Fransa'dan yargı dersleri

YENİ Fransız Cumhurbaşkanı Hollande, Sarkozy’nin Ermeni yasasını tekrar çıkaracak. Peki böyle bir yasa yine Fransız Anayasa Konseyi’nden döner mi, dönmez mi?

Sarkozy’nin yasası “Fransız kanunları tarafından kabul edilmiş soykırımlar”ın inkâr edilmesini cezalandırıyordu. Fransız Anayasa Konseyi şu gerekçelerle bunu anayasaya aykırı buldu:

. Bu kanunu çıkarmakla yasama organı yetkisini aşmış, kuvvetler ayrılığı ilkesini ihlal etmiştir.

. Çünkü kanunlar genel kurallar koymalıdır. Soykırımı tanımaya ilişkin bir kanun bu niteliğe hiçbir şekilde sahip değildir.

. Yasama organı kendince tanıdığı bir olayın tartışılmasını suç saymakla anayasanın ve 1789 İnsan ve Vatandaş Hakları Bildirisi’nin ifade özgürlüğü ilkesine aykırı davranmıştır.

. Sadece Fransız parlamentosunun tanıdığı soykırımların inkârını cezalandırıp başka soykırımları ve insanlığa karşı suçları dikkate almadığı için eşitlik ilkesine de aykırıdır.

Bu karar karşısında Hollande ne yapabilir? Önce Fransız anayasal yargısına bakalım.

Fransa’da anayasa mahkemesinin adı Anayasa Konseyi’dir. Üyelerinin hepsi politik makamlarca  atanır: cumhurbaşkanı, meclis başkanı ve senato başkanı tarafından... Dahası, hepsi politikacı olan eski cumhurbaşkanları, mesela artık Sarkozy de tabii üyedir.

Sarkozy’nin Ermeni yasasını anayasaya aykırı bulan konsey kararında 8 üyenin oybirliğiyle imzası vardır, bunlardan iki üye Sarkozy tarafından atandıkları halde Sarkozy yasasını anayasaya aykırı bulmuşlardır: Claire Malaurie ve Michel Charesse...

Elbette bu üyeler atandıklarında Sarkozy’ye teşekkür etmişlerdi ama kararlarını bağımsız ve tarafsız bir vicdanla verdiler. Biliyorlar ki, bir siyasi davaya hizmet ederek değil, tarafsız, adil ve özgürlükçü davrandıklarında hem kendileri hem Fransız Cumhuriyeti itibar kazanacaktır.
Nitekim kararlarını herkes saygıyla karşıladı.

Büyük devlet adamı General De Gaulle’ün beyin takımındaki baş hukukçu Michel Debre’ydi. Fransa’yı yüz yıllık koalisyon kargaşalarından kurtarıp düzlüğe çıkaran bugünkü Beşinci Cumhuriyet Anayasası’nın mimarıdır: Yürütme erkini De Gaulle’de toplayan yarı başkanlık sistemini, özgürlüklere güvenceyi ve ‘Konsey’ niteliğindeki anayasa yargısını getiren bu büyük hukukçu, De Gaulle’ün Adalet Bakanlığını da yapmıştı.

Bugünkü Anayasa Konseyi Başkanı Jean-Louis Debre, o Debre’nin oğludur! Aile terbiyesi!.. Oğul Debre’nin kariyeri politikadır, yargıç olarak da çok saygı duyulan bir isimdir.

Rousseau’nun kuvvetler birliği ilkesiyle ve idam sehpalarıyla yola çıkmış Jakoben Fransız Cumhuriyeti’nin ulaştığı yüksek anayasal düzey; hem kültürel hem kurumsal olarak... Eleştiriyi hak eden kararları da oluyor elbette, ama niteliği hukukidir... Siyasi veya “devlet içinde devlet” hırsıyla karar almadıklarına kamuoyu güvenmektedir.

Hollande, Ermenilere sözünü yerine getirmiş olmak için, muhtemelen, “Fransız parlamentosunun tanıdığı” diye bir sınırlama yapmadan genel bir “soykırım ve insanlığa karşı suçlar”ın inkârını yasaklayan, böylece “eşitliği” sağlayan bir yasa hazırlatacaktır... Ve hem “belirsizlik” içereceği için hem yine ifade özgürlüğüne aykırı olacağı için Anayasa Konseyi’nden dönecektir.

Hollande’ın yasayı “yeniden çıkaracağım” sözüne Türkiye’nin tepki göstermemiş olması anlamlıdır.

Bizim yüksek yargıçlar, hâkim ve savcılar, siz ne dersiniz, benzer şekilde kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti de çağımızda böyle tarafsız, özgürlükçü ve adil bir yargıya layık değil mi?

(Hürriyet gazetesinden alınmıştır)