Yıllardır hak ettiği ilgiyi göremeyen ve her zaman bir belirsizliğin hakim olduğu Güzelyurt’ta bugünlerde güzel şeyler oluyor. Özellikle Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ülkemize yaptığı ziyarette bir kez daha vurguladığı ‘Güzelyurt verilemez’ söylemi, deyimi yerindeyse bölgeye yeniden hayat verdi.
Her şeyin de ötesinde Güzelyurtlular kendi yöneticileri ve vekilleri tarafından ‘unutulmuşluklarını’ unuttular bu açıklamalarla birlikte. Yıllardır sadece festivalden festivale ziyaret edilen, bazı zamanlarda güzel narenciye bahçelerinden faydalanmak, oy toplamak için siyasilerimizin boy gösterdiği Güzelyurt’ta halk, yeniden umutlandı. Kendi yöneticilerinin kendilerine veremediği güveni ve o bir türlü değdiremediği sihirli tılsımı Sayın Erdoğan değdirdi Güzelyurt’a. Bu hem sevindirici hem de düşündürücü… Güzelyurtlular’ın yıllardır sessiz çığlıklarına kulak tıkadı bu memleket. ‘Bana dokunmayan yılan bin yaşasın da varsın Güzelyurt yetim kalsın’ dedi. Yaşadığı sel felaketi ile ekonomisi, tüccarı, esnafı, çiftçisi, ziraatçısı büyük sıkıntılar yaşayan Güzelyurt’ta hayat bir türlü normale dönemedi. Çünkü kimse sesli olarak söyleyemese de Güzelyurt’tan bir vazgeçilmişlik vardı herkesin aklının bir ucunda.
İşte tam da böyle bir zamanda geldi Sayın Erdoğan’ın açıklamaları. Siyasilerimizin, hükümetlerimin unuttuğu Güzelyurt, Başbakan’ın dudağından çıkan iki kelime ile küllerinden doğdu. Hafta sonunda gazetemizin başarılı muhabirleri Haluk Doğandor ve Pelin Şahin, Güzelyurt’a giderek bölge halkının sorunlarını dinlediler. Güzelyurt halkının Başbakan Erdoğan’a minnet duyduğunu ve büyük saygıları olduğunu gözlemlediler Güzelyurt’ta. Güzelyurtlular zaten vefakardır. Kendisine yapılan iyiliği unutmaz. Karşılığını vermek için elinden geleni ardına koymaz. Ancak herkesin unuttuğu bir şey de var. Güzelyurtlular kendilerine çevrilen sırtları ve yüzleri de unutmazlar. İşte bundandır kendi ülkemiz siyasileriyle ilgili görüşlerini aldığımız Güzelyurtluları’ın sitemleri. Bundandır bu kadar kırgın bu kadar hassas olmalarının nedeni.
Her şeye rağmen Güzelyurt’ta taşlar gerçekten de yerine oturmaya başladı. Güzelyurtlular’ın kendilerine güveni yerine gelmeye başladı. Köyünden göç edip de başka yerlerde sürgün olanlar, geri dönüş planları yapmaya başladı. İş adamlarımız da ellerini taşın altına koymaya başlayınca, Güzelyurt’ta yeni bir dönemin sinyalleri de verilmeye başladı. Şimdi Güzelyurt’un sadece iki derdi kaldı. Biri işsizlik biri ilgisizlik. Ümit ediyorum ki siyasilerimiz ve özellikle bölge vekilleri bundan böyle Güzelyurt’un, Güzelyurtlular’ın sesi olmayı başarırlar. Bu sadece Güzelyurt için değil ülkemiz ve kendileri için de bir kazanım olacaktır.