazminat alacağız, mahkûm olacaksınız\' dediler. Çıktık hakim önüne. Resmi yazışmalar yapıldı, habere dayanak oluşturan dosya istendi vs.
Kılıçdaroğlu\'na göre böyle bir dosya yoktu. Mahkeme, Başbakanlık\'tan resmi yazıyla dosyayı istedi. Hacimli bir dosya mahkemeye ulaşınca işin rengi değişti.
Belgeler sağlam olunca mahkemeyi ben kazandım.
Belgeleri görünce mahkemeden kaçtılar
Daha doğrusu Kılıçdaroğlu ve avukatları kaybedeceklerini gördükten sonra çağrılarımıza rağmen davayı takip etmediler.
Dolayısıyla dava düştü.
Tabii ki burada Kılıçdaroğlu\'nun avukatları arkadan dolanmış oldular. Çünkü şekil şartları itibarıyla haberimiz doğruydu. BÇG arşivinde bir dosya mevcuttu.
Kimin hazırladığı, hangi amaçla hazırladığını en azından biz bilmiyorduk ama haberde de dediğimiz gibi bir dosya vardı ve içindeki iddialar yenir yutulur değildi.
Mahkeme rutin işlemiş olsaydı Kılıçdaroğlu\'nun \'Kürtçü-bölücü\' diye fişlendiği mahkeme kararıyla sabit olacaktı.
Oysa Kılıçdaroğlu\'na o gün de söylemiştim.
Bu dosya her şekilde haberdir ve aslında BÇG\'nin fişlediği bir bürokrat olarak mağdur bile sayılırdı. Ama
CHP lideri ısrarla \'Bunlar dedikodu\' dedi durdu.
Daha sonra da gidip Başbakanlık\'a dava açtı. Üstelik benim mahkemeye verdiğim dosyayı delil olarak kullandı.
Şimdi ise daha önce \'yok dediği, dedikodu saydığı fişleme ve evraklar\' üzerinden \'Ben de mağdurum\' diyerek önceki açıklamalarıyla çelişiyor.
Kılıçdaroğlu, 28 Şubat soruşturması başlayınca \'İntikam duygusuyla adalet aranmaz\' diyerek aslında çok kötü bir açıklama yaptı.
Oysa strateji bilen bir parti \'Bu soruşturmayı bunca yıl niye açmadınız\' diye yüklenir ve puan toplardı.
Dünkü açıklamasındaki diğer yanlışlıklara gelince.
Kılıçdaroğlu söz konusu dosyanın seçim öncesinde hükümet tarafından servis edildiğini ve mitinglerde
kullanıldığını iddia etti.
O dönemde aday bile değildiniz
Öncelikle hatırlatayım.
O haberi yaptığımda Kılıçdaroğlu ne İstanbul\'a adaydı ne de genel başkanlık gündemdeydi. Genel başkanlık ise sıfır ihtimal olarak görülüyordu.
Bir diğer iddiası dosyanın hükümet tarafından servis edildiği.
Kendi dönemlerinde öyle bir iktidar-medya ilişkisi içinde olabilirler. Fakat ben o haberi kimden nasıl
aldığımı çok iyi biliyorum. Ayrıca bugüne kadar hükümetten servis edilen tek haberim bile yok.
Ayrıca Başbakanlık mutlaka davalık olacak bir dosyayı kimseyle paylaşmaz. Çünkü işledikleri suçu kabul etmiş olurlar.
Sonuç itibariyle; 28 Şubat\'ın, BÇG\'nin mağduru olma şerefini 2008 Nisan\'ında benim haberime dava açarak kaybettiniz Sayın Kılıçdaroğlu.
(BUGÜN)