DEMOKRAT Parti olayını, askerlerin buna sert tepkisini ve sonunda Menderes ve arkadaşlarının asılması olayını doğru bir şekilde kavramadan Türkiye'yi anlayabilmek mümkün değildir.
Doğru anladığımız zaman Fethullah Gülenin, idamının 51 'inci yıldönümünde mevlit okutarak duyarlılığını göstermesinin nedenini de anlayacağız.
DERİN DEVLETİN İLK KURBANLARI
Adnan Menderes ve arkadaşları Türkiye'deki derin devletin ilk kurbanlarıdırlar.
Neden onlar seçilmiş ve bir ibret oluşturmak istercesine asılmışlardır.
Bu konuda ileri sürülen resmi gerekçeler pek inandırıcı gözükmüyor. Devlet aygıtının Menderes ve arkadaşlarına neden bu kadar acımasız davrandığının nedenleri ortaya çıkarılmalıdır.
Demokrat Parti cumhuriyet tarihinde inançlı kesimlere güç verme yolunda yapılan ilk denemedir. Bu yüzden askerler ve derin devlet aygıtı buna karşı orantısız sert tepki vermiş ve bu yönde başka girişim yapabileceklere ibret oluşturulması için idam kararlarını uygulamıştır. İbret oluşturulmalıydı, çünkü inançlıları sistemin içine sokma girişimi birtakım güçler tarafından tehlikeli ve cezalandırılması gereken bir girişim olarak görülüyor.
NİYE SİSTEMİN DIŞINDAYDILAR?
Peki inançlı insanları sistem içine sokmak ne demek onlar neden sisem dışındaydılar? Bu soruların cevabını verebilmek için cumhuriyetin kuruluş yıllarına gitmek gerekiyor.
Cumhuriyetin ilk yıllarında yönetim yoktan bir ekonomi oluşturmak için sömürüp değer yaratabileceği tek sınıf olan köylülüğe yüklendi. Sadece bir sömürü kaynağı olarak görülen köylü sınıfı değerleriyle, siyasetiyle, kültürüyle sistem dışında kaldı. O yıllara ait rakamlar, tarım sektöründen yoğun bir şekilde değer aktarıldığını ve bu değerin hızla ağır sanayi ve altyapı kurulması için kullanıldığını gösteriyor.
İNANÇ DA DIŞLANDI
Köylülüğün değerler sistemi içinde din önemli bir yeri olduğundan ve köylüler sistem dışında kalınca, bu, inancın cumhuriyet sistemini oluşturan değerler içinde yer almaması anlamına geldi.
Bu sistemi aksak bırakıyordu fakat ekonomik zorunluluklar bundan farklısına müsaade etmiyordu.
HÂKİM İDEOLOJİ
Başta ekonomik zorunluluklar nedeniyle oluşan bu durum daha sonra sert bir ideolojiye dönüştü. İnançlı insanlar ile cumhuriyet rejiminin ideolojisi arasında uzlaşmaz çelişki var diye kabul edildi.
Daha sonra oluşan derin devletlerin, Ergenekon türü örgütlenmelerin, darbelerin, 28 Şubat türü müdahalelerin temelinde hep bu tarihi yanlış başlangıç yatar. O işleri yapanların hep cumhuriyeti koruduklarını sanmalarının temelinde de bu tarihi yanılgı ve uzlaşmaz çelişki algısı yatmaktadır.
CHP'YE GÜVEN DUYULMAZ
CHP'nin ne yaparsa yapsın halkın güvenini bir türlü kazanamamasının da temelinde bu tarihsel süreç vardır.
Demokrat Parti tek parti iktidarına karşı çıkmaya başlayınca seçim yapıldığında en rahat oy alabileceği kesim köylülüktü ve onun üzerine oynadı.
Demokrat Parti döneminde ilk kez köylülük yani halk sistemin içine çekildi, onlar kuruluş yıllarından bu yana ilk kez sadece sömürülüp sanayi için değer yaratan kitle olmaktan çıktılar ve ilk kez yurttaş kabul edildiler. Kendilerini dinleyen ve anlayışla yaklaşan bir iktidarı ilk kez gördüklerinden siyasi fikirleriyle, değerleriyle, inançlarıyla sistemin içine çekildiler. Bu inancın ilk kez cumhuriyet rejimi içinde aktif rol alması anlamına geliyordu. İlk kez Demokrat Parti döneminde inançlı kitleler demokratik ve popüler biçimde sistemin içine çekilmiş aktif oyuncu olmuşlardı.
DERİN GÜÇLER KORKTULAR
Cumhuriyet rejiminin derin güçleri açısından bu gelişme tahammül edilmesi mümkün olamayacak kadar riskli bir gelişmeydi. Buna gereken sertlikte cevap verilmeliydi dahası bu yolu açanlar öyle bir cezalandırılmalıydı ki daha sonra bir daha hiçbir siyasi oluşum böyle bir şey düşünmesin.
Adnan Menderes ve arkadaşları bu mantıkla asıldılar. Devlet öcünü ürkütücü bir şekilde almıştı.
Ve AKP iktidarına kadar hiç kimse devletin hâkim ideolojisini Demokrat Parti gibi yıkmaya teşebbüs etmedi. Belki de Başbakan Erdoğan'ın Ergenekon tipi oluşumlarla mücadelesinde vesayetçi sistemle kavgasında bu kadar sert olması cumhuriyet tarihinde Demokrat Parti iktidarının yaşadığı deneylerle bağlantılı olabilir.
Ergenekon türü oluşumlarla mücadelesinde aynı derecede sert ve tavizsiz olan cemaatin lideri Fethullah Gülen işte bu yüzden idamın anma yıldönümünde Adnan Menderes ile arkadaşları için mevlit düzenletmiş ve buna bu nedenle bu kadar önem vermiş olabilir.
Olası eleştiriler üzerine
ŞİMDİ bir ihtimal birileri çıkıp "Köylü milletin efendisidir, diyen bir düşünce, köylülüğü nasıl sömürebilir?" filan diyecektir. Buna teşebbüs edecekler unutmasın ki bu yazıda ortaya atılan her tez, dikkatli biçimde araştırılmış ve ekonomi biliminin acımasız, soğuk mekanizmalarıyla test edilmiş ve rakamlara dönüştürülmüştür. İşin kötüsü bunu yapan benim ve sonuçları yayınladım da (Ekonomik Kalkınma Süreçleri Üzerine Bir Deneme 1946-1960 Dönemi Türkiye Ekonomisi); bakın uyarıyorum beni kızdıracak çıkarsa ona ceza olarak bu kitabımdan bir adet gönderirim.
(Haber Türk gazetesinden alınmıştır)