‘Fatih’ ve ‘Piç’; William

Britanya Adası’nın ilk kuzeyli kralına öldüğünde sevenleri ‘muhteşem fatih' sevmeyenleri de 'piç' dediler…Bugün ise ölüm yıldönümü…9 Eylül…

Köle ticaretini yasakladı.

Şövalyeliği, mertliği ve cesareti İngiltere'ye getirdi. Siyasi cinayetleri yasakladı ve bu gelenek kendisinden sonra 250 yıl kadar daha devam etti…Ortaçağ karanlığına kadar.

'Hiç kimse ne yapmış olursa olsun diğer insan tarafından öldürülemez' dedi. Ayrıca İngiltere kanunlarında hala geçerli olan ‘ilk saldıranın suçlu kabul edilmesi’ kuralı da onun döneminden kalmadır. Çağdaş devletlerin hukuk sisteminde de yeri önemlidir.

Ayrıca okuduğunuz herhangi bir eserde veya seyrettiğiniz muhteşem bir BBC belgeselinde sürekli atıf yapılan birkaç ciltlik ‘Domesday’ Kitabı?

Ülkenin vergi kaynaklarını tespite yönelik toplanan verilerin yer aldığı bir defterdir ve kendisinin emriyle hazırlanmıştır. Vergi toplamak amacıyla yapılmış olmasının ne önemi var… Verginin adil toplanma amacı da takdire şayandır…

Ama hala piç…

Fransız buluşu olan kale sistemini Britanya Adası’na taşıdı ve savunma sistemi geliştirdi. 500 civarında kale kendi zamanında inşa edildi. Londra Kulesi bunların en görkemli örneklerindendir…

Ülkenin en önemli manastırları bu dönemde yapıldı, sonra yeniden yapılmış olmaları bu dönemin kıymetini gölgeleyememiştir…Romanesque…Romanesk…

Ayrıca sadece Paris’te büyüleneceğinizi düşünmeyip Normandiya’yı, Kral William’ın anavatanını , da ihmal etmezseniz onun mimarlarının elinin emeği muhteşem Rouen Katedrali’ni de görürsünüz, detaylarda, el işçiliğinin görkeminde kaybolursunuz. Fransa'nın en kıymetli dini yapıları

Daha uygar, medeni ve nazik oldukları söylenir Normandiyalıların lakin çalıp/vurup/kaçmak nasıl açıklanır bilemedim.

Normandiyalılar İngiliz toprağına 1066 yılında ayak bastı, kumandan William isimli bir gayrimeşru dük idi. İngiliz toprağında gözü olduğu söylenir ama o hakkı olduğunu düşünüyordu. Anglo-Sakson kral Harald da aynı kanıda olduğu için işte savaş oldu…ve kazananı da William oldu.

O yıllarda Türk akıncılar yurtluk edinmek için Anadolu'nun kapılarını delmeye başlamışlardı…1071 Malazgirt Savaşı ile de o kapılar Türklere açıldı. İşte buna da benzetebilirsiniz ama sanırım zorlama olur ve tarihsel yakınlıktan öte bir benzerlik aramamalı. Yine de devamındaki yerleşme ve yayılma politikası, bırakılan izler, mimariye kadar oluşturulan değişim önemli ve heyecan vericidir.

Bu, İngiliz tarihine yön veren güneyden gelen kuzeyli kral zaferinin hemen ardından Londra’ya yürüdü, Westminster Manastırı'nda taç giydi. En değerli gün, Noel gününde…ancak tören hiç de barışçıl ve dini bütünlük içinde olmadı.

Kral taç giyme töreninde kutsanırken çıkan gürültüyü dışarıda nöbet tutan Normandiyalılar ihanet olarak algılayıp ve yangın çıkardılar. İçerdekiler canlarını zor kurtardı veya yağmacılara katıldı.

İngiltere'ye getirdiği en etkili iki şey kale sistemi ve Fransızca oldu; hendek ve kale iç avlusuna açılan yüksek duvarlı ve kuleli binalar Anglo Saksonların aşina olmadığı taştan kalelerdi ve ‘Normandiyalıların Piramitleri’ denilen aşırı yüksek kuleleri vardı.

William kendisi İngilizce bilmiyordu, saray dili olarak Fransızca’yı yerleştirdi, İngilizce’deki yüzde 45 oranındaki Fransızca kökenli sözcük de bu fethin getirisidir.

Tahta çıktıktan 3 ay sonra Fransa’ya dönen William İngiliz toprağında çok da kalmadı aslında. 19 kere at sırtında Avrupa'yı turladı…gücünü, krallığını, otoritesini sağlamlaştırmaya çalıştı. Kendisi gayrimeşru evlat olmaktan muzdarip olmalı ki hiç evlilik dışı çocuğu olmadı, tüm 9 çocuğu da sevgili karısı Mathilde ile olan evliliğinden oldu.

Ölümü de tahta geçişi gibi olaylı oldu…

1087 yılında attan düştü ve bağırsak kanamasından öldü.

Atından düştüğü yerde maiyetindekiler eşyalarını çaldı ve kendisini çıplak surette bırakıp kaçtılar. Cesedinin konulduğu sandık da bedenine küçük geldi, şişmiş/şişman bedeni tabut kapağıyla bastırılınca kralın bağırsaklarından boşalan dışkıyı ortalığa fışkırttı. Cenaze törenine ise ortalığa yayılan dışkı kokusundan devam edemedi.

Ama o hala Fatih Kral’dı ve bunu kimse değiştiremedi. İşte o sebeple İngiliz diyarının Hastings şehri yakınındaki ismini savaşa adayan Battle Kasabası’na gidince kendinizi sanki İstanbul’un Fatih ilçesi, Topkapı Surları önünde gibi hissedersiniz. Nasıl mı?

Kahvehane isimlerinin 1066 olmasından, o kahvehanelerinin Wifi şifrelerinin 1066 olmasından…Guillaume de Normandie’ye…gururla…1453 adeta…