Hanedan, DP, hizipciler ve nafile çabaları sadece zaman kaybı!

KKTC'de ekonomi yoluna girme şansına sahipti.

Kıbrıs Sorunu konusunda önemli gelişmeler oluyordu.


Türkiye ve KKTC tam bir uyum içinde bu zor coğrafyada dünya kamuoyu nezdinde iyi bir imaja sahiptiler.

Hanedan'ı ilgilendirmedi tüm bu olumlu gelişmeler. Onun derdi hanedanının çıkarlarıydı.


DP'yi ilgilendirmedi tüm bu gelişmeler. AK Parti ile arasını düzeltme yolunda giderken "harakiri" yapmayı tercih etti.

Kendi partilerini iktidardan düşürüp iktidar olmak isteyenleri ise hiç mi hiç ilgilendirmedi bu olumlu gelişmeler.

Onlarca yıl KKTC'de hep söz sahibi olup "bir eseri olmayan hanedan" paniğe kapıldı. Kışkırttı.

Soyadı ile belli bir yüzdeyi sağlama alıp ufak muhalifliğe abonman olmuş olan "olur ya belki iktidar olurum" telaşına düştü.


"Şimdi başbakan olamazsam sonra olamam" diyen ve "bakan iken istediğimi yaptırmadılar ve burnumdan getirdiler" diyenler ve de bir kaç arkadaşları da hanedanın eski gücüne güvenip bir güzel "gaza geldiler".

Olan KKTC'ye oldu.


Şimdi basın toplantısı yapıp "Biz koltuk ya da çıkar peşinde değiliz." diyerek aslında halkın gözündeki son "inandırıcılıklarını da" yitirenlerin "koltuk hırsı ve sevdası" açık bir şekilde ortada.


"Hanedan'ın tayfası ile iktidara gelemedik", "belki DP ile geliriz" ya da "ölmüş partiyi diriltip seçime girip hiç değilse vekil olup bu avantajları yitirmeyelim" mantığı ile KKTC politikasını ve KKTC'nin halkını gereksiz yere meşgul edenler ve de KKTC'ye zaman kaybettirenler nedeniyle Kıbrıs Türk Halkı bir seçim daha yaşamak zorunda.


Hanedan "28 Temmuz 2013 günü iktidara ortak olurum" rüyası görmekte ve şimdi tüm gücünü buna seferber etmekte.

DP'nin "hep kaybeden başkanı" "28 Temmuz 2013 günü bir kez olsun kazanayım" sevdasıyla planlar yapmakta.

Kendi partisine "sende mi Brütüs" dedirterek muhalefeti yaşatmaya çalışanlar "28 Temmuz 2013 günü partimiz muhalefete kendimizi iktidar koltuğuna" hedefinin peşinde çırpınmaktalar.

Türkiye " hanedanı", "DP'yi" ve "hizipçileri" izlemekte.


Aslında "bıktırdılar". Sadece Türkiye'yi değil. Aklı başında tüm Kıbrıslı Türkleri ve Türkiye'nin insanlarını.

Oysa şimdi ekonominin daha da iyi hale gelmesi için koşturmak vardı.

Oysa şimdi Kıbrıs Sorunu için ilk defa bu derece  yakınına gelinen "çözüm şansını" değerlendirmek vardı.


Oysa şimdi Güney Kıbrıs'ın itibarının yerlerde olduğu, Yunanistan'ın kendisi ile uğraştığı ve dünya kamuoyunun Kıbrıslı Türklere olumlu baktığı ve de Türkiye'nin dünyanın iddialı ülkeleri arasında yer aldığı süreçte Kıbrıslı Türklerin hakkını savunmak vardı.


Hayır!

İlla bizimle uğraşın diyorlar.

Dertleri "KKTC değil" kendi hesapları.

Ne diyelim "Allah bize sabır" onlara da "akıl, fikir versin".