Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Nisan Ayında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrasında oluşan ılıman iklim, pembe tablo, sıcak iletişim ve neşeli görüntüler oluşturan sosyalleşme ziyaretlerinin sanki sonuna doğru geliniyor. Havada gri bulutlar görülmeye başladı, ılık havalar yerini hafif serinliğe bırakacak gibi duruyor. Oysa Toplum Liderleri görüşmelere yeni ısınıyorlar. Henüz gerginlik kat sayısı yüksek konular başlamadı denebilir. Kıbrıs Türk tarafı samimiyet ile çalışmalarını sürdürüyor. Sayın Cumhurbaşkanı Akıncı yarım asırlık Kıbrıs probleminin çözülüp “kurucu” veya “parça” devlet parametreleri Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen yeni bir ortak “Federal” devletin kurulabilmesi için takımı ile birlikte tam güçle çalışıyor. Arada yaptığı dar kapsamlı açıklamalar ile toplumu bilgilendirirken daima iyi niyet ile bu sorunu çözmek için çalıştıklarını ve makul bir sürede ancak, mümkünse bu yıl içinde bir sonuca varılabileceğini belirtiyor. Kıbrıs Rum yönetiminin zor durumda kalmaması için hassasiyet göstererek özellikle soğuk savaş dönemi taktiklerinden uzak duruyor.
Buna karşılık komşumuzdaki yönetim neler yapıyor diye bakıldığında ortaya çıkan açıklama tablosu yazının başlığı gibi denebilir. Gerçekten gri bulutlar geliyor veya Kıbrıs Rum tarafı gri bulutlar oluşturup yakın gelecekte bu ılık ve samimi çalışma ortamına soğuk duş etkisi yaratacak yağmuru yağdırabilmek için arayışlar içerisinde.
Geçen yıl Ekim ayında kalktıkları masaya bu yıl Sayın Akıncı’nın Cumhurbaşkanı seçilmesi sonrasında Mayıs ayında sıkıntı içerisinde dönen Kıbrıs Rum Liderliği sıcak temas, pozitif gayret, olumlu beyan gibi sıfatlara uygun davranışlar sergilemek için çok çalıştılar. Bir süredir bu stratejiye ihtiyaç kalmadığına karar vermis durumdalar. Zira önce Sayın Anastasiadis sonra müzakerecisi Mavroyiannis konuşma aralarına değişik anahtar fikirler yerleştirmeye başladılar.
Bunlar iyi okunabilirse Kıbrıs Rum yönetiminin bu görüşmelerden ne beklediği ve nereye kadar hazmetme kapasitesi olduğu anlaşılabilir. Konuşma aralarına serpiştirilen mevcut “Kıbrıs Cumhuriyeti” ile yola devam edilecek, “BM ve AB” için yeniden üyelik başvurusu yapacak bir devlet olmayacak, taraflar “1960 Anayasası’nda” buluşacaklar, “dönüşümlü başkanlık adil değildir”, “çözümün birincil hukuk olması kabul edilmez”.
Bu sözlere bakıp sakin olmak hayli zor gibi görünse de, sanırım siyaset bilimi ve devlet yönetimi bunu gerektiriyor. Ancak bunlara alışıp söylenenler kabullenilirse günü geldiğinde gerçek olarak karşılaşmak zorunda kalınabilir. O gün sormazlar mı bu sözler söylendiğinde niye cevap vermediniz diye!