Kamuoyunda 'Şike ittifakı' olarak algılanan yasa giderek bombaya dönüşüyor.
Süreç herkesin malumu.
Geçtiğimiz yıl, spor kulüplerinin ve siyasi partilerin el birliği ile bir günde çıkardıkları sporda şiddet yasası aradan 6 ay geçmeden yenilendi.
Ne gariptir ki perde arkasında dönen trafiği kimse çözemiyor.
Çünkü hem Başbakan Erdoğan hem de AK Parti yöneticileri 'öyle yapboz olmaz, 6 ay önce yaptığımız kanunu değiştirmeyiz' demişti.
Ama ne tür bir güçse bütün partileri bir araya getirdi, yasa hemen çıktı. Fakat Cumhurbaşkanı Gül kamuoyundaki hassasiyeti de dikkate alarak yasayı veto etti.
Önceki gün Çankaya'da sohbet ettiğimiz Gül yüz ifadesiyle tartışmalardan rahatsız olduğunu gösterdi. 'Suç ile ceza arasındaki orantısızlığa' dikkat çekti.
Aslında Gül'ün bu kararı ve gerekçesi kamuoyunun beklentisine paralel.
Asıl sürpriz olan başta AK Parti'nin tutumu. Çünkü Gül'ün vetosundan sonra Meclis'teki yaygın kanı 'artık bu konuda düzenleme yapılmayacağı' yönündeydi.
Fakat nasıl olduysa görünmez bir el devreye girdi. AK Parti yasayı aynen geri göndereceğini ilan etti. MHP ve CHP, imzalarının arkasında olduğunu söyleyip Gül'e sert tepki gösterdi.
MHP ve CHP'nin manevrası anlaşılabilir.
Çünkü şike yasası giderek AK Parti'nin kimyasını bozuyor. İktidar partisinde kimse bu konuda konuşmak istemiyor. Kulislere yansıyan rahatsızlık ise aşikâr.
Hele bir de '2014 senaryoları' dolaşıma girmişken, muhalefet de fırsatı kaçırmıyor. Hem AK Parti ile Gül arasında çatlak oluşturmak hem de partide Erdoğan sonrası senaryoları körüklemek istiyorlar.
Görünen o ki taktik etkili oluyor.
CHP ayrıca Ergenekon'a can simidi olma derdinde. Komisyon raporuna soktukları 'benzeri çalışmanın uzun tutukluluk süresi için de yapılması' önerisi bu niyeti açık ediyor.
Yani CHP bir taşla sürünün hepsini vurma hesabında.
Asıl çözülemeyen AK Parti'nin ısrarı. Sanılanın aksine Aziz Yıldırım için AK Parti yasal düzenleme yapmaz. Çünkü Yıldırım'ın Erdoğan ve Gül için ne düşündüğü sır değil.
İşin ilginç taraflarından birisi de şu: İktidar partisinde herkes önceki düzenlemenin yanlışlığını, yenisinin gerekçelerini anlatıyor.
Ama o zaman da şu soru akla geliyor? "İyi de önceki yasayı da aynı Meclis çıkardı. Yasa çıkarken kimse okumadı mı? İncelemedi mi?"
Açıkçası iktidar partisi mayın yasasından sonra sporda şiddet yasasında da süreci yönetemedi. Üstelik de 'ustalık dönemi' söylemi ve 'yeni anayasa' vaadiyle aldığı yüzde 50 oydan sonra kamuoyunun kafasını karıştıran bir düzenlemeye imza atarak topu kendi kalesine atıyor.
İlerleyen dönemde rakip kaleye, yani statükoya, darbecilere, cuntacılara, bürokratik elitlere yeni goller atmazsa durumu pek parlak olmaz.
Sanılanın aksine millet balık hafızalı değil.
Doğru ya da değil ama 'şike ittifakı' şeklinde algılanan bir düzenlemede ısrar hayır getirmez.
'Keçiler'e bir adım daha yaklaşıldı
Ankara 'şike yasası' ile yatıp kalkarken önceki akşam önemli bir gelişme oldu.
Merhum 'Muhsin Başkan'ın eşi Gülefer Yazıcıoğlu ve BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Çankaya Köşkü'ne çıkarak Cumhurbaşkanı Gül'e birtakım belgeler sundu.
Duyumlarıma göre söz konusu yeni belgeler 'suikast' şüphesini güçlendiriyor.
Garabete bakar mısınız?
Yazıcıoğlu ve arkadaşlarının ölümünün üzerinden bu kadar zaman geçti ama hâlâ sis perdesi aralanamadı.
Cumhurbaşkanı Gül'ün devreye girmesinden sonra soruşturmanın seyri değişti fakat görünen o ki sis perdesinin arkasında hâlâ önemli şeyler gizleniyor.
Bütün kritik davalarda ve gelişmelerde olduğu gibi burada da 'vicdanlı' birileri var ve üstü örtülen, gözlerden kaçırılan delilleri açık ediyor. Cumhurbaşkanı'na gönderilen CD'de çıkan görüntüler kamuoyuna anlatılanların 'hikaye' olduğunu göstermiş, hatta Gül de 'O cihazları keçiler sökmedi ya' demişti.
Şimdi bir adım ötesine geçildi. Destici; Gül'e aktardıkları kritik bilgiyi paylaşmadı.
Fakat kulislerde 'duyanın vücut kimyasını bozan bilgiler' var. Belki helikopterin düşüşü kazaydı ama sonrası pek öyle gözükmüyor.
Bakalım o sis perdesi tam olarak ne zaman aralanacak?