Gençlik, şahsiyet ve kapitalizm…

“Ne yazık ki,  ‘Batı’ olarak, Hıristiyanlık, bilim, sosyalizm ve kapitalizm yüzünden, yaşam sanatımızı ve uslübunu kaybettik. Bu dünyada ânı yaşamayı telkin etmeyen Hıristiyanlığa karşıyım. Bilimi, bir yardım aracı olarak kabul ediyorum. Solcuları, adalete ilgi duydukları için sempatik buluyorum. Ancak, programlarında şahsi sorumluluğa yer vermedikleri için tehlikeli buluyorum. Sağcılara karşıyım. Bir çoğu kalpsiz, merhametsiz ve vicdandan yoksun.”

Yukarıdaki satırların yazarı, Utrecht Hümanist Üniversitesi Felsefe ve Ahlak Bölümü öğretim üyesi filozof Joep Dolmen. Böyle aykırı ve geleneğe isyan etmiş bir filozof olan Dolmen’in son kitabı geçen hafta yayımlandı. “Birisi Olmak, Şahsiyetin Oluşumu” başlığını taşıyan kitap 816 sayfadan oluşuyor. Uzun zamandır beklenen kitap, Hollanda basınında büyük ilgi gördü. Kitabın tanıtımı çerçevesinde yazarla çeşitli söyleşiler yapıldı.

Filozof Joep Dolmen ile yapılan söyleşilerde öne çıkan bazı görüşlerini siz değerli okuyucularımla paylaşmak istedim.

Filozof Dolmen, Batı toplumlarında işlerin iyi gitmediğine inanıyor. Dolmen’e göre, geçmişte, dini ve sosyal yapılar, insanı iyi bir yaşam yoluna yönlendirirdi. Günümüzde ise bu kurumlar yerini bireysel özgürlüklere terk etti. Modern insan, bir başkasının verdiği kararlar doğrultusunda yaşamak istemiyor. Ancak, kendisi için neyin iyi olduğunu da bilmiyor. Bir ikilem, bir çıkmaz içinde, arasatta.

Gençler, pazar ekonomisinin ve teknolojinin egemen olduğu, neo-liberal kapitalist sisteme iyi yetişmeden, hazırlanmadan yani şahsiyetleri oluşmadan giriyorlar. Böyle olunca, bir çok genç, sisteme karşı eleştiri mekanizmalarını geliştiremiyor. Yıllarca piyasanın kendilerine empoze ettiği değerlerle yetişiyorlar. Gençlerin, otuz beş yaşlarına gelince, kendilerini elleri boş, güçsüz ve tereddüt içinde bulduklarını belirtiyor filozof Dolmen. 

Gençlerin bu hale düşmesi, geçen yüzyılın yarısından sonra verilmeye başlanan, romantik ve anti-patarnalist ‘özgürlük-mutluluktur’ yetişme felsefesinden kaynaklanmaktadır. Dolmen’nin analizi ise şöyle: “Ebeveynler artık çocuklarının kaprislerine ve isteklerine direnme yetkisine sahip değiller. Oysa, bu çok önemli ve zorunludur. Zira çocuklar ve gençler henüz kişiliklerini kazanmadıkları için, yönlendirilmeye ve disipline ihtiyaçları vardır. Bu çerçevede, Fransız hükümeti, okullarda akıllı telefonları yaşaklamıştır. Bu davranış, ailelerin piyasa ve teknolojinin insanı kışkaca almasına karşı, tekrar çocuklarının yanında olduklarının bir ifadesidir.” 

Dolmen felsefesi öğretisine göre, insan kendini tanımalı, neleri yapıp neleri yapmayacağını bilmeli, toplum içinde insanlarla ilişkilerinde kendi sınırlarını tanıması gerekmektedir. Zira kendi kendinin farkında olmayanlar, başkaları tarafından yönlendirilmeye müsait olurlar. Bunun için, insan öncelikle kendine karşı dürüst olmalıdır.

Joep Dolmen kitabında, klasik bir vizyondan hareketle, felsefeyi kişisel bir şekillenme süreci, bir varoluş eğitimi olarak değerlendiriyor. Buna göre şahsiyetin geliştirilmesi, şekillenmesi ve oluşması ana düşüncedir. Kişinin kendini bilmesi ve disiplinli olması, hayata daha anlamlı bağlanmasını beraberinde getirir. İnsanın ‘kendisi’ olması, ‘birisi’ olması ‘egoist’ olmaması, otantik ve başkalarının da farkında olmasıdır. 

Hepimiz, birisiyle konuşmaya başlarken, ‘nasılsın, iyi misin’ sorusunu sorarız. Konuştuğumuz kişi de, ‘iyiyim, şükürler olsun’ cevabını verir. İnsanlar, genel olarak cevaplarını kendi sağlık durumlarına göre verirler. Ama, sorunun temelinde, insanın doğru yolda olup olmadığı, kendisi olup olmadığı, varoluş istikametinde olup olmadığı kastedilmektedir. Bu soruya hakkıyla cevap verilmesi, ancak şahsiyetin gelişmesi, geliştirilmesiyle mümkündür.

Kısacası, insanın bir yaşam felsefesine sahip olması ve bu yönde şahsiyetini geliştirmesi, ilişkilerini tayin etmesi, kendisi olması, toplum içinde sınırlarını bilmesi, bu şuura sahip olması gerekmektedir. Günümüzde, yaşamı bir sanat gibi gören ve yaşayan, daha estetik bir yaşam üslubu geliştiren, şahsiyeti gelişmiş güçlü bireylere ihtiyaç doyurulmaktadır.

Veyis Güngör
24 Kasım 2022