Güney Kıbrıs açıklarında petrol ve gaz araştırma çalışmalarını sürdüren Fransız şirketi Total bu parsellerden umudunu kesmiş durumda. Bu durumun Eylül 2014 içerisinde Rum tarafına bildirildiği ve bundan sonra yapılacak çalışmaların sadece masrafları artıracağı görüşü ağırlık kazanıyor. 10 ve 11 numaralı parseller ticari bir değer taşımıyor, burada araştırma yapan diğer şirket ENI-KOGAS sıkıntılarını dile getirse de bir süre daha buralarda oyalanacak gibi duruyor. Total ise süratle bu bağlantıdan kaçmaya çalışıyor çünkü hergün zararı yükseliyor. Ticari olarak verdiği garanti mektubunu yakıp parasını ödemek bile kendisi için daha pratik bir çözüm.
Kıbrıs Rum yönetimi Total şirketinin ayrılmayı düşünmesinden çok rahatsız. Mümkün olsa araştırma ve sondaj masraflarını bile ödemek isteyecek fakat maliyesinin durumu çok vahim. Bu durumda en kolay yol siyasi baskı olabilir ancak Fransız hükümeti ile Rum tarafının ilişkileri iyi olsa da ve Fransızlar Rum tarafına Rusya ve Çin gibi davransalar da konu büyük miktarlarda para olunca şirketleri siyasi etkileme şansı kalmıyor.
Fakat rüşvetin para olarak teklif edilmesi şart değil, onun yerine geçebilecek kadar değerli olan ve gaz-petrol bulunma ihtimali yüksek olarak değerlendirilen parsellerden Total şirketine karşılıksız arama izni verilmesi ayni sonucu sağlayabilir. Şirket para kazanabileceğine inanırsa bu rüşveti değerlendirecektir. Sonuçta bugüne kadar kaybettiği milyon dolarları geri alabilmek için teklif edilen çözüm yollarına sıcak bakacaktır.
Rum yönetimi Total şirketinin bölgedeki araştırma ve sondajı terkedip gitmesi durumunda çok büyük sıkıntı yaşayabilir korkusuna kapılmış durumda. Bir süre önce NAVTEX süresini uzatan Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemisi sanki Doğu Akdeniz’de baskı yaratıyormuş ve diğer ticari şirketlerin ayrılmaları için baskı unsuru oluyormuş gibi bir düşünce ile Rum yönetimi pisikolojik savaşın içine sürükleniyor. Rum yönetimi aynaya bakarak kendisi ile kavga ettiğinin henüz farkına varmadı. Kıbrıslı Türklerin varlığını kabul etmeyerek bu işleri yürütmeye çalışırken ruhsal yapısı bozulmaya başlayacak ve bunun sonrasında müzakere masasında nasıl bir uzlaşıya varılacak tahmin etmesi güç.
Uluslararası camiaya, al-ver sürecinin başlayacağı günlerde, müzakere masasından kaçış maksadının ardındaki gerçekleri açıklayamamış bir Rum yönetimi, çeşitli ülkelerle görüşüp Kıbrıs adasının kralının kendisi olduğunu ve bu konuda kendine destek olunmasını sağlamaya çalışıyor.
Son günlerde Doğu Akdeniz’den beklentisi veya çıkarı olabilecek tüm ülkeler Rum yönetimini biz seni biliriz, seni tanırız diyerek balon gibi şişirmeye devam ediyorlar. Nereye kadar derseniz fazla şişip patlayacağı güne kadar.