Haziran 2013 Türkiye için ne yazık ki kayıp bir ay oldu. Çünkü Gezi Parkı eylemleri ile 5 vatandaşımızı kaybettik ve bu olay sonucu devlet, tam 140 milyar lira zarara uğradı. Artı 2 milyar dolar borsadan kaçtı. Bunun yanında toplumda kutuplaşma giderek arttı. Avrupa’nın özellikle Hollanda ve Almanya’nın Türkiye politikaları sertleşti. Çok yazık oldu.
Bu gelişmelerden Sayın Cumhurbaşkanı Gül’ün de belirttiği gibi önemli dersler çıkartmak mümkün: “İmaj yapmak için 10 sene uğraşırsınız ama onu bir haftada yıkarsınız. Hepimiz sarsıntı geçirdik, alacağımız dersler var... itirazların dinlenmesi çok önemliydi. Toplandı. Dinlenildi. Nihayet oradaki bütün çalışmalar, projeler askıya alındı. Barışçıl, şiddete kaçmayan her gösteri, ifade, düşünce açıklaması demokratik haktır. Bununla da onur duyuyoruz.”
Türkiye, inşallah bu krizden bir şans, fırsat ve gerekli dersleri çıkartır. Ulusal birlik ve beraberlik perçinleşir. Çünkü kutuplaşma toplumda büyük rahatsızlıklar yaratır. Lokal sorunların, lokal yetkililer tarafından çözümlenmesi güçlendirilir. Çünkü Batı ülkelerinde sorunlar böyle çözülüyor. Batı’da adem-i merkeziyetçi yani yerinde yönetim vardır. Lokal güvenlikten birinci derecede belediye başkanı/vali sorumludur. Böylece hükümet ve başbakanın yıpratılması önlenmiş olur.
Gezi Parkı eylemlerinde Hollanda basını da çok sertti. Bir yerden düğmeye mi basıldı acaba? Bilemiyorum.
Hollanda basınında yayımlanan argümanların bazıları şöyle idi:
“Hükümet, bu uygulaması ile İslam ile hukuk devletinin birlikte gitmeyeceğini gösterdi.” Nasıl böyle keskin bir yargıya varılıyor? Anlamakta güçlük çekiyorum. Çünkü Türkiye cumhuriyeti, eksikliklerine rağmen demokratik, laik, sosyal bir hukuk devletidir. Toplumun büyük çoğunluğu evet müslümandır ama devlet; laiktir ve hukukun üstünlüğü esastır.
Hollanda’nın SGP Partisi kuruluşundan bu güne kadar tam 90 yıl kadınlara seçilme hakkını vermedi. Ancak mahkeme kararı ile SGP partisi kadınlara da seçilme hakkı verdi. “İncil’de kadınlara seçilme hakkı verilmemiştir,” diyor SGP Partisi. Oysa AK Parti kadınlara da milletvekilliği ve hatta bakanlık veriyor. İşte Aile Bakanı Sayın Fatma Şahin.
Bir başka arguman: “Gezi Park’ı eylemi laikler ile dindarların çatışmasını gösteriyor. Türkiye İslamileştiriliyor.” Yani laik kesim eylem yapıyor. iyi de Gezi park’ında kutsal Miraç Kandili de kutlandı. Bunu nasıl izah edeceksiniz?
Türkiye nasıl islamlaştırılacak? Halkın zaten büyük çoğunluğu Müslüman değil mi? İslam’da misyonerlik ve zorlama yoktur. İsteyen inanır, isteyen inanmaz.
Yıllardır yazıyorum ve söylüyorum. Bizler Hollanda basınında tek kelimeyle yokuz. Türk’ün Türk’e türküsünü söyleyip gidiyoruz. Ve de çok şeyler başardık diye de hava atıyoruz.
Başbakan Sayın Erdoğan, Yurtdışı Vatandaşlar toplantısında; “Herbiriniz birer Fatih’siniz. Gönül fethetmede birer akıncısınız. Her beriniz kendi alanınızda Gazi Mustafa Kemal olmalısınız...” diyor.
Bu cümleden hareketle özellikle yurtdışında yaşayanlar olarak dünya çapında bulunduğumuz ülkelerde gönülleri fethetmek için birer akıncı ve de kendi alanlarımızda başarıyı yakalamak için de birer Gazi Mustafa Kemal olmalıyız ve ses getirmeliyiz diye düşünüyorum.
Bulunduğumuz ülkelerin (sosyal) medyasında siyasetinde, sanatında, sendikalarında yani hayatın her alanındaaktif olmalıyız.
Bugün dünyada en etkili güç artık yumuşak güçtür. Çatışma ve savaş ortamından uzaklaşarak demokrasi içinde kalarak diyalog, danışma, diplomasi kanallarını kullanarak sorunları çözüme kavuşturmalıyız, diye düşünüyorum.