Eğer bazılarının hayal ve ümit ettikleri durumlar gerçek olsaydı, siyasetteki gelişmeleri izlerken çok eğlenirdik.
Örneğin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Erdoğan gelecekte Çankaya'da kimin ikamet edeceği konusunda bir kavgayı başlatmış olsalardı...
Bazı hayalperestlerin ümit ettikleri gibi, mesela Abdullah Gül Çankaya'yı elinde tutmak için AK Parti'yi bölmeyi ve Erdoğan'ın karşısına "Cemaat"in (veya Hizmet'in) adayı olarak çıkmayı bile planlasaydı...
Ben olsam bu hayalleri daha ileri götürürdüm.
Bir sofrada Gül ile Erdoğan'ı yumruk yumruğa kavga da ettirirdim.
Havada tabakları bardakları uçuştururdum.
Bütün bu tür yorumların arkasındaki dürtüyü bilmemiz gerekiyor.
Öz-sorgulama gereği
Olaylar ve insanlar hakkında yorum yapanlar, kendilerini o insanların yerine koyarlar... "Ben Abdullah Gül'ün yerinde olsaydım ne yapardım" sorusundan giderek, kendi düşünce yapılarına ve siyasi eğilimlerine uygun yorumlar yaparlar.
Bu yorumlarda hataya düşülmesinin nedeni, yoruma konu olan kişinin geçmişteki davranışları ile yorumcunun kişiliği arasındaki uyumsuzlukların görmezden gelinmesidir.
Abdullah Gül'ün Çankaya için Erdoğan'la kavgaya girişeceğini öngörenlerden kaçı şu tür öz-sorgulama yapmışlardır acaba?
- Ben Abdullah Gül'ün yerinde olsaydım Tayyip Erdoğan milletvekili seçildiği gün başbakanlıktan istifa edip görevi ona bırakır mıydım?
- Ben Tayyip Erdoğan'ın yerinde olsaydım, kendim Cumhurbaşkanı olabilecekken bu görev için Abdullah Gül'ü destekler miydim?
Bazıları için istikbal
Rahmetli İsmet İnönü'nün "Bazılarının istikbal olarak gördükleri benim için mazidir" demesi büyük çoğunluk için bir anlam ifade etmez.
Bugün siyasi biyografisinde bakanlıklar, başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı bile bulunan Abdullah Gül de, İsmet İnönü gibi "Bazılarının istikbal olarak gördükleri benim için mazidir" deseydi, bu yadırganır mıydı?
Ama bunun yerine "İstikbal benim için kurucusu olduğum AK Parti'yi bir iç kavgaya sürüklemek anlamına geliyor. Kader arkadaşım Tayyip Erdoğan'ın önünü kesmek için gerekirse Gülen Cemaati'nin desteği ile yeni bir parti bile kurabilirim" dese, bunu doğal görecek yorumlar elbet yazılacaktır.
Abdullah Gül böyle bir şeyi söylemedi ve bana göre söylemez de...
Özdemir'in öngörüsü
Ne var ki arkadaşımız Cüneyt Özdemir, gelecekte böyle söylemlere tanık olunacağını bir nevi öngören Radikal'deki yorumunu dün şöyle bitirmişti:
"- Her ne kadar Abdullah Gül 2014'te açıkça ne yapacağını bilmese ve söylemese de önümüzdeki aylarda Gül'ü yeni bir siyasi hareketin içinde görebileceğimizi düşünüyorum.
- Bugün AK Parti'nin ipleri attığı ve gizli bir rekabetin içinde olduğu Gülen Cemaati ile en güçlü bağları olan politikacıların başında Abdullah Gül geliyor. Özellikle dış gezilerinin pek çoğunda cemaatin okullarını ziyaret ediyor. Cemaatin önde gelenleriyle ilişkilerini sıcak tutuyor. Gülen Cemaati açısından da Abdullah Gül'e müthiş sıcak bir ilginin olduğunu gözlemliyorum.
Gül ve Gülen ittifakı
- Türkiye gibi kaygan zeminli bir siyasi ortamda şimdiden 2 yıl sonrasının siyasi atmosferini kestirmek kolay değil ancak bugün 'köşk'te AK Parti tarafından neredeyse tek başına terk edilen Gül ve ekibi günün birinde siyasete cemaatin desteği ile soyunurlarsa en azından ben şaşırmayacağım."
Ne dersiniz sayın okurlar?
Siz Abdullah Gül'ün veya Fethullah Gülen'in yerinde olsaydınız, "Gül" ile "Gülen"i Erdoğan karşısında ittifaka sokan bu öngörüye gülmez miydiniz?
(Sabah gazetesinden alınmıştır)