Fener'den parti ve cemaat üretmek

Memleketimizde bugüne kadar hem şu veya bu kulübün taraftarı olmak hem de şu veya bu cemaatin içinde yer almak ya da şu veya bu partiyi desteklemek iç içe geçmiş insan tavırları olarak gerçekleşti.

Şimdi, Fener örneğinde somut biçimde görüldüğü gibi, bir ayrıştırma gerçekleştirilmek isteniyor.


Fenerli olmak ve "Cemaat"e tavır almak, Fenerli olmak ve hükümete tavır almak...

Medyada Fenerli yazarlar var.

Fener camiasında bir mağduriyet duygusu geliştiğini, ondan da derin aidiyet denebilecek bir bilinç doğduğunu yazıyorlar.

Hatta şimdiden, bunun siyasete yansımaları olacağından, diyelim birkaç puanlık bir düşüşün, iktidarı önemli ölçüde etkileyeceğinden söz ediliyor.

Benzeri şekilde, Fener'i "Cemaat"e karşı eyleme yöneltmenin, toplumsal planda Cemaat'i sıkıştıracağından bahsediliyor.

Serdar Turgut, Habertürk'te "Ergenekon'un Fener camiasını kullanma hesabı"ndan söz etti bu arada...
Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz denir ya... Bütün bu ihtimaller olmazlar sınıfına konulup, bir kalemde göz ardı edilemez, kuşkusuz.

Testiler çarpışırsa...

Ancak testiler çarpıştırılırsa, geriye hiçbir sağlam testi kalmayacağı da bilinen gerçeklerden...

Fener'den siyasi veya ideolojik bir örgüt üretme planı hem sürdürülebilir bir şey değildir hem de bizatihi Fener camiasını çatlatacak olan bir şeydir.

Fener camiasındaki duygu kırılmasının kökünde, belli ki Aziz Yıldırım'ın şike davasından yargılanıyor olmasının etkisi vardır.

Benzeri duyguları, tutuklu milletvekilleri sebebiyle CHP, MHP ve BDP de yaşıyor.

Bu yargılamalarda şüpheli konumda olanların isnat edilen suçu işleyip işlemediğinden daha ziyade, "O bizden, öyleyse tutuklu yargılanmamalı", daha ötede "Öyleyse beraat etmeli", daha ötede "Suçlanmaları yanlış" gibi bir zihniyet etkili oluyor.

Bu hisler, futbol taraftarlığı gibi "fanatikleşme"nin en yoğun yaşandığı bir alanda oluşunca da, o hisler üzerine başka hesaplar yapmak kolaylaşıyor.

Diyelim Başbakan da Fenerli, hatta kongre üyesi olacak kadar Fenerli, Cengiz Çandar da Fenerli. Cengiz Çandar, fanatizm adına Başbakan'ın Fener'le ilgili yaklaşımını taraftarların arenasına atabiliyor.

CHP, MHP, BDP tutuklu milletvekilleri için bir Meclis iradesi oluşturmak üzere kanırttı kanırttı ama sonuç alamadı. Tutuklu milletvekillerinin durumu Yargı'nın kararına kaldı.

Şimdi Aziz Yıldırım için taraftar üzerinden kanırtılıyor ama onun için de sonuçta Yargı karar verecek.

Fener, hükümet, Cemaat

Fener'in büyük bir taraftar kitlesi var ve hep olacak.

Ama şu da bence kesin ki, Fener ile Cemaat'i tokuşturmanın ya da diyelim hükümet veya AK Parti ile vuruşturmanın gideceği bir yer yok.

Bizzat kabinenin içinde de AK Parti'nin içinde de çok farklı kulüp taraftarları vardır, olacaktır ve her kulübün yöneticileri, her partiye dağılmış taraftarlarının siyasi tercihlerine saygı gösterecek, onları kendi siyasi tercihleri ile boğuşur hale getirmekten kaçınacaklardır.

Aynı şekilde, diyelim Gülen Cemaati içinde çok farklı kulüplerin sempatizanları bulunacağı gibi Fener taraftarları arasında da, Cemaat'in hizmetlerine gönül vermiş insanlar olacaktır. Kim kesin bir seçim yapmak gerektiğinde, gönüllerin Cemaat'ten veya kulüp taraftarlığından şunu veya bunu tercih edeceğini garanti edebilir ki? Kaldı ki Cemaat çevreleri, ısrarla şu veya bu kulübe karşı bir tavırlarının olamayacağını açık açık ifade ediyorlar.

Parti tercihi noktasında durum aynıdır. Sandığa gidildiğinde memleket çıkarları ile kulüp çıkarları arasında bir tercihle mi oy verecektir seçmen? AK Parti'nin şu veya bu kulübe negatif tavır alması da zaten aklın kabul etmeyeceği bir şey.

(BUGÜN)