Son günlerde bir devlet yetkilisinin söylediği “israftan kaçınmak gerekir” cümlesi haklı bir cümle ama çok geç kalınmış bir cümledir. Şimdiye kadar her gün tonlarca ekmek, gıda ve sıvı maddeleri çöpe atılırken bir o kadar da her gün yüz binlerce insan bu ülkede yatağa aç giriyor.
Söz sosyal dayanışmaya, yardımlaşmaya, adalete, vicdana, dini inançlara ve demokratlığa gelince mangalda kül bırakmayanlar, ne acı ve ne yazık ki, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Başkentinin göbeğinde ve Cebeci semtinde onlarca çocuk ve ailelerin her gün yatağa aç girdiğini görmüyorlar.
O çocuklar ve aileleri kışın zemheririnde bodrum katlarında soğuktan donmamak için buz gibi battaniyelere sarılarak yaşamaya sarılırken yine bu toplumun insanları ve bu toplumu yöneten egemen irade onları göremedi.
Bodrum katlarında yaşayan 40 kişilik aile aylardır boğazlarında et yemeği girmemiştir. Gelen gıda yardımları da ancak ve ancak günlük besin ihtiyaçlarını karşılayabilmiştir. Sembolik olarak yetkililer gitmiştir ama onları yine kaderleriyle baş başa bırakmıştır.
Çocuklar bırakın çocuk gibi yaşamayı, oyuncaklarıyla oynamayı ve hayata gülmeyi, aylardır süt bile içemiyorlar.
Bu manzara vicdanların sustuğu, gözlerin körleştiği ve yüreklerin katılaştığı başkentin orta yerinde ben buradayım diyor. O çocuklarının yaşadığı bir savaştı ve hepimiz de o savaşı yaşayabilir, onların yaşadığı aynı dramı yaşayabilirdik ve yaşayabiliriz de.
Evet; bu evrende Hazreti Ömer (r.a) ölünce adalet de öldü…
DAİŞ terörü yüzünden mallarını, mülklerini, ocaklarını ve hayata dair her şeyini Irak’ın Teleferik kentinden bırakıp yollara düşen, çöllerde eşleri doğum yapan, aylarca çöllerde çoluk çocuklarıyla birlikte yaşamaya tutunmaya çalışan Türkmen göçmenlerinin halini gidip görünce kendimden utandım, ülkemden ve ülkemin insanında utandım.
Hani nerede bizim o müşfik duygularımız, hani nerede yere göğe sığdıramadığımız atalarımızın misafirperverliği diye sormak istedim. Gerçekten biz bu muyuz ve şimdiye kendimizi hep pembe yalanlarla mı kandırmışız diye sormak istiyorum.
Ailelerin büyükleri, eşler, çocuklar ve gençler o kadar onurluydular ki, biz açız diyemiyorlardı.
Bana; “abi biz sadece insan gibi yaşamak, çalışmak istiyoruz. İnsanların bize dilenci muamelesini yapmasını istemiyoruz. Bizimde bir ülkemiz, vatanımız ve toprağımız vardı. Ama işte olanları herkes biliyor…” dediler.
Söz konusu ailelerin iletişim bilgilerini aşağıda vereceğim. Umuyor ve diliyorum ki, başta devlet babamız, mangalda kül bırakmayan hayırseverlerimiz ve karınca kararınca yardım yapabilecek vatandaşlarımız bu ailelere yardım elini uzatmayı esirgemez.
Ali İsmail Bahça (42):
Irak Teleferik’ten gelmiş, 8 nüfusu var. Çocukları 2,3, 11, ve 14 yaşlarındadır. Bodrum katında halısız yerde yaşıyorlar. Çocukları okula gidemiyor.
Kimliklerini çıkartamıyorlar. Kimlik çıkartabilmek için Adana’ya gitmeleri gerekiyor ama yol paraları olmadığı için gidemiyorlar.
Savaş sırasında eşi çölde doğum yapmış ve bir kızı dünyaya gelmiş. Çölde dünyaya gelen minik kız da sadece çocuk gibi yaşamak istiyor.
Adresleri: Şehit İsmail Kılıç sok. No: 6, Daire 2’de oturur. Cebeci Çankaya.
Halide İbrahim (aynı zamanda Ali Bahça’nın yengesi):
Şehit İsmail Sok. No:6 Daire 2’de oturur. Cebeci Çankaya. 2’si kız 6’sı erkek toplam 9 nüfusu var, hepsi de çocuk yaşlarında ve hepsi de perişan haldeler. Açlık, yokluk ve soğukla savaşıyorlar. 20 kişilik bir nüfus bodrum katında yaşıyor. Telefonu: 0. 537. 873 14 27’dır.
Hene Muhammed Ceffar;
Şehit İsmail Kılıç sok. 4/1’de Cebeci Çankaya’da oturur. Tek başına 5 nüfusa bakıyor. Çocuğu acilen ameliyat olması gerekiyor ve ölümcül hastalığı var ama parasızlıktan, kimsesizlikte ve çaresizlikten olamıyor. En büyük hayali, çocuğunun ameliyat olmasıdır.
Gıda, yemek, eşya, yatacak yatakları yok. Kadın başına aylık 350 TL kira veriyor. Çocukları okula gidemiyor. Çocuğunun ameliyat olması için en azından 35 bin TL isteniyor. O da diğer Türkmenler gibi Teleferik’ten gelmiş.
Muhammed Muhammedsabır:
Ertuğrul Gazi Mahallesi Doruk Sok. No: 5. Cebeci Çankaya’da oturur. Telefonu: 0. 539. 793 14 64.
4’ü erkek, 3’ü kız olmak üzere toplam 9 nüfusa bakmakla yükümlü. Çocukları okumak istiyor ama okuyamıyor. Kız çocuğu Nehle’de çok okumak istiyor ama okuyamıyor. 16 yaşındaki Zeynel özürlü, bakıma ve sağlıklı bir tedaviye ihtiyacı var. Aylık 550 TL kira veriyorlar. Oğulları Cesim 22 yaşında ve iş arıyor.
Onlar da diğer aileler gibi aylarca et yiyemiyorlar, en son 1 ay önce tavuk yediklerini hatırlıyorlardı.
Acı ama ne acı ki gerçek…
Buradan başta ilgili muhatap olan Ankara Valiliğine ve Çankaya Belediye Başkanlığına bir çağrıda bulunuyor ve bu ailelere yardım elinin uzatılmasını insanca yaşam adına diliyorum.
Lütfen din, dil, ırk ve zümre ayrımı yapılmaksızın sadece ama sadece vicdanımızı kullanalım. Çünkü kullanılmayan vicdan kirlenmeye mahkumdur.