Merkezi Londra’da bulunan Avrupalı Türk Markalar Birliği’nin ‘İhracat Haftası’ kapsamında düzenlediği ‘İstanbul Zirvesi’, Avrupa’daki Türk işadamları ile Ekonomi Bakanlığı ve İhracatçı Birliklerini bir araya getirdi.
İstanbul Kongre Merkezi’nde 1 Kasım Cuma günü gerçekleşen zirveye katılarak Avrupa’daki Türk girişimcilere hitabeden, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Bakan Yardımcısı Fatih Metin, Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, ihracat hedeflerine ulaşmak için yapılan yeni düzenlemeler ve girişimlerlele ilgili açıklamalarda bulundu.
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, yoğun programından dolayı ATMB Zirvesi’nin başlangıç bölümüne katılarak, Avrupalı Türk Markalar Birliği Başkanı Cafer Mahiroğlu’nu organizasyondan dolayı tebrik etti.
FOTOĞRAFLAR: EUROVİZYON
MARKALARA ‘TURQUALITY’ İLE EN BÜYÜK DESTEĞİ VEREN ÜLKEYİZ
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci ATMB üyelerine hitaben yaptığı konuşmada, "Gerek marka destekleri, gerek yurt dışı ofis-mağaza destekleri, gerekse Turquality destekleri ile dünyada markalarına en çok destek veren ülkeyiz şu an." dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda düzenlenen Türkiye İhracat Haftası kapsamında düzenlenen "Avrupalı Türk Markalar Birliği Zirvesi"ne katılan Zeybekci, Avrupa'da faaliyet gösteren Türk şirketlerin sahipleri ile bir araya geldi.
Türk şirketlerin dünyaya açılmasının önemine değinen Zeybekci, "Gerek marka destekleri, gerek yurt dışı ofis-mağaza destekleri, gerekse Turquality destekleri ile dünyada markalarına en çok destek veren ülkeyiz şu an. Yetmediğini biliyoruz ama iyi bir başlangıç noktasındayız. Bu desteklere artırarak devam edeceğiz." ifadelerini kullandı.
FATİH METİN: ÜLKE OLARAK BÜYÜK HEDEFLERİMİZ VAR
Ekonomi Bakan Yardımcısı Fatih Metin de zirvede yaptığı konuşmada, dünyanın neresine gidilirse gidilsin her biri ayrı bir başarı hikayesi olan Türk girişimcilerin görüleceğini kaydederek, Türk ihracatçılarının başarılarından bahsetti.
Şu anda Avrupa'daki Türk markalarının ürettiği katma değerin 20 milyar dolar olduğunu dile getiren Metin, bu rakam Türk girişimcisinin Avrupa'da geldiği noktayı ortaya koyduğunu söyledi.
Metin, "Ama bu yetmez. Biz mevcut potansiyelimizi kullanmakta hala istediğimiz noktada değiliz. Hepimizin daha fazla gayret göstermesi gerekiyor. Ülke olarak büyük hedeflerimiz var." diye konuştu.
Bu hedeflere hep birlikte ulaşacaklarını vurgulayan Metin, birlik ve beraberliğin, ortak çalışmanın önemine dikkati çekti. Metin, 15 yıldır ekonominin her alanında yapısal reformları hayata geçirdiklerini kaydederek, ihracata dayalı büyüme modeli ile Türk ekonomisinin büyümesini sürdürdüğünü bildirdi.
Fatih Metin, "Geldiğimiz noktada 30 milyar dolardan aldığımız ihracatı 150 milyar dolara ulaştırdık. Bunda ihracatçılarımızın, Avrupa'daki yatırımcılarımızın büyük payı var." diye konuştu.
Ekonomi Bakanlığı'nın ve hükümetin ihracatçılara yönelik teşvik ve destekleri hakkında katılımcılara bilgi veren Metin, ihracatçıların bundan sonra da teşvik ve desteklerle yanında olmaya devam edeceklerini bildirdi.
ADNAN YILDIRIM FİNANSMAN SAĞLAMA HEDEFİNİ YÜKSELTTİ
Türkiye İhracat Kredi Bankası AŞ (Türk Eximbank) Genel Müdürü Adnan Yıldırım da ATMB zirvesinde işadamlarına hitabetti. Yıldırım, geçen yıl 33 milyar dolar olan finansman sağlama hedefini yıl sonunda 40 milyar dolara çıkarma planıyla yola çıktıkları bildirdi.
Yıldırım, "İhracatın Finansmanı" başlıklı paneldeki konuşmasında, işlerinin ağırlıklı olarak doğrudan ihracatçıları finanse etmek olduğunu söyledi.
İhracatçılara doğrudan finansman, nakit ve sigorta sağladıklarını bildiren Yıldırım, "Bu geldiğimiz 11 ay sonu itibariyle geçen yıl 33 milyar dolar olan hedefimizi yıl sonunda 40 milyar dolara çıkarma planıyla yola çıktık. Geldiğimiz 10 ay sonunda da 32,5 milyar dolardayız. Bu şu anlama geliyor; zaten geçtiğimiz yılın tamamında gerçekleşen 33 milyar dolara, neredeyse 10 ayda yaklaştık. 10 aylık dönemi de mukayese edersek, yüzde 16'nın biraz üzerinde, geçtiğimiz yıla göre dolar bazında daha fazla destek sağlamayı becerdik." diye konuştu.
Yıldırım, geçtiğimiz yıl ihracatın yüzde 23'ünü finanse eden bir Eximbank varken, bu sene sonunda bu konudaki hedeflerinin yüzde 26 olduğunu kaydederek, "Yine geldiğimiz Ekim sonu itibariyle burada yüzde 25'i yakalamış durumdayız. Yani buradaki hedefimize 1 puan kalmıştır" dedi.
MEHMET BÜYÜKEKŞİ: AVRUPA'DAKİ TÜRK MARKALARININ OLUŞTURDUĞU DEĞER 20 MİLYAR DOLAR
TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi Türkiye'den Avrupa'ya ilk büyük göçlerin 1960'lı yıllarda başladığını, oraya ilk gidenlerin adaptasyonda sorun yaşadığını belirterek, ancak sonra gidenlerin önemli markalar yarattığını söyledi.
Bu markalaşmanın gıdada başladığını, Türk markaların Almanya, İngiltere ve Doğu Avrupa'da ciddi gelişmeler yaşadığını kaydeden Büyükekşi, "Avrupa'daki Türk markalarının yarattığı değer 20 milyar dolar." dedi.
CAFER MAHİROĞLU: TÜRKLER ARTIK AVRUPA'DA ORTA ÖLÇEKLİ DEVLET OLMA GÜCÜNDE
Avrupalı Türk Markalar Birliği Başkanı Cafer Mahiroğlu da, Türk vatandaşların Avrupa için önemine dikkati çekerek, Türkiye ve Avrupa arasındaki ast-üst ilişkisinin kabul edilemez olduğunu söyledi.
Türkiye'nin hem Avrupa'nın hem dünyanın değerli ve önemli parçalarınından biri olduğunu dile getiren Mahiroğlu, şu bilgileri verdi:
"İlk yıllarda sadece göçmen ve işçi olarak hor görülen vatandaşlarımız, bugün üniversitelerde akademisyen, iş dünyasında oyun kurucu, sanatta yön veren olmuşlardır. Avrupa'dan Türkiye'nin vatandaşlarını çıkardığınız zaman ciddi bir yoksunluk hissedileceğini buradan anımsatmak isterim.
5 milyona varan nüfusu ile Türkler, artık Avrupa'da orta ölçekli devlet olma gücündedir. Yıllık tüketim harcamaları 25 milyar avroyu bulmuş, ciroları 50 milyar avroyu aşmış, işletme sayıları 150 bine, istihdam rakamları ise 700 bine yaklaşmış bir güç merkezi ve Avrupa'nın kaderinde belirleyici konuma gelmiştir."
MAHİROĞLU ŞÖYLE KONUŞTU:
Avrupalı Türk Markalar Birliği Başkanı olarak hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Neyle meşgul olursanız olun, hangi koşullarda yaşarsanız yaşayın, memleketinden uzak olmak insanın içinde her gün derinleşen bir özlemi ve hüznü büyütür. Bir yandan yurdunuzu yüreğinizde taşır; öte taraftan toprağınızdan gelen sorumlulukla davranmak istersiniz, bu sizin borcunuzdur.
Biz Avrupa’da yaşayan ve ülkesini temsil eden iş insanları, iki yönlü sorumluluk içerisinde olduğumuzu gayet iyi bilmekteyiz. Bugün, burada kısa da olsa sizinle dertleşmek, söyleşmek istediğim konu, işte budur. Hem yurdunuzdan uzakta, insanınızı, kültürünüzü anlamlı, sağlıklı temsil etmek sorumluluğunuz vardır; hem de ülkenize dünyadan edindiğiniz bilgiyi, birikimi ve ekonomiyi taşımanız gerekir. Bu iki yönlü sorumluluk güçtür. Ancak bir o kadar gurur verir. Çünkü coğrafyamızın bize getirdiği tarihsel birikim, bu bilinci yaratır…
Peki biz kimiz? Çok kabaca söylemek gerekirse; biz, Türkiye’nin, hem ithalatında hem ihracatında kilit rol oynayan gücüyüz. Şöyle söylersem daha yalın anlaşılacağını tahmin ediyorum: Ülkemize ihtiyaç duyulan malların ya da bilginin ithalatında en uygun koşulları sağlayan ve doğru yolu gösteren genellikle biz oluruz. Aynı şekilde, ülkemizin ihracatında, dünyayla dil kurmasında, kapıların aralanmasında doğru ilişkilerin gelişmesinde, yine en önde biz yer alırız. Giderek küçülen dünya, bir yanıyla yeni olanaklar doğurur gibi görünmesine karşın rekabetin hızla artması, kaynak sorunları ve ortaya çıkan siyasi tablodan dolayı, her gün yeni sorunlarla karşı karşıya kalmaktayız. Doğrusu bundan şikayetçi olacak değilim. Ülkem insanının hemen her gün farklı nedenlerle sıkıştırılmaya çalışıldığı süreçlerde elbet biz de dik durarak, toprağımızdan gelen onurlu tavrı koruyarak, her güçlüğe karşı hazırlıklı bulunmaktayız.
Şunu belirtmek isterim ki; geçmişten gelen ve sorgusuz benimsenen, Türkiye ve Avrupa arasındaki hiç de onaylamayacağım ast-üst ilişkisi kabul edilemez. Türkiye, hem Avrupa’nın hem de dünyanın değerli ve önemli parçalarından biridir. Dünya ekonomisinin biçimlenmesinde kilit rol oynayan ülkelerden biridir. Fakat gözden kaçan, özellikle Avrupa’da yaşayan Türk vatandaşlarının, memleketinin doğal bir parçası olduğu gerçeğidir. Başka türlü söylemek gerekirse; belki ilk yıllarda sadece göçmen ve işçi olarak hor görülen vatandaşlarımız, bugün üniversitelerde akademisyen, iş dünyasında oyun kurucu, sanatta yön veren olmuşlardır. Avrupa’dan, Türkiye’nin vatandaşlarını çıkardığınız zaman ciddi bir yoksunluk hissedileceğini buradan anımsatmak isterim.
5 milyona varan nufusu ile Türkler, artık Avrupa’da orta ölçekli devlet olma gücündedir.
Nitekim rakamlara baktığımızda bunu görmekteyiz. Yıllık tüketim harcamaları 25 milyar Euro yu bulmus, Ciroları 50 milyar Euro yu aşmış, işletme sayıları 150. 000’e, isdihdam rakamları ise 700. 000’e yaklaşmış, bir güç merkezi ve Avrupa’nın kaderinde belirleyici konuma gelmiştir.
Ülkemizin, Avrupa’da bulunan bu büyük ve anlamlı nüfusu bir an önce doğru kavraması, ilişkileri derinleştirmesi ve bu yoldan yeni kaynaklar yaratabilmesi gerekmektedir. Kuşkusuz dünya pek de adil olmayan ilişkiler üzerinden biçimleniyor. Ancak biz bunun da farkında olarak ve üstelik bulunduğumuz ülkelerdeki siyasilerle doğrudan iletişim kurarak bir yandan da baskı gurubu oluşturabilme gücündeyiz.
Şunu açıklıkla ifade etmek isterim ki, dünyanın neresinde ve hangi koşullarda olursak olalım, ülkemizin varlığını yanımızda hissetmediğimiz müddetçe her zaman eksik oluruz. Siyasette, sanatta, bilimde, ticarette Türkiye güçsüz olduğu an, biz hangi ülkede olursak olalım yalnızlaşır ve dilsizleşiriz. Vatanın ne anlama geldiğini en çok biz hissederiz. Aynı şekilde ülkemizin insanları da bir an olsun biz gücümüzü yitirsek ne kadar büyük bir sıkıntı içerisinde olacaklarını düşünmelidir. Artık dünya üzerinde iletişim olanaklarının hızlandığı ve karmaşıklaştığı bir süreçteyiz. Ankara’da olan Paris’i, Paris’te olan Tokyo’yu, Tokyo’da olan New York’u doğrudan etkilemektedir.
Avrupa’da yaşayan biz Türkler dünya sorunlarının tamamını, ilk elden hissetmekteyiz. Her gün daha da sıcaklaşan ve güçleşen Ortadoğu coğrafyasındaki sorunların, örneğin göçmen meselesinin bütün unsurlarıyla bizim tanıklığımız üzerinden yaşandığını anımsatmak isterim.
Şunu unutmamak gerekir ki biz artık yaşadığımız ülkelerde göçmen değil asli unsuruz ama aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin birinci sınıf yurttaşı olarak ülkemizi temsil etmenin sorumluluğuyla her an memleketimizi de korumak ve ifade etmek mecburiyetindeyiz.
Değerli konuklar, sözü fazla uzatacak değilim. Memleket sevdası kimileri için hamasi görünebilir. Ancak biz gurbette olanlar Türkçemizi özler, türkülerimize hasretlik duyar, toprak kokusunu yüreğimizde taşırız. Bir an olsun Türkiye’nin zorda kalması halinde ne kadar güç durumlara düşeceğimizi en iyi biz biliriz. İşte bu yüzdendir ki, bugün burada, sorumluluğumuzu, vazifemizi bilerek karşınızdayım. Sizden daha çok destek, daha çok paylaşım, daha çok diyalog beklemekteyim. Elimizden geldiğince görevimizi bu hassas süreçlerde özenle yapmaya devam edeceğimizi buradan duyurmak isterim. Nihayetinde memleket ana kucağıdır, anaya hasret tükenmez.
Saygılarımla