ÇAĞIMIZIN hukuk anlayışını belirtmek için iki karardan bahsedeceğim; biri Fransız Anayasa Konseyi’nin kararı, öbürü bizim HSYK’nın kararı...

Sarkozy’nin çıkarttığı kanun malum; Sosyalistler de desteklemişti... Karara karşı hem Sarkozy’nin partisinden hem Sosyalistlerden 147 parlamenter Anayasa Konseyi’ne iptal davası açmıştı. Bizde milletvekilleri, liderlerinin izni olmadan Anayasa Mahkemesi’nde veya Danıştay’da iptal davası açabilir mi?!

Demokrasimizin olgunlaşma düzeyini yansıtan bir sorudur bu!

Fransa Anayasa Konseyi’nin üyelerini tamamen politikacılar atamaktadır: Cumhurbaşkanı, meclis başkanı ve senato başkanı... Dahası, hepsi politikacı olan eski cumhurbaşkanları da konseyin tabii üyeleridir.

Çünkü anayasal yargı, adli yargıdan farklıdır. Siyasi işlevi önemli olduğu için, anayasal yargı üyelerinin tamamını mesela Almanya’da da parlamento seçmektedir.

Bizde durum tersinedir.

Fransa’da anayasa hukuku

AB Adalet ve İçişleri Konseyi’nin 19 Nisan 2007 tarihli “Çerçeve Kararı” vardır: Irkçılığın ve Yahudi soykırımını inkârın bütün AB devletlerinde suç sayılmasını öngörmektedir. Sarkozy, çıkarttığı kanunla buna “Ermeni soykırımı”nın da eklenmesi amacını güdüyordu. Öyle olsaydı Türkiye bütün AB ülkelerinde çok büyük sıkıntıya girerdi.

Fransız Anayasa Konseyi, Sarkozy’nin çıkarttırdığı kanunu “fikir özgürlüğü”ne aykırı buldu, daha önemlisi “parlamenterler tarihi gerçekler konusunda karar alamaz, bu, kuvvetler ayrılığına aykırıdır” diye karar verdi...

Dikkat; Fransız Anayasa Konseyi’nde bu kararı veren üyelerin çoğunluğu, başta Konsey Başkanı Jean Louis Debre olmak üzere De Gaulle’cü gelenekten gelmektedir, Sarkozy’nin partisinde eskiden ya politika yapmışlar veya o kanaldan atanmışlardır!

Fakat politik eğilimleri ne olursa olsun, karar verirken üç temel hukuk metnine dayanmışlardır: Fransız Devrimi’nin İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Fransız Anayasası’nın “kamusal özgürlüklerin kullanılması”ndan bahseden 34. maddesi...

Görülüyor ki, kendilerini atayan siyasi eğilime göre değil, görevlerinin gerektirdiği hukuk normlarına göre karar verdiler.

İmrenmemek mümkün mü demokrasinin ve hukukun bu düzeyine?

HSYK ve tarafsız yargı

Türkiye’de HSYK’nın yeni genelgesine göre, hâkim ve savcıların kararları AİHM içtihatlarına aykırı olursa, bu onların terfiini zorlaştıracak. Radikal’den Hasan Benli’nin haberine göre, Türkiye’nin AİHM’de mahkûm edilmesine yol açan bir yargı kararı kanundan değil de hâkim veya savcının yanlış uygulamasından doğuyorsa, bu, hâkim ve savcının siciline işlenecek.

Bu durumda hâkim ve savcılar evrensel hukuk konusunda daha dikkatli olacaktır elbette.

Eski AİHM yargıcı CHP’li Rıza Türmen, HSYK’nın bu kararından çok memnun olduğunu belirtti. Demek ki, evrensel normlara göre çalışan bir yargı, iktidarın da muhalefetin de saygısını kazanacaktır. Yargı hakkındaki taraflılık şüphesi azalacak, tarafsızlığına güven artacaktır.

Türkiye gibi Fransa da Jakoben devrimle kurulmuş, yargı üzerine yüz yıl süreyle kavga etmiştir! Yargının tarafsızlaşmasıyla Fransa’nın istikrara kavuşması ve hukukun yukarıda belirttiğim düzeye yükselmesi paralel gelişmiştir.

Bizde, hâkim ve savcı terfilerinde AİHM kararlarına uygunluğun HSYK tarafından bir kıstas olarak kabul edilmesi bu yönde atılmış önemli bir adımdır.

Alkışlıyorum elbette.

(Hürriyet)